Hicap edilesi birliktelikleri,
cehennemden
Devraldığı sıcaklığı
mecra bellemiş
Kifayetsizler
durağında,
Çatık kaşlı kelamını
arz eden münafık gölge.
Sığındığım haznesi yine
hidayetin kucağında,
Devre arası yalnızlığın
erip ereceği o çatı.
Muzdarip olmaktan öte,
Henüz yazılmamış bir kehanet.
Babil’in asma
bahçelerinden çalınan o zafiyet
Yüklü kerameti ile
Nöbete duran bilinmezin
indinde,
Yarılan gök kubbeden
yağan rahmete
Yüklediğimiz ve
kaçamadığımız temennisi
Gönlün ki mümkün mü
ayrı düşmek,
Sona çeyrek kala,
En asil sunumu aşkın diasında,
Bir yürekten kopan
nedamet
Yüklü bir
vurdumduymazlık kadar kaykılmış evren,
Rabıtası ne gerçek ne
de yalan.
Sufi’nin dilinde
yoksun,
Gönlünde vurgun,
Suretinde süzgün bir
gölgeden
Medet ummakla eşdeğer
olsa da
İkrarı yüreğin,
Sefil rotasında müzmin
beşerin
Yine de sonsuzluğa
ısmarlarken mutluluğu
Değil mi beyhude,
O revnak simgede düş
kımıltılarına
Yüklediğim bedbin ve
soyut tümcelerde gezgin
Bir imge kadar yoldan
çıkmış olsam keşke.
Yine de dirayeti ölgün
günün,
Semazen ve damıtılmış o
mutaassıp lehçede
Rehin düşmekle mükellef
olmanın
Yüklediği şükür kadar
emsalsiz
Mutluluğun haznesinde.