Çok uzun zamandır satırlarla buluşmuyordum. Bugüne özel biraz birşeyler yazmak geldi içimden. Nedenini bilemiyorum, belki de yaşlılığın gençlik çağında olmanın vermiş olduğu derin izlerle artık bir kaç kelamı kendime farz görüyorum. Uzun zamandır aklımdan binbir türlü cümleler geçiyor fakat nedenini bilemedğim şekilde yazmaktan kaçınıyordum. Şimdi burada yazacaklarımıda üzülün ya da bana birşeyler söyleyerek teselli edin diye yazmıyorum. Lütfen kimse yanlış anlamasın fakat artık teselli edilecek yaşı çoktan geçtim. Sadece içimden geçenleri paylaşmak istiyorum.

 

Bundan yıllar yıllar önceydi babamı kaybettim. Ben henüz altı yaşındaydım. İlkokul birinci sınıfa gidiyordum. Babam ağır hastaydı. Hastalığı konusunda birden fazla sebepler vardı. Ama en ağır darbe sanırım benim doğduğum yıl geçirmiş olduğu kalp krizi olmuş. İlk kalp krizinden tam altı yıl sonra canım babam hakkın rahmetine kavuşmuştu.

 

Ben okuldaydım o gün. Babam ağır hastaydı fakat hayat devam ediyordu. Beni sabah okula göndermişti ailem. Fakat içimde bir sıkıntı vardı. Okulda kaçıncı dersti bilmiyorum biz sınıfta ders işlerken içeriye hiç tanımadığım bir çocuk girdi ve sınıf öğretmenimize benim adımı söyledi ve sordu “canan bu sınıftamı” öğretmenimiz “evet ne oldu” dediğinde çocuğun cevabı şöyleydi “babası ölmüş evden çağırıyorlar” sınıfta bir sessizlik ben şaşkın öğretmenimizle gözgöze geldik gidebilirsin dedi. Koşarak eve geldim evde mahşeri bir kalabalık ben küçücük bir çocuk aralardan sıyrılarak babamın hasta yattığı odanın kapısına kadar gelebildim. Kapıdan içeri almadılar beni, ben göz ucu ile babamın hala yaşadığını, inlediğini ve ablamın elinden tuttuğunu gördüm. Tam o sırada annenannem beni geri çekti ve bana “ git sen çiçek topla” dedi. Ben gitmek istemedğimi söylesemde o kadar ısrar ettiler ki evden çıkmak zorunda kaldım. Herkeste bir ağıt vardı. Evden dışarı çıktım her ne kadar ilerlesemde ayaklarım geri geri gider vaziyette düşünürken, birden bir ses geldi kulağıma, komşumuzun kızı bana sesleniyordu, “canan baban öldümü”…ne garip değil mi altı yaşında ki bir çocuğa sorulabilecek en güzel soruydu ona göre herhalde. Bende “hayır daha ölmedi” dedim,içimden de neden insanlar öldü diyorlar anlamadım diye düşünüyordum. Her neyse çiçek toplayacağım yere geldim fakat içim hiç rahat değildi. Birşey eve gitmem gerektiği konusunda beni iknaya çalışıyordu. Ve en sonunda kızarlarsa da kızsınlar deyip eve koştum. Fakat ev de ki o kalabalık biraz faklılaşmıştı ve sadece duyduğum annemin sesiydi. Ağlıyordu. Anneme doğru koştum kucağına çıktım, fakat babamı beton zemine almışlar bir çarşafla üzerini kapatmışlardı. Çenesi bağlı en üst bölümde de bir bıçak vardı. Anneme “babamı neden betona yatırdınız” dediğimde bana “baban öldü” dedi. Ben inanmak istemiyordum elimi babamın yüzüne değdirdim ve şunu söyledim, “hayır anne bak sıcak daha, o ölmemiş”, annemde beni öptü ve dedi ki “öldü kızım ama gel öpelim” dedi ve ben korkmayayım diye ilk önce kendi öptü sonra da ben küçük bir buse kondurdum yanağına.

 

Bunlar hafızama kazınan az anılardan bir tanesi. Babamla ilgili pek anım yok çünkü benim hatırladığım zamanların hepsinde babam hastaydı. Onu hep iyi söylediler, kendisi muhteşem bir insanmış bizimle oyun oynayan, sanatı seven, kendisini sevmeyene bile düşmalık etmeyen dünya iyisi bir insan derler. Çok yakışıklı uzun boylu, eğlenmeyi ve giyinmeyi seven takdir edilecek biri. Bazen o olsaydı hayatımızda nasıl farklılıklar olurdu diye düşünüyorum. Eskiden beri Rabbimin takdiri ilahisi diyorum ve tevekkül ediyorum ve inşaAllah cennetinde yer vermiştim babama diyorum. Fakat yaş ilerledikçe onu daha bir özlüyorum. Bende ona ait çok güzel şeyler var fakat geçen gün onun traş kutusunu kaybettim iki gün ağladım hala da aklıma gelince gözlerim doluyor.

 

Yani nasıl anlatayım, yaşlılıktan mı yoksa başka birşey mi bilemiyorum ama BABA dediğimiz kavram benim için çok ama çok önemli. Ve istiyorum ki bütün babalar da hayatta iken bu muhteşem görevin farkına varsın ve çocuklarına güzel hatıralar bıraksınlar. Ben babamı hasta hatırlıyorum ama anılarım arasında bizimle nefes nefes kalarak oyun oynadığını da hatırlıyorum. Güzel hatıralar için güzel anılar yaşayın. Babalık sadece para vermek değil ilgi alaka, dertleşmek, arkadaş olmak, oynamak, sevmek, hatalar olsa bile sahip çıkmak . Evladınız sizden yaşça oldukça küçük onun hatalarını örtücü olun, Ona sahip çıktığınızı hissettirin, sevdiğinizi gösterin. Siz babasınız hayatta ki en güzel şeylerden biri. Rabbim size bu duyguyu tatmayı nasip etmiş, sizde şükür ve minnettarlıkla bu duygunun ve bu konumun hakkını verin.

 

 Her ne kadar anne, hem anne hem baba olmaya çalışsa da kendince, bu eskiklik kesinlikle kapanmıyor. Yani gidenin yerini kimse kapatamıyor.

Çok uzun yazdım sanırım, diyeceğim o ki siz evlatlarınıza sahip çıkın evlatlarınızda size sevsin saysın. Bugün babasız geçen babalar gününün 33. yılı da bitti. Allah bizlere evlat acısı göstermesin, evlatlarımızı da annesiz babasız bırakmasın inşaAllah.

 

 

( Babalar Günü başlıklı yazı CnnBİLGEHAN tarafından 22.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.