An’ı kıble bildim ve
gönlü mihrap,
Sakıncalı üç beş kelimeyi
peşkeş çekmekse;
Hanidir suskunluğuma
namzet
Peyder pey
tüketilmişliğimin
Tedarik yüklü tezahürü
kadar yeknesak
Ve elimde kalan o son
bildirim,
İkrarı görmezden gelmek
kadar tamah yüklü,
Devinen gölgeleri bir
kez rahmet bellemişken.
Külyutmaz hacıyatmazlar,
Aslını görmezden gelen
ve sükûta giydirdikleri yelek.
Kopçaları kopmuş kavuşamadığım
yakanın,
Sicilime yazılan kırık
ve tedirgin tek bir hane:
Tek bir hece altı üstü,
Kâh gün kâh gül,
Varsa haricinde bir
kelime,
Tutuklu yüreğime sen
söyle.
Hoşnutsuzluğuymuş
asılsız söylencelerin
Ve devrik yetilerini
bir kez sahiplenmişken
O düş katilleri.
Hanidir yoksun
kılındığım kayıtsız bir mihrak
İken sınırlarımı ihlal
eden,
Yazmadığın bir reçete
mi yoksa
Demli öfkeme yenik
düşen.
Bariz bir yanılgı
benimki;
Serzenişi buğu, aşka
nazire eden
Ve debdebeli bir boş
vermişlik kadar sitemkâr
Eşkâli kayıp tümden
gelen ne çok yargı,
Makamını yitirdiğim
debdebeli bir şarkı
En az kayıp yarım
kadar.
Yâd edilesi tüm
yanılsamaların tezahüründe gizli
Üç beş imge:
Ne çok çekince ne çok
varsayım,
Bir gölgenin nazarında
hicaba dokunmak kadar
Varsıl bir yörünge,
kaydığım ekseni yeknesak,
Savruk tüm devinimin
korunaklı sağaltıcı hatta
Bitap düşmüş nasıl da
yorgun o isimsiz şarkının
Kim bilir hangi
nakaratı, demli ve vakitsiz ayrılıkların
Biteviye çoğalan,
çoğaltan yankısında gizli tek bir sure:
Nasıl da nüktedan belli
ki patavatsız bir izdüşümü
Kayıp o revnak
yenilginin.
Belirsizlik sarkaç
eyledi,
Mizacı sıkkın edilgen o
ruhun tek tesellisi;
Rahvan duraklarda
nöbete kaldığı kaç akşam,
Kaç hezeyan kırık
haznenin taştığı.
Tanımsız ıslıklar peyda
oldukça
Hükme vardıkça
teyakkuzdaki gönül:
Doğurgan ve çığırtkan
imgeler hadi yetişin imdadıma,
Sünepe alabildiğine ah
nasıl da bitimsiz
Doğum sancısı.
İnkârsız gecelerin
safran sarısı muhabbetlerine
İstinaden, yeknesak ve vakur
bir gülüşün
Perde arkasına saklı
tüm imgeler:
Bin bir nazla
kırılganlığı payidar kılan
Ne çok sakınca, beyhude
onca çekince.
Ramak kala aşka,
külfetmişçesine
Sığıntı yüreğin
nezdinde,
Mizacına sakladığım üç
beş düş bekçisi:
Rahvan yalnızlığa
nispet bir kıyam bir tükeniş
İkilem yüklü sıra dışı
bir serzeniş,
Telaşı yok kılan,
rahmeti esirgemeyen
Yine de haznesi geniş o
engin rabıta
Yola gelmese de
ıskartaya çıkan anlamsız yergi yüklü
Teferruatı kıdemli bir
acının yargıcı
Vicdanı öfke yüklü,
aşkın girdabına takılı.
Günden geceye
seğirtirken anlamsızca
İzbelerde kötü niyete
rast gelmek kadar buyurgan kader,
Yoldan çıkmış o
devingen ruhun perde arkasında
Gizlediği kalan ölü
yarım.
İkbal bildiğim, çatısı
evrenin
Ve tozutan düşlerim:
İzleklerde hüküm süren
yarınlara iz sürdüğüm
Gönüllü ve gömülü
dünlerim.
Haybeden uluyan bir
uğultu
Ve yüreğim asılı gök
kubbede:
Fıtratımda yaşayan aşk
kadar sitemkâr
Yine de heyecanı
asılsız ve tınısız bir seyrin
Ebemkuşağında asılı
kaldıkça:
Bin bir umutla
çalkalandığım o oyunbaz dünya.