diyelim ki,
gün rehin düşmüş
üzüm karası akşamın gözlerinde,
yanmamış içinin hiçbir sokak lambası,
ezelden vurulmuş ellerine
nefti gölgelerin mührü,
aşk silik bir süliet,
durur tırnak uçlarında
YASAK damgası.

diyelim ki,
umut duraksız geçmiş içinin ayazından,
bahar hep cemresiz gelmiş,
adın,
yarınsızlıklarla hükümlü bir dipnot,
şehrin boy aynasında.
hayat,
hep sana karmış
serencamı belli olmayan an`ları.

diyelim ki,
uykuyla kuşatılmamış tan atışların,
ender rüyalar sunmuş hüzün gözlerine,
koşmuşsun pencerene,
hayra yordurmak için,
gün puslanmış,
su bulanmış,
kadranı bozuk zaman,
iştiyakta takılı kalmış.

olsun,
bırak takvimler geçmişle yansın,
bırak ömür yalancı aşklara kansın,
sen bil,
genzini yakan tuzun,
denizlerden mavilik çaldığını,
toprağın bile suya özlemle çatladığını,
sen bil,
karın altındaki tohumun bahara kaldığını,
her bulutun ağlayarak bir dağa yaslandığını,
bırak,
göz yaşların vuslatı yanaklarında sansın,
çünkü sen,
yalnızlığınlada bir İNSANSIN...


( İn(s)an başlıklı yazı yasemin-eksi tarafından 3/11/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.