Bugün biraz alınganlığım üzerimde. Ayrıca takıntılarım da var.

     Neye taktım biliyor musunuz? Yiyip içmeye.

    Bir söz okudum, diyor ki: “Aç adam, gökteki ay’ı yufkaya benzetir.”

     Sonra da Tevfik Fikret’in

     “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin

     Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin” mısraları geldi aklıma.

     Bir gazete haberi takılıyor gözüme: “Türkiye’de 46 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ayrıca 6,6 milyon kişi açlık sınırının altında yer alıyor.”

      Başka bir haberde de diyor ki “Türkiye’de vatandaşların 245 milyar lira kredi borcu var. Bu rakam eski para ile 245 katrilyon demektir, diye de eklemişler. Eeee, borç yiyen kesesinden yermiş mi ya da borç yiğidin kamçısıdır mı diyeceğiz şimdi? Aslında ben buradaki kamçı sözcüğünü de borçlu vatandaşları mazoşist (acı çekmekten zevk alan) kişilere benzettiği için pek sevmem!

     Bu da yetmezmiş gibi bir zat-ı muhteremin obezite ile mücadele kapsamında vatandaşlara “az yiyin” tavsiyesini okuyunca iyice zıvanadan çıktım.

   Zat-ı muhteremin sözüne neden böyle aşırı bir tepki verdim? Dedim ya alınganlığım üzerimde. Sanki bana “Ey vatandaş, yemeden yaşamayı öğren!” demek istiyor gibi geldi. Gerçi doğrudan öyle bir istek yok ama hani “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!” hesabı.

     Yoksa, bu zat-ı muhterem açlık sınırında yaşayan 40 milyon vatandaşın karnının nasıl doyurulacağı soruna çare arayacağına, dertleri çok yemekten kaynaklanan kişilerle mi uğraşıyor? Belki de doğrusu budur!

**

     Amaçları vatandaşa yemeden yaşamayı öğretmekse, bu amaçlarına ulaşabilirler mi? Gelin birlikte bakalım:

     -Elektriğe zam yapılıyor, vatandaş sofrasındaki peyniri kaldırıyor.

     -Petrole zam yapılıyor, vatandaş sofrasına koyduğu zeytin sayısını on taneden  beş taneye indiriyor.

     -Ulaşım ücretlerine zam yapılıyor, vatandaş yemeğini yağsız pişirmeye başlıyor.

     -Doğalgaza zam yapılınca da vatandaş şarteli indiriyor ve mutfağın kapısına da kilidi vuruyor.

     Görünen o ki, vatandaşın yemeden yaşamayı öğrenmesine çok az kalmış… Ha gayret!

**

     Şimdi aklıma bir de Nasrettin Hoca fıkrası geldi. Ancak bunun konumuzla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını(!) da söylemek isterim. Vatandaşlarımız alınıp da bana gücenmesinler. Hem bilirsiniz, “Teşbihte hata olmaz.” Diye de bir sözümüz vardır.

     Hocamızın eşeği biraz masraflıdır. Çünkü iştahı yerindedir ve önüne konulanı silip süpürmektedir. Hoca bu masrafı düşürmenin yollarını düşünür ve çareyi eşeğe vereceği yemi azaltmada bulur.

     Planını uygulamaya koyar. Her gün eşeğin yemini biraz azaltır. Sonunda bir avuca kadar düşürmeye muvaffak olur.

     Bir gün ahıra girip baktığında bir de ne görsün, hayvancağız amiyane tabirle nalları dikmiş. Hoca bu manzara karşısında şöyle dertlenir:

     “Tüğ be, tam yemeden yaşamayı öğrenecekti ki öldü…”

 **

      Oruç Baba’dan Aforizmalar(*) ile son sözümüzü söyleyelim:

     -Açlık, kilit üstüne kilit vurulmuş olan kapıları bile açtırır.

     -Fakirlerini zenginleştirmeyi düşünmeyen bir toplum, hem ülkesini hem de zenginlerini tehlikeye atıyor demektir.

     -Alt ve üst gelir grupları arasındaki uçurum, bu şekilde açılmaya devam ederse, yakın bir gelecekte tüm dünyayı bir yoksul isyanı saracaktır.

(*) Oruç Baba’dan Aforizmalar P-Kitap Yayınları

Ömer Faruk Hüsmüllü

( Vatandaş Yemeden Yaşamayı Öğrenecek başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 27.10.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu