Afet, önce göğün ikinci katında koptu,

Tanrı güneşi buluttan torbasına soktu;

sonra ışıktan sopasını savurdu sağa sola,

kim bilir kimleri dövdü öfkeyle bağıra bağıra.

Dayaktan kurtulmak için bulutlar,

fırtına oldular,

göğün birinci katına kaçtılar;

canları yanmış gibi

tufan olup ağladılar.

 

“Ovaköy” köy olalıdan beri

alışıktı afetlere, sellere,

zelzelelere ve harplere;

kaçışan bulutları da öyle sandı,

onları sıradan bir hüzün gibi karşıladı.

 

Erkekler “recep”in kahvede pişpirik oynuyordu.

Yanık yüzlü kadınlar çok çalışıyordu.

Çocuklar gene çocuktu.

Delikanlılar âşıktı.

Kızlar “TV”de Türk filminin karşısında

hülyalarla uyukluyordu.

Nineler kuran okuyordu,

dedeler küfrederken...

 

Ovaköylünün alışık olduğu afet

alışılmadık biçimde çöktü.

Gök fokurdayan kazan gibiydi;

“atanas deresi” gidilmez sokak kesildi,

kapıları kırdı açtı.

Ovaköylü feryat figan bağrıştı,

herkes dam üstlerine kaçıştı.

Çocuklar kaçamıyordu...

 

Kazan, bütün bir gece fokurdamayı,

atanas deresi taşıp akmayı sürdürdü.

Afet, ovaköyü sildi süpürdü… 

( Afet… başlıklı yazı AliKemal tarafından 12/26/2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.