Kış mevsimine çoktan girdik girmesine de, beklenen karlar her nedense bir türlü yağmak bilmiyor. Hoş ne bilecek karlar yağıp yağmamayı, her şey Allah'ın dilemesi ve takdiri ile olmuyor mu zaten? Tabi ki kış mevsimini, başta garibanlar ve yoksullar olmak üzere, sokakta ki kediler ile köpeklerin, kurtların, kuşların, pek de sevdiği söylenemez. O gariban hayvanların kışın yiyecek bulması hayli zorlaşıyor haliyle... Bir de köy yerlerinde dağ başında ki vahşi hayvanlarda aç kaldıklarından evcil hayvanlara, koyun, kuzu ve tavuklara da saldırabiliyorlar. 



Her olumsuzluğa rağmen kar ve yağış her zaman rahmet ve berekettir yağdığı yerlere ve ülkeye. Kar yağdı mı o güzelim topraklarımıza, kış sert geçti mi, bahar ve yazda hem erken geliyor hem de ürün bolluk bereket açısından çok verimli oluyor. Toprakların, tarlalarında karın altında dinlenmesi lazım tabi ki değil mi? Önemli bir özelliğini de yeni öğrendim. Kar kristalleri sesi yutarmış, kar yağdığında oluşan sessizlik ve huzur ortamının da nedeni buymuş.



Çocuklar, bir de gözümüzün bebeği, gönlümüzün direği çocuklar var. Bak onları unutuyorduk neredeyse. Kış gelecek, kar yağacak da o çocuklar kartopu oynamayacak hem de kardan adam yapmayacak, o kardan adamın burnuna da annesinden aldığı havuçları, gözlerine de küçük kömür parçalarını, başına da dedesinin eski fötr şapkası ile siyah atkısını yerleştirmeyecek, mümkün mü böyle bir şey? Eskiden daha çok kardan adam görürdüm ben sokaklarda, şimdilerde çocuklar bilgisayarlara teslim olmuş durumda aslında. Kardan Adamı bile bilgisayarda yapıyorlar haytalar...



Bizim çocukluğumuzda, gençliğimizde bilirim başkent Ankara'ya çok kar yağardı ve biz durmaz, arkadaşlarımız ile çıkar gece yarılarına kadar kartopu oynardık mahallelerimizde, evlerimizin önünde. Kızak kayardık, eski perde kornişlerinden uyduruk kayaklar yapar, onları da ayağımıza bağlar kaymaya çalışırdık. Şimdilerde ozon tabakasının da delinmesi, bir de yüksek binaların fazlalaşması nedeniyle diyor uzmanlar, birçok bölgeye eski yoğun kar yağışları olmuyor maalesef...



Bin dokuz yüz seksen iki yılını, seksen üçe bağlayan sene Bursa'da Uludağ Üniversitesinde öğrenciyiz. Yılbaşından iki üç gün önce bir kar yağışı başladı şehirde, inanılmaz bir şey duracak gibi filan değil. Çok yoğun kar yağışını ben ilk defa orada gördüm. Bir hafta durmadan kar yağmıştı o sene ve şehir merkezinde bir metreden fazla kar vardı. Haliyle okulları da tatil ettiler tam da finallerin başlayacağı zamanda. Biz de arkadaşlar ile sobalı evlerimizde titreye titreye, kimi zaman soytarılıklar yaparak, kimiz zaman sohbet edip saz çalarak, az buçuk ders çalışarak o karlı kış gününü yaşamaya ve atlatmaya çalışıyorduk.



''Kar taneleri ne güzel anlatıyor birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.'' demiş gönüller sultanı Hazreti Mevlana. Ah o kardan adamlar, ağızları var dilleri yok. ''Kardan Adamın krallığı güneş çıkana kadardır.'' demişler hem de. Ört üstümüze güzelliklerini beyaz rahmet, beyaz güzellik. Sana çok ihtiyacımız var her zaman. Özlem ile bekliyoruz. Hepinize en derin sevgi ve saygılar... 

( Beyaz Rahmet Seni Özlem İle Bekliyoruz başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 25.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.