.
"Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın.
Kendin içindeyken
Kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim;
Her akşam böyle içip, kederlenip
Mutsuz olacaksın."
Başlangıç, bir şarkı sözü ile...
Yeni Türkü Grubu’nun seslendirdiği bir şarkının sözleri bunlar. Şarkının enstrümantal yanı bir yana sözleri etkileyici. Bu çemberin içine düşünebileceğimiz ve istediğimiz her kavramı sığdırmamız mümkün, çünkü bakış çerçevemiz sınırsız.
Bu yazıda işleyeceğimiz konu ise bilgi, şarkı sözünün dediği gibi, kendimiz içindeyken kafamızın dışında kalamayacağı, ya kendi isteğimizle tamamen dışında ya da bütünüyle içinde olmamız gereken, bilgi.
NEDİR ?
İşittiğini anlayan, gördüğünü hissedip özümseyebilen, soru soran, kendi benliğini sınava tabi tutabilen ve düşünen, düşündüğüne göre hareket eden, karar verebilen, bu yönüyle diğer yaratılmışlardan ayrılan, içinde bulunduğu dünyaya, olgu ve olaylara kayıtsız kalamayan tek varlık insandır.
İnsan, duyumsayabildiği her kavramı zihin süzgecinden geçirebilir, bu konuda yetkindir. Her insanın zihinsel sezgileri, algılama ve yorumlama biçimi farklıdır. O yüzden her bireyin dünyaya, olaylara ve olgulara bakış açısı farklıdır. Bu bağlamda, bakış açısını, kendi içinde mantıklı olarak açıklayarak ve en doğruya indirgemeye tayin edilmiş olan görevlinin tam kendisidir " bilgi ".
AMACI NEDİR ?
Bilgi kavramı üzerine çok fazla yazı okumak, araştırmak mümkün. Genel anlamda bakacak olursak eğer bilginin amacı; duyumsayan, sorgulayan insan için, yaşamsal ihtiyaçlar ve sürdürülebilir akılla kendisini yönetmesi ve içinde yaşadığı toplumla birlikte, bütünü bozmadan ama birey olarak dünyada olabilmesi adına rehberlik eder. Akla uygun yol göstericilik yapar.
Sosyal anlamda; bireylerden oluşan toplumların var olmasında ve ilerlemesinde, doğruluk ekseninde, tarihsel deneyimlerle birlikte, bilimsel gereçleri ve gerçekleri de gözönünde bulundurmak şartıyla, geleceğe yönelik her türlü gelişmeye kayıtsız şartsız ışık tutmaktır. Hedefleri doğrultusunda, en faydalı, çabuk ve doğru olanı yakalamakla mükelleftir.
BİLGİ ve YAŞAM
Tarih bilimi, bilgiyi ilerletmeyi ve öğretmeyi, kanıtlarıyla insanoğluna sunmayı ve gelecek sonraki hayatlara kaynak olmayı hedeflemiştir. Bu noktada Milat’tan önce 300’lü yıllara ait bir bilgiye hızla başvuralım:
Tıbbın babası olarak adlandırılan Hipokrat (Hippocrates), eski İyonya’da, tıbba felsefi yaklaşımıyla bilinen ve o dönemde Akciğer Kanseri, Akciğer Hastalığı, Siyanotik Kalp Hastalığı gibi bilinen pek çok hastalığı tanımlayan fikir ve felsefe adamıdır. Eski İyonya’da hekimlik, babadan oğula geçmekteydi ve hekimliğe adım atan her adayın Hipokrat Yemini etmesi gerekliydi. Yemin, Milattan Önce 300’lü yıllarda Eski İyonya’da Tıp Tanrısı olarak kabul edilen Asklepios’e edilirdi.
Eski İyonya’da yapılan Hipokrat Yemini ile günümüzde doktorluk mesleğine başlayan genç doktorların yaptıkları Hipokrat Yemini birbirinden farklıdır, değiştirilen birçok bölümü vardır. Kaynak: Vikipedia. tr.wikipedia.org/wiki/Hipokrat
Çünkü bilgi ve bilimsellik durağan kavramlar olmadığı gibi insan da gelişme göstermiştir. Tarihsel süreçte yaşamsal ihtiyaçların değişmesi, toplumsal bakış açısının bilime dayalı ilerleyişi günümüzde bu mesleki yeminin daha çok etik kavramını ön plana çıkardığını göstermektedir.
İçinde yaşamak olan her cümlede bir insan vardır. İnsan var olduğu sürece de bilgi. Yaşam, insan ve toplumu farklı raflara koymak imkansızdır çünkü insan gelişmek ve değişmek zorundadır, bu değişime hız vermek ve ayak uydurmak için bilgiyi ve bilginin önemini kavramak durumundadır. Çünkü varlığını sürdürmek adına, yaşamı yönlendirmek için bilgiye ihtiyaç duymaktadır...
Yaşam bir bütünse, bilgi bu bütünün en büyük parçasıdır.
GÜNÜMÜZDE BİLGİYE ULAŞMA ve DOĞRU AKTARIM
Soru sorup cevap aramak, cevaplar üzerinde mantık yürütmek ve en doğru olanı bulmaya çalışmak çabasındayken küçük ya da büyük, hayatın hangi evresinde karşımıza çıkacağını bilemediğimiz her türlü doğru bilgi, ulaşılabildiğinde daha etkindir.
Tarih sayfalarında yerini çoktan almış olan ve yaşadıkları dönemlerde aydınlık oluşturan çeşitli alanların bilimadamları, düşünürler bilgiye ulaşmak ve kesin sonuçlar elde edebilmek için, dönemlerinin koşulları gözönüne alındığında hem daha fazla araştırma yapmak hem de daha çok deneyle birlikte tezlerini beslemek durumundalardı.
Bu konuda ulaştığım küçük bir bilgi; ( tr.wikipedia.org/wiki/Thomas_Alva_Edison )
1800’lü yılların ortalarında yaşamış olan Thomas Alva Edison, çalışma notları ve deneylerinin ortasında yemek yeme ve diğer bireysel ihtiyaçlarını karşılamak için kendisine zaman ayıramayan bir bilimadamıydı. Öyleki, bu bilim insanının bu araştırma yoğunluğu içinde çoğunlukla üzerindeki kıyafetleriyle uyuyakaldığını bilgi kaynağından okuyunca, zaman gerçeği ve bilgiye ulaşabilme olanaklarının birbiriyle bağlantısını anlamam kolaylaştı.
Kitapların yerini hangi materyal tutabilir bilmiyorum. Bununla birlikte artık günümüzde kitapların ve kütüphanelerin yerine teknoloji ve internet alternatifi yerleşmiş durumda. İşte günümüz bilgi aktarımının en önemli gerçekleri teknoloji ve dünya genelindeki iletişim ağının gelişmiş olması nedeniyle, bilgiye kolay yoldan ulaşma yöntemlerinde seçeneklerin olmasıdır. Haberleşme ağı vasıtasıyla dünyanın bir ucunda olup bitenlerden haberdar olmak artık çok daha kolay ve hızlıdır.
İnternet olgusu da zaten, insanların bilgi odaklı aktarım, iletim, paylaşım eyleminin en kestirme yoldan, daha hızlı, aktif ve anlık olması amacıyla ortaya çıkmış bir teknolojidir. Bu teknolojinin içinde çok fazla kaynak ve kitap bulunmaktadır. Bu kaynakların güvenilir olması, kaynağı oluşturan bireylerin ve kurumların bilgi kavramını önemsemiş olmasına, bilgi denen olgunun ciddiye alınmasına ve aktaracakları diğer insanlara ’ doğru olarak ’ iletilme sorumluluğuna bağlıdır.
İnternet erişimi sorumluluk noktasında özgür bir ortam olmasına karşılık, kolay erişim amaç edinilmişken yanlış bilgiyi kullanıcıya sunmak bilimsellik adına büyük bir açmaz doğurur. Bu sorumsuzluk anlayışıyla öyle ki; tarihte yaşamış, büyük buluşlara imzasını atmış bilim ve düşünce insanlarına günümüz teknolojisiyle haksızlık etme noktasına bile gelinebilir. Kesinliği denenmemiş ya da kanıtlanmamış bilgiyle yanlış yönlendirildiğinizi anladığınız anda, güvenli başka kaynakların arayışına girebileceğiniz ölçüde de geniş ve kapsamlı bir ortamdır internet dünyası.
Kurulmuş teknolojik bilgi ağının içinde, sayısı belirsiz kaynakların ortasında elbette ulaştığımız kaynakların doğruluğunu tespit ve kontrol aşamasında kendimize de görev düşmektedir. Yani bir anlamda otokontrol sağlamak zorundayız. Kulaktan kulağa geçmiş söylemleri dikkate almak yerine, daha fazla araştırma yapıp en doğru olana doğru yol almak da bize düşen görevdir. Doğruyu en doğru yoldan öğrenelim ki, ulaştırdığımız bilgi hakettiği yeri bulsun.
Bugünün toplumu, günün insanı eğitimli olmaya, her anlamda bilgi ile donatılmaya hazır olmalıdır. Çok hızlı bir ilerleyiş tablosunun tam içindeyiz ve gelişimi yakalamanın tek yolu bilimsel çalışmalara ve bilgiye yeterli özeni, isteği göstermekten geçiyor. Sosyolojik ve dünya ile ilgili bilimsel her türlü veriye teknoloji vasıtasıyla, el yordamıyla değil de anlık ulaşabildiğimiz bu avantajları, geleceği bilime ve bilmeye adapte edilmiş toplumlar olarak yaşamak adına en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
Bilgi tarih sayfalarında önemliydi, çoğu kez yolların nasıl da çabuk katedildiğinin farkına bile varamadığımız bu çağda da bilgi hala önemli ve değerlidir. Bilginin anlamını ve değerini bileceğimiz, cehaletin kimliğini yeryüzünden sileceğimiz güzel günlerin olması dileğiyle...
"Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir." Heracleitus
Saygıyla...
17Kasım2008