I.

Karanlık bir uzaklığı sen koydun aramıza,

adressiz yerlerdesin.

Yalnızlıktan daha zor olan karanlık ilişkilerdir.

Karanlığın soğukluğunda üşürsün,

bilirim,

kimbilir kimin kollarında ısınmaktasın.

Ah be sevgili, ne zor şeydir bunu bilmek!

Işığı kirlenmiş yollarda izlerini arıyorum.

Tüm sözcüklerimi sen götürdün.

Issızım.

Suskunum.

Gözlerini dinliyorum gözlerimde!

Dudaklarına bakıyorum kiraz kırmızısı

ve aradan bembeyaz gülücük.

Sevgiden masallar...

Öyle ya, masal masal tükenen bir sevgiydi o!

Kolayca tükettiğin

ve kolayca terk ettiğin...

Yüreğim paralanmakta burgu burgu,

gururum paramparça.

Yalnızlığımı bırakıp da ardında gitme ne olur,

diyemedim!

Sustum.

Ah be sevgili, ne zor şeydir bunu susmak!

Bir hoyrat titretmesinde içim, uzak yolları anlatıyor.

Gidiyorsun, soğuk bir veda sesiyle,

gelme diyorsun arkamdan.

Tıpkı ölüme gitmek kadar güzel.

Hiç bir güzellik kalmadı ardında başkaca...

Sana kavuşmak varsa ölmek de güzel!

Onun için her cenaze alayında hüzünlendim ve hasretle ağladım.

Ağlamaya hiç susmadım. Seni hiç unutmadım.

Fırtınalar şahitimdir. Çağlayanlar da!

Doğanın her uyanışında başlayan hayat senin.

Her çiçekte senin kokun. Sen yoksun.

Ah be sevgili, ne zor şeydir sensiz ağlamak!

 

 

II.

Sen gittin ya umutlarımı da yanına alıp,

nutkum tutuldu birden,

susa kaldım,

baka kaldım!

Yapayalnız kalakaldım...

Yalnızlığımı bırakıp da ardında, gittin ya; 

sensizlik büyüttüm devasa...

Yıllara sığdıramadım.

Gelmiyordun ki!

Gelmezdin ki!

Aptal gözlerime gel de anlat bunu, inanmıyor ki!

Arnavut taşlarından yollar döşedim gözlerime, seni beklerlerken.

Avare ayaklarım adım adım seni arasın diye her sokakta.

Sinsice sokulup arkamdan,

ben kimim, bil bakalım, diye sorarak

gözlerimi kapatmanı umdum içimi ürperterek.

Oysa ölüm dönüşü olmayan yolculuğun adı.

Nasıl da kolay oldu gidişin!

Rüzgar gibi...

Okyanuslar ortasında su alan bir teknenin içinde koydun da,

öylece ardına bakmadın bile!

Ah be sevgili, ne zor şeymiş sensiz yaşamak!

 

Yasın ne zaman düşse yüreğime hoyratca,

türkü söyleyen bir ses ölür.

Karanlık bir uzaklığı aramıza koyup da

adressiz yerlere gittin ya,

yüreğim hiç caymadı yas tutmaktan.

Tüm düşlerimi  götürdün yüreğimle birlikte

Mahkum ettin yalnızlığıma her anımızı...

Issızım. Suskunum.

Mutsuzum baştan sona...

Gözlerini dinliyorum gözlerimde!

Dudakların kiraz kırmızısı tebessüm,

Adın Kiraz...

Aşk temastır Kiraz!

Uzat ellerini, dokun, öp...

( Ah Be Sevgili... başlıklı yazı AliKemal tarafından 8.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.