Bir ülkem vardı, yağmuruyla, çamuruyla
Güneşi yarınlara ait beklentilerimin ışığıydı
El koydular, ayak izlerinden bana ait
olanlara
Karanlığın aydınlığı perde perde örtüp
Çağın eskidiği ruhlarda
Civanmert bir ‘Ata’nın idraki yok olurken…
Değeri anlaşılmamış diyarları
idraksiz lafların ebesi adamların
yemin yalanı vaatleri kirletirken
kim sükuneti manşet yaparsa ruhuna
tarihin tekerrürüne bırakılmış
bastırılamamış hayâsız ihanetlerini
hıncımda köpürmüş cehenneme atacağım.
Saplantıların boyunduruğunda kirlenirken âlem
Beyaz güvercinler taşımıyor zeytin dallarını
Siyah güvercinler ise uçmuyor barışa…
Alçaklığa azık kılınmış insanlık kanıyor yüreklerde
İnançlarına radikal mermilerin
Dokuz sekizlik ritmiyle
Oynanmıyor roman havası
Parmak uçlarım ufuklarda
Umutlarım yarınlara gebe…