*****************Görmezse
insan altın bir tasla sunulmuş ahvâlini
*****************Yalanlamış
olur hem geçmişini hem istikbâlini
Bir şarkı tutturmuşum dilimde
yalnızlık var
Mestâne kaldı mekân lerzân ezgiler
kaçtı
Kırıldı yelkovanlar ferdâlara düştü nâr
Zamanı
yedi akrep etrâfa zehir saçtı
Fırtınalı sevdâlar başıma
işler açtı
Yansısam yıldızlarla güvercinler
misâli
Kamera bozulmasa çalışsa kanıt için
Kutlu haberler
salsam ilkbaharlar emsâli
Nehirler kurumasa yaşasa yanıt
için
Nâmeyi yemese kurt ulaşsa umut için
Rengârenk
bir mehtâba ışık versem ân gibi
Uslansa deli gönlüm
kahkahalar atarken
Damarlarda dolaşsam efsûnlaşan kan
gibi
Hicrânı yense seher karanlığı satarken
Kirpikler
nûrla aksa yanılgılar yatarken
Gurur sancağı düşse
müsvedde olsa beden
Haykırsa dudaklarım dinse bu zâlim
hasret
Hıçkırık dolu kubbe fezâya uçsa birden
Ansızın
gülüşünle rûhumu sarsa hayret
Ben seninim Dil-ârâ aşkım
sana emânet
Dursun Tiftik