Rötuşların biçimlendirdiği alacalı bulacalı izlekler. Batıl bir yansıma ki peyder pey eklendikçe, anlamsızlığın iz sürdüğü…

 

Kırık kanatları ölüme geçirmişken pençesini, tutumsuz ve tutarsız sancıların iklimlendirdiği aralık sonrası ve ocak öncesi kim bilir hangi ay, arafta kaldığıma delalet bir sancı iken böğrümü delip geçen.

 

Huşu içindeyim hem de öldüğünden bu yana ilk kez. Ölüme meydan okuyan bir çehre kadar tahakküm yüklü gök kubbe. Tınısından mı nedir, okuduğum menkıbedeki hüzün taneciklerinin kesiştiği yüreğin mahrem bildiği aşkın yükümlülüğüne nazire eden koşullu bir riayet belki de yüz çevirdiğim.

 

An’ı kıymete bindiren dün’ün reçetesindeki kırık üç beş cümle kadar şifa yüklüsün ne zaman ki adını ve ruhunu ansam, gömülü bir heyecanın son hecesine taktığım bir uyak kadar pervasız belki de yoldan çıkmış bir hoş görünün el pençe durduğu sitem yüklü bir yalnızlık iken ahkâm kesen ölü yanımın hayata endeksli bağımsızlığına kılıf geçiren zehirli bir hüzün.

 

Mağlup geldiğimin bilincindeyim fazlasıyla ve her ne kadar yansıtmaktan imtina etsem de rest çektiğim kayıp dürtülerime sitem yüklü bir serzenişe muhatap kalmanın da ötesinde, gerisindeyim pek çok şeyin. Sanır mısın ki ilk ve son çelimsiz hamlem hatta peyzajını yok saydığım bir iç dökümüne nazire eden üç beş koşullu cümle, her bir öğesi sadece bana dair ve bizden geride kalan üç beş silik gölge: Kâh makamsız kâh niyeti belli olmayan yine de avaz avaz bağıran iç sesimin kul köle olduğu rahvan bir arzu: Ne beşeri ne de ebedi sadece hâsıl olan dünyanın kuyruğunda sürüklendiğim anlamsız bir mecra kadar kayıt dışı belki de beni bana yakın kılan yine de alabildiğine uzağında sitemli söylencelerin.

 

Asılsız bir kuytuda inkârsız bir yüklemde ve adsız bir öznede gizlediğin hatta gizlenmek adına yok saydığım bir o kadar yok sayıldığım. Farkında olsam da ve istemesem de biliyorum ki; boyutsuzluğum aslında hâsılanın net dökümü: Hem kayıplarımı hem de kar haneme yazdığım sakıncalı üç beş düş kırıntısı.

 

Yalın bir dokunuşun kıblesinde dokunaklı bir notanın kayıt dışı melodisine yüklediğim anlam ve tınının da ötesinde, sessizliğin ses olduğu gürültülü bir reçinenin geçirgenliğinde, not tuttuğum hayatın kıyısında seyrine daldığım hangi sahne ise başrolünü üstlendiğim, kırık bir aksanın varsıl tümseğinde, çarpıtılan sakıncalı çalıntı rollere anlam yüklemek kadar çaresiz bir koşullanmışlık benimki…

 

Varlıksa aslolan, nedendir yoklukla olan imtihanımız?

 

Yoksunsak fazlasıyla bu mudur iç dökümüme nazire eden bir siteme yüklenen anlam ve boşluk?

 

İstem dışı bir inkârsa omza binen, sakıncalı ne olabilir ki ölüme teğet geçen?

 

Mademki ölümlüyüz mümkün mü kerelerce çektiğimiz doğum sancısı?

 

Gitmen gerektiğini söylememişken, ansız çekip gidişini hak edecek kadar mı nefret ettin benden?

 

O zaman payıma düşenle yetinmeyi neden öğretmedin?

 

Cevabını alamayacağımı bilsem de varlığıma gölge tutan sorular mı yoksa mahremiyetimin tescilli birlikteliğindeki o naif dokunuş?

 

Asılsız olduğunu bildiğim tüm yeknesak ve gizemli ikrarı iken hayatın izdüşümü, rağbet etmediğim ne varsa her nasılsa kesişmekte yolum üstelik yerli yersiz ve beklenmedik bir anda. Ve aniden peyda olan kim varsa, sakıncalı bir mevzu olduğunu bildikleri ne varsa soru yağmuruna tutuyorlar. İstikrarlı olması gerekse de inkâr etmediğim ne varsa, bir bir sunuyorum seçenekleri üstelik doğru işaretlediğimi asla savunmayacağım ne varsa bir şekilde yükümlüyüm, sunulan pusulaya uymam gerektiğini beyan edip ve suretlerdeki izdüşümüne eşlik ediyorum. Sanırım bana sunulan öğretilerin ışık tuttuğu bir kabullenilmişlik.

 

Bilinmezlik yüklü iken bilindiğini iddia eden ve görünmez tabuların görüntü addettiği tutanaklardaki imzam üstelik boş bir sayfaya atma cesareti bulacak kadar aptalca hareket ettiğim. Yoksa bu denli talepkar olur muydum. Yetmedi, eklentili ne varsa arz ettiğim muhtelif sunumlarla iddia ediyorum gerçek olduğuma delil teşkil edecek kadar da cüretkârım. Asılsız olsaydı duyumsadıklarım bu denli büyük bir aşk ile her gün geçer miydi yolum boş sayfalardan. Dolan gözlerime nazire eden şu beyaz sayfalara yığdığım ne varsa benden bir parça, önceleri pek de önemsemiyordum hani, kabullenilip kabullenilmemek arasında defalarca gidip gelirken. Somurtuk olduğum hangi günün izdüşümü ise mutlandığım hiçbir karede yoksun bu da ölümün ve yokluğun bir tecellisi belli ki her ne kadar görmezden gelsem de. Görünmezliğime kani olanlara inat, gerçek beyanatlarımla şerh düşüyorum her gün bitiminde olur da şafak sökerken bir mucizeye denk gelirim de bastırırım iç sesimi diye.

 

Gün boyu aralıksız konuşmam da çare değil inan ki yazdıklarıma ket vurmak adına. Duraksamadan nöbet tuttuğum kalemin deklanşörlüğü iken yüreğin sarkacı, her nasılsa ara vermeksizin sökün etmekte kelimeler bir silahtan ardı ardına boşalttığım ne çok kurşun ve bir şekilde yine kendimi hedef aldığım. Ne garip oysa bilemezdim, katilimin şu sefil kalem olacağını. Az koz vermiyorum hani insanlara, olur da namluyu bana çevirirler ve kör bir kurşuna hedef olurum Maazallah.

 

Ganimet bulduğum yeni bir günün ertesinde, ertelediğim bir maçın rövanşında belki de hayata teğet geçen arzuların ve günahların boyunduruğuna tabi olmaksa, sorun değil inan ki; yeni baştan başlamak hele ki ellerimle işlediğim cinayetlerin mademki vebali, gömülü ne varsa, usulca dokunuyorum o soğuk mezar taşına hatta adımın yazılı olduğu. Toprağı eşeledikçe bulmayı umut ettiğimi değil de payıma düşen ne ise…

 

Duraksadığım eslerde, mola verdiğim rehavet yüklü gölgelerde ve uyandığım ve sağaltan her yeni durakta.

 

Ölümden korkmadığımı kim söyledi yoksa her gün ölmek midir yenik düştüğüm bir bilinmezin tahayyülünde cenk ettiğim.

 

 

 

 

( Kalemin Deklanşörü... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 6.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu