Sırasız sıradanlıkların
Sıra dışı
sıkışıklığında
Tanıdım o şık kimliği
ile
Külfeti sonsuz bir
yadsımazlık kadar
Pejmürde sıradanlığı
Nükseden hece hece.
Kırık bir aynanın
uğursuzluğu kadar
Müptela olmuş iken
geceye,
Geceyi gün bilip
çıktığım
Yürek seferi
Her seferinde
mağlubiyet iken
İlke edindiğim belki de
Bir düşün son hâkimiyeti.
Kılıfsız hayaller
sığamazken
Yere göğe
Benlik kırık bir
cümlenin ilk hecesinde
Soyutlansam da geri
kaçamadığım
Bir yürek yarası
Son bilsem de başa
aldığım
Her bir kare.
Ne varsa içinde;
Bir çocuk bir kadın
Yoldan çıkmış bir dürtü
Adı yoksun kılındığım
kırık çerçevenin
Kenarına kazılı
Gözden uzak nihayetinde
Gönlün vazgeçemediği
Bariz bir heyecan
Kim ne derse desin
Her bir hecesi külliyen
yalan.
Anlık bir dokunuşu
İzafi olsa da varlığım
O nüktedan yoksunluk
Kıyımı belki de ahenkli
tedirginliğimin
Yoldan çıkmışlığı kadar
Akla zarar.
Doğurgan bir kadın
kadar uysal
Doğanın şefkatli eli
sırtını sıvazlarken
Bakir düşleri ovaların
serinliğinde
Yol alan gurbet
akşamları.
Uykular haram gecenin
kör vakti.
İşte gönlüm, işte yaram
Yaranamadığım ne çok
insan
Yol yordam bilmez iken
şu garip devran
Sona mı geldik yoksa
Göremediğim nizam
İçinde saklı hülyam.
Adını sen koy
Ve kes hesabı:
Vakıf dahi olamadığım
ne çok hatırat
Son sözüm bu bil ki;
Ne tek sitem saklı ne
isyan.
Günlerden yoksunluk her
gün
Hicap etmediğim tek
kelam
Saklı mizacımın kalan
yarısı…