Zor zamanlardı ilk delikanlılık yıllarım. Fantezi arabesk duygular içerisinde bakıyordum dünyaya. Oldukça romantiktim. Televizyonlar, gazeteler ve şarkıların tümü romantik olmamı öğütlüyordu bir bir. Vücudumdaki değişiklikler mi önden geldi, ruhumdaki değişiklikler mi bilemiyorum. Bildiğim bir şeylerin hep eksik olduğuydu. Düşünmeye de o yıllarda başladım yazmaya da. Fakir kelime haznemle zengin duygusal dünyamı anlatmaya çalışıyordum, beceremiyordum elbette.

Ana haber bültenlerinde cinayet haberleri vardı. Hükümet kurmak, kurulan hükümeti ayakta tutmak çok zor bir işti o yıllarda. Zırta pırta seçim oluyordu, koalisyonlar kuruluyor koalisyonlar yıkılıyordu. Yolsuzluk haberlerinin ömrü bir gündü. Her gün bir yolsuzluk haberi ortaya çıkıyor ertesi gün unutuluyordu. Biblo sanatçılar devriydi. Büyük sanatçıların küçük versiyonları çok tutuluyordu. Unkapanının altın çağıydı. Arabesk, arabesk-fantezi, fantezi ve pop kasetleri neredeyse kilo ile satılır hale gelmişti. Korsan kaset diye bir şey vardı ve internette yalnızca basit programlarda chat yapılıyordu. Küçük adamlar büyük işler yaptıklarından bahsediyorlardı o yıllarda. Bir kıyafet, bir aksesuvar, bir bakış, bir duruş aydınlık simgesi sayılıyordu. İletişimsizlik modaydı ve alabildiğine şiddet. Rtük bugünkü kadar Rtük değildi. Kapalı alanlarda sigara içilebiliyordu. Televizyonlarda kan ve vahşet göstermek yasak değildi. Tüm film artist ve aktörleri sigara içiyor, toplumsan ve sosyal hayattan kopmak çağın gereksinimiymiş gibi gösteriliyordu. Hırsızlık dolandırıcılık ve sahtekarlık o yılların yükselen değerleriydi. Dürüstlük ve doğruluğunsa ahmaklıktan başka bir şey olmadığına inanılıyordu. Dediğim gibi zor zamanlardı.

Lise yıllarımdı o yıllar. Saçlarım jöleli, pantolon ve gömleğim ütüsüzdü. Ütülü gibi görünmesi için yastığımın altına koyardım bir işe yaramazdı. Kıt zamanlarımdı. Cep harçlığımla tek sigara alıyordum büfelerden. Sonra simit alamıyordum okulun kantininden. Zaten simit almaya ihtiyacım da yoktu. Herkes alıyor diye almak istiyordum aslında. Bir çok şeyi de herkes yaptı diye yapıyordum. Herkes kadar genç, herkes kadar çocuk, herkes kadar aşık, herkes kadar deli ve herkes kadar insandım. Kütüphaneye gitmekten ve kitap okumaktan utanırdım. Ağız dolusu küfretmeyi marifet sanırdım. Yeni çıkan bir şarkıyla hayatım değişirdi ya da televizyonda izlediğim bir amerikan filmiyle. Basitlik hayat görüşüydü, şiddetse oldukça olağan. Bir çok kez kavgaya karıştım, bir çok kez dayak yedim, bir çok kez dayak attım. Mutlu olduğumu sanıyordum. Ama hep bir şeyler eksikti. Ne olduğunu bilmiyordum. Özellikle akşam olduğunda ve hava karardığında tüm ruhumu saran bir hüzün vardı ki şimdi bunu anlatmamın imkanı yok.

Şiirler ve şairlerle tanıştım sonra. Elbette bu tanışmadan sonra hayatım tamamıyla değişti diyecek kadar görgüsüz ve aç olmadım hiçbir zaman. Hayallerim vardı elbette ama gerçeklerime sahip çıkmayı da bilirdim. Bir çok hayalim peşinden koşsam da. Şairler ve şiirlerle bakmaya çalıştım dünyaya. Zamana dayanamıyordum ve aynadaki görüntüme. Sabırsızdım, gençtim. Sonra zaman bir anda geçti. Sonra zaman tekrar dinginleşti. İlk ne zaman kaybetmeye başladığımı bilmiyorum. Zor zamanlarımı özlüyorum. Tekrar dönmek ister miyim o yıllara? Bilmiyorum.
( Bir Zamanlar başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 12/16/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.