Boşluğun minvalinde bir
rota:
Esrikli fazlasıyla
kibirli,
Sefil ve sefahat dolu
ikrarı
Hanidir yürek bildiği
beşerin.
Tantanası akla zarar,
Gölgeler hepten hicabın
esaretinde,
Dokunuş dediğin mi?
Anlamsız ve münafık bir
kelime işin aslı.
Ateşlere attığın
tanrıçandım
Ve gölgelerdi taşa
tutan benliğin yorgun cübbesini
Ve tek bir kelimeye
dahi etmediğim o ihanet
Yine sorup
sorgulanmaların külfeti.
Asılsız bir lehçede
terk edilmişliğim,
Gönülsüz bir surede
uğrayan yansız bir keramet.
Tartı çekti çekeli
yükü,
Vicdansızlığın vebali,
Kırık bir notaya yığmak
kadar da asil
O gölgeli sağanağın
rehaveti…
Tümden gelen kaygılar:
Hanidir indinde yük
bellediğim bedelsiz sevdalar,
Kırık tahammülsüzlüğün
isyanı olsa olsa,
Günü birlik tarifesinde
Yürek sadece bakar ve
kollar ölesiye:
Beyhude iç çekişlerin
kerameti kadar da yoksun;
Kırılgan bir çiçeğe
dokunup da bükmek belini,
Koptu kopacak derken,
İkbalin neferi yine
sevgiye dair
Bir tümcede doğan ikrarı
Azar azar yer de yutar.
Döndüm döneli başa,
Gittim geldim demek mi:
Hâşâ!
Yorgunluğun nüansında
basan efkârı silmek tek kalemde,
Mücbir sebeplere yığmak
bedelini,
Öfkeden gayri ne çok
duygu saklı sinemde:
Aşıma katık iken aşktan
muaf,
Kıbleye dönük miladı
Kader yine başa alırken
Feveran olmaksa akıldan
öte
Sevginin düşkün kıldığı
o müebbedi
Yine islerden
arındırmak kadar demli bir yok oluş:
Gölgelerden sızan
nifakı yoksunluğa akıtan
Mütecessis bir kelamı
da
Yine aşk ile damıtan.
Yordadığım gönüllü bir
kıyamet yüreğin dansı ve efkârını boykot ettiğim yorgun günlerin gönülsüz
sureti yine şu tedirginliğim.
Tüm hezeyanları yarım
kürenin ve onca sihirli kelime yine aşka yoldaş yine de hüzne pervasızca uzanan
neşesinden arda kalan bir hutbe kutsallığında sevip kollamak kadar da aşikâr
biraz sakıncalı bir ikbal olsa da en devrik tecelli tümden gelen notaların doğurganlığında
izbe bir kehanete düşmüşken yolu aşk perisinin.
Gel-gitlere
kaptırmışken benliği ve tökezlerken demli bir acının ortaklığında hangi aklı evvel
im ise tedirgin bir güne şükür yüklediğim…