HER ÖLÜM BİR GECE...
Ödenmeyen senetlere,
Karşılıksız çeklere,
Bencil beklentilere
İkiyüzlü edimlere,
Vurdumduymazlığa/ilgisizliğe lanet!
İnzivaya çekildi geceler.
Artık,
bütün 'söz'ler,
bütün 'ben'ler,
bütün 'ideal'ler,
bütün 'dil'ler
dilsiz... ölümler de...
Her gece gebe dilsiz ölümlere;
her ölüm bir gece...
Geceler o yüzden sessiz
ve ihanetler o yüzden gecelerde yapılır.
Hiç bir ses yok hayatımda,
inzivadayım, geceyle...
Ölü bakışlı yalnızlığın balkısıyla,
mezarımı kazıyorum kafatasımda
Çekmecede günahlarım.
hepsi zebani korkusuyla ihanette...
Kaç günahımı
kaydetti
kirâmen kâtibin meleği?
Kaç günahla günahkârım?
Günahlarımın yanında öyle masumum ki!
Ölü gömücülere lanet okuyabilirim...
Devam etsinler dünyayı kemirmeye.
Mezarımın üstünde kına kokulu saçların,
hüzünlü bir özlem gibi...
Belki, ondandır şiirlerde
acılar!
Etkin Mikroorganizmaların mucidi Teruo Higa
henüz bulamamış bu acıya ilacı...
Zaman da...
Acz'içinde geçip gidiyor üstümden.
Kaç tane zaman, eksilmekte kumbaramdan?
Sansürlemeli zamanı, korumalı toplumu.
Özellikle geceleri, terbiyeye çekmeli...
Dünya döndükçe dönüp durdum ben de,
yoruldum...
Yorgunluğu,
/yok olmanın koynunda/
duyumsamayacağım,
kefen bezim yüz elli santim eninde
on beş metre amerikan,
makatıma sokmaya bir kaç pamuk paketi,
/taret bezi, // kusak, /
/peştemal, // havlu, /
/ maske, // eldiven, /
/sünger, // kafirun, /
sabunlarım gül kokulu,
unutmadım hiç birini,
bir kaç damacana da gül suyuyla beraber,
hepsini koydum sandığıma,
yıkanmaya hazırım,
belki paklanır günahlarım,
üç külhuvallah, bir elhamla...