şiir rengindeydin
saçından tırnağına kadar

bakışlarında kararmayan gökyüzü
her sabah çocuktu sesin

şehir dışladıkça baharı
saflığın üzgün izi güneş, düştü kalbinden
düş kırıklığın, ıssız kıyıları aradı
ve aniden ihtiyarladın

gözlerin gibi, feri sönerken akşamın
küsmüşlüğü okşayan çocukluğun baş ucunda
paslı bir kayanın terinde hıçkırık türküsü
öpsene serçelerin kanatlarını
yalnızlığın erken kocattığını bilmiyorlar
yolları uzun


alnında dünün hikayelerinden çizilmiş o yollarda
gecikmişliğin sızısıyla yürüyor bir kaplumbağa
bilirim neden başın eğik toprağa
utanma
çürümüşlüğün aydınlığı erittiği ülkede
avunan var mı gençliğiyle
düşlerden uyandırsa da siren sesleri
gördüğün her şey yalnızlığın kalabalığı
korkma
köz olan tarih tekerrüründen
çırpınma
derininde yanan masumiyetinle
bunca kapitalist telaşın içinde
kimse gidemez sarılacağı çiçeklere

bunları anlattıkça sana çimdikliyor şeytan
tavana baka baka uyuyalım
sessizlik acıya dönüşsün
gözlerin denizinde batsın gemiler
o gözler ki çan kanağı hüzünle dolsun
bedenler tabutuna dahi ağırlaşsın ister


bülbülün yerine ahların sesini duyan gülleriz
herkes kendi küfründe solarken
Tanrının yüreğimize bahşettiği aşk nerede

sen yine de bana bir gül’üver
gülüşünün renginde saklıdır sevdan
sevda sızım
gülün dudağında ölüşümdür..
 
 
 
 
 
 
 
 
( Güller Ve Bülbüller başlıklı yazı NilgünArıkan tarafından 7.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.