Şimdilerde

can çekişen

bu ihtiyar ve kimsesiz ev

tanır beni

gençliğinde

güneş

selam vermeden yeni güne

durgun göle bakan

gözlerinden seyrettim

yorgun, uykulu balıkçı teknelerini

ve kıyıda sabırsız bekleyen

sokak kedilerini

 

şaşırmayın

şimdilerde

boyası dökülmüş

paslı bir zincirle

ağzına kilit vurulmuş

sanki zamanda hiç açılmamış

limon sarı kapısı

bir zamanlar

ardına kadar herkese açıktı

 

bakmayın

pencere dibindeki asmanın

çürümüşlüğüne

gölgesinde

boyunlarında serçe sapanı

alaburus kesilmiş saçları

ayaklarında yırtık lastik

kapı eşiğine dikilen çocukları

çok sevindirmiştir

salkımları

inanın

göçmesine ramak kalmış

harap bacası

yavrucaklar üşümesin diye

besmeleyle tutuşturulan

ucuz kömür dolu sobaya

yarenlik etmiştir yıllarca

 

şimdilerde

can çekişen

bu ihtiyar ve kimsesiz ev

tanır beni

yıprak geçmişlerinde

kahverengi gözlü

amele bir kadın

ve toy çocukları

yasak koymadan düşlerine

paydos bilmeyen

vardiya çarklarında

acılarla eksilirken

umudu çoğaltarak

diktilerdi ayağa

şimdilerde

can çekişen

bu ihtiyar ve kimsesiz evi

tanırım ben

mutlu geçen

kavruk bir rüya gibi.

                    ali akın 

                    Konya, Mart 2013

( İhtiyar Ve Kimsesiz Ev başlıklı yazı Ali Akın tarafından 17.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.