sen yağmura çıkmıştın
     ben göğün prizmasında yirmi milyonuncu damla
     bir rüyaya dalmıştın bedeninle başbaşa
     kaşın gözüne yakın
     alnında kırışıyordu avuntusuz mazi
     kilometrelerce uzaklıktaki acılara dolanıyordu aklın
     yürümekle dostluk kurulmayan yollar sana şüpheyle bakmıştı
     yasaklanmış kitaplardan koparılmış
     parçalı bulutlu gökkuşağı gibi kokuyordun
     gözlerin, sokakları itfaiyeyi aratacak kadar korkutmuştu
     gözlerin, mevsimlerin bir ateşle yanabilme ihtimali


     sana bir kez bakmıştım, bir kez
     kaç bininci damlaydım unuttum
     dünya küçücüktü, yüzün kocaman keder
     canımın telaşını bir görmeliydin
     şehrini kaplayacak kadar büyümek istedim
     çöl beni beklemesin
     çağırmasın hasretlik yeşillikler
     teninden nasıl uzak durabilir ki bu şaşkın su


     tam o an gökyüzüne kafanı kaldırdın, gülümsedin
     o an, tam işte o an
     bir inancı hatırladım
     yanağından öpebilmek için seni
     huzura kavuşan hüzne karışmak için
     adı aşk olan sırra son damla olarak kalmak için
     düşmeliydim yalnızlığına
     kaç asır geçti dünyayı temizleyen bir aşk yaşanmayalı


     ağlamayı giyindim
     saymaya başladım içimden...











( Öz Yaşı başlıklı yazı NilgünArıkan tarafından 30.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.