1
Kış mevsimine çoktan girdik girmesine de,
beklenen karlar her nedense bir türlü yağmak bilmiyor. Hoş ne bilecek karlar
yağıp yağmamayı, her şey Allah'ın dilemesi ve takdiri ile olmuyor mu zaten?
Tabi ki kış mevsimini, başta garibanlar ve yoksullar olmak üzere, sokakta ki
kediler ile köpeklerin, kurtların, kuşların, pek de sevdiği söylenemez. O
gariban hayvanların kışın yiyecek bulması hayli zorlaşıyor haliyle... Bir de
köy yerlerinde dağ başında ki vahşi hayvanlarda aç kaldıklarından evcil
hayvanlara, koyun, kuzu ve tavuklara da saldırabiliyorlar.
Her olumsuzluğa rağmen kar ve yağış her zaman rahmet ve berekettir yağdığı
yerlere ve ülkeye. Kar yağdı mı o güzelim topraklarımıza, kış sert geçti mi, bahar
ve yazda hem erken geliyor hem de ürün bolluk bereket açısından çok verimli
oluyor. Toprakların, tarlalarında karın altında dinlenmesi lazım tabi ki değil
mi? Önemli bir özelliğini de yeni öğrendim. Kar kristalleri sesi yutarmış, kar
yağdığında oluşan sessizlik ve huzur ortamının da nedeni buymuş.
Çocuklar, bir de gözümüzün bebeği, gönlümüzün direği çocuklar var. Bak onları
unutuyorduk neredeyse. Kış gelecek, kar yağacak da o çocuklar kartopu
oynamayacak hem de kardan adam yapmayacak, o kardan adamın burnuna da
annesinden aldığı havuçları, gözlerine de küçük kömür parçalarını, başına da
dedesinin eski fötr şapkası ile siyah atkısını yerleştirmeyecek, mümkün mü
böyle bir şey? Eskiden daha çok kardan adam görürdüm ben sokaklarda, şimdilerde
çocuklar bilgisayarlara teslim olmuş durumda aslında. Kardan Adamı bile
bilgisayarda yapıyorlar haytalar...
Bizim çocukluğumuzda, gençliğimizde bilirim başkent Ankara'ya çok kar yağardı
ve biz durmaz, arkadaşlarımız ile çıkar gece yarılarına kadar kartopu oynardık
mahallelerimizde, evlerimizin önünde. Kızak kayardık, eski perde kornişlerinden
uyduruk kayaklar yapar, onları da ayağımıza bağlar kaymaya çalışırdık.
Şimdilerde ozon tabakasının da delinmesi, bir de yüksek binaların fazlalaşması
nedeniyle diyor uzmanlar, birçok bölgeye eski yoğun kar yağışları olmuyor
maalesef...
Bin dokuz yüz seksen iki yılını, seksen üçe bağlayan sene Bursa'da Uludağ
Üniversitesinde öğrenciyiz. Yılbaşından iki üç gün önce bir kar yağışı başladı
şehirde, inanılmaz bir şey duracak gibi filan değil. Çok yoğun kar yağışını ben
ilk defa orada gördüm. Bir hafta durmadan kar yağmıştı o sene ve şehir
merkezinde bir metreden fazla kar vardı. Haliyle okulları da tatil ettiler tam
da finallerin başlayacağı zamanda. Biz de arkadaşlar ile sobalı evlerimizde
titreye titreye, kimi zaman soytarılıklar yaparak, kimiz zaman sohbet edip saz
çalarak, az buçuk ders çalışarak o karlı kış gününü yaşamaya ve atlatmaya
çalışıyorduk.
''Kar taneleri ne güzel anlatıyor birbirine zarar vermeden de yol almanın
mümkün olduğunu.'' demiş gönüller sultanı Hazreti Mevlana. Ah o kardan adamlar,
ağızları var dilleri yok. ''Kardan Adamın krallığı güneş çıkana kadardır.''
demişler hem de. Ört üstümüze güzelliklerini beyaz rahmet, beyaz güzellik. Sana
çok ihtiyacımız var her zaman. Özlem ile bekliyoruz. Hepinize en derin sevgi ve
saygılar...