yüzün;
cebren zapdedilmiş,
bir güvercinin ürkekliğini giyer.
ey ömrümün arşı,
gönlümün kabesi,
yüzüne değen hangi göz,
dilinde adının zikri,
bastığın toprağı tavaftan geri döner.

yanakların;
sırlı, gizemli umman,
batar bütün nazar gemilerim,
gözlerine varmadan,
oysa ben şiirler düşlerim,
yüzünün sayfasında,
asude, azade,
rüzgarlarda salınan.

ol dese,
olmazlar yarılacak gibi,
ol dese,
imkansızlar utanacak gibi,
bir nefes,
buğulanır dudak uçlarında.
onlar ki alem kadehi,
hem sonsuzluğu,
hem ateşin ism'i alemi,
lal rengi şafaklarda sunulur
avuçlarıma...

saçların;
aşığa kurulmuş tuzak,
omuzlarından dökülür,
kevser nehirleri.
gece giysine değince ışığın sesi,
salınır,
herbir kıvrımında,
bir sevgilinin düş seli,
ya geride kalan bedenler,
bak yansımakta,
sinede yuva yapmış,
okların hazin sesi...
yanaklarına düşen zülüflerin gölgesi,
ruhumun ebediyete kadar,
dinlenme beldesi...

git! deme bana,
istersen öl de.
yusuf'un kaderini çiz avuçlarıma,
ve at beni,
çıkması mümkün olmayan,
gamze çukurlarına...
( Suret'i Ay başlıklı yazı yasemin-eksi tarafından 4.03.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.