Vertigo
"Ne zaman içime biraz fazla baksam, yükseklik korkum depreşir..."
Seni lanetlemişler dostum, bunu sen de en az benim kadar biliyorsun.
Bakma öyle “neden ama” der gibi. Ben zaten oldum olası anlayamadım şu insanlığın
hayat üzerine ördüğü o çelikten örümcek ağı dharmasını. “Dharma” evet. Sanskrit
dilinden bir kelimeymiş. Kabul et, bu çekici bir kelime. Bazı kelimeler
böyledir, kişi muamelesi görür bende. Önce karşılaşırız, sonra bende büyük bir
merak başlar-onun geçmişini delice öğrenmek merakı-. Irkçı olamadığım için ise
her kelimeye yer var dilimde. Kimileri bunun için dil zedelenmesi dese de, benim
için farklı bir tat, farklı bir hayat sadece.
Sıkıldın, farkındayım. Biz
konumuza yani sana dönelim yine. Belki lanetlenmenin nedeni renginden, sesinden, farklarındandır.
Bir kere o kabul görmüş, sempatik bulunmuş olanlara nazaran daha çirkinsin, bunu
biliyorsun değil mi? Üzgünüm, sana sıcacık cümleler kuramayacağım, olmayanları
ballandırıp sakız gibi uzatamayacağım. Ben onu beceremem. Yanlış sanılarını
besleyip, sana sahte umutlar vadedemem. Çünkü biz bir tek kendimize cömerdiz,
bir tek kendimiz mevzubahis olduğunda iyi olan zanlara inanma eğilimimiz hat
safhada oluyor. Genellikle kendimize bu kadar iyimser, affedici ve yüceltici
olabiliyoruz.
Dur bir dakika! Senin bir adın olmalı, sana bir isim
vermeliyim. Belki de Alfred olmalı senin adın. Çünkü o senden bahsetmişti
filmlerinde.Ne dersin? Beğendin mi? Aslında haline bakılınca sana Quasimodo da
diyebilirim gibi geldi. Ama en azından isminle kaderin paralel olmasın diye
Quasimodo’yu düşünmeyelim diyorum, sen iyisi mi Alfred ol.
Rüyada seni
görmek papatya mevsimine uzak olmak demekmiş Alfred. Çünkü senin gölgen dahi
uğursuz, çıkmaz bir sokak. Bakma yine öyle, söyle, hangi şiir, hangi şair
bağrına basar senin gibi çirkin sesli, uğursuz bir kuşu. Olsun be, olsun ben
sana deniz kokulu şiirler okurum. Ve dediği gibi oluverir şairin ;
“Ve intihar manifestosu gibiyken bütün duyarlıkların
Ansızın
bir dize gelip takılır diline
Bir can simidi gibi en kurtarıcı keyfiyle”
(M.M)
Sen de unutuverirsin bir dizeyle derbederliğini, küskünlüğünü.
Unutuverirsin bir kenara atılmış şemsiye gibi bahtına hayatın yağmurundan
düşmüş, rüzgar tokatıyla kırılmış tellerini.
Öyle ki; ben, okurken ve
yazarken ocaktaki çaydanlığı bile unutuyorum Alfred. Emin ol ki sen de
unutacaksın ömrünün bozguncu yağmurlarını. Sen de kurtulacaksın içinin
karakaleminden, vertigosundan.
Cezbe D.
(
Vertigo başlıklı yazı
Cezbe D. tarafından
17.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.