Makale / Eleştri Makaleleri

Eklenme Tarihi : 30.11.2016
Okunma Sayısı : 1781
Yorum Sayısı : 1



Hani  bizde  bir  laf  vardır ‘’  Kör  ölür,  badem  gözlü  olur’’ 

Öyledir  gerçekten  de.

Kadının  biri  kocası  öldüğünde  arkasından  başlamış  ağlamaya.

‘’  Ah  benim  canım  kocam…O nasıl  bir  adamdı  siz  bilmezsiniz.  Bir  yatak  yetmezdi  ona  da  iki  yatakta  yatardı,  bir  sandalye  yetmezdi  de  iki sandalyede  otururdu,  bir  tencere  yemek  yetmezdi  de  iki  tencere  yapardım’’

Kadın  böyle  abarttıkça  abartıp  ‘’Bir  yetmezdi  iki’’leri  sıralayınca  komşulardan  biri  dayanamamış  artık.  ‘’  Evet  evett.  Rahmetli  öyle  bir  adamdı  ki  bir  tabuta  sığmadı  da  iki  ayrı  tabutla  taşıdık’’  Diye  noktalamış  olayı.

Toprağı  bol  olsun  Fidel  Castro  öldüğünde işin  doğrusu ben  Türkiye’den  daha  fazla  ses  çıkacağını  umuyordum.  Yani  en  azından  sosyal  medyada  deprem  olması  lazımdı  ama  her  nedense  bizim  Castroculardan  bile  öyle  fazla  bir  ses  gelmedi. Bir  iki  cılız paylaşım  dışında  önemli  bir  şey  duymadım,  görmedim. Herhalde  bizimkiler  ‘’ Yahu  adam  doksan  yaşındaydı  zaten.  Dünyaya  kazık  çakacak hali  yok ya  öldüyse  öldü.  Ne  yapalım  yani  ardından  yas  mı  tutalım’’  Diye  düşündüler.

Oysa  Fidel  Castro  sosyalist,  komünist  ve  kendilerine  Atatürkçü  diyen  pek  çok  insan  için  çok  çok  önemli  bir  lider  olduğu  gibi bu  gün  kendilerine  ‘’Antikapitalist  Müslümanlar’’  Diyen  insanlar,  hatta  dindar,  daha  da  ileri  giderek  dinci  kesim  tarafından  bile  en  azından  mücadelesi  takdir  edilen  bir  liderdi.  Dolayısıyla  da  ben  Fidel  Castro’nun  ölümü  ile  ilgili  daha  fazla  paylaşım  beklerdim  doğrusu.

Yani  ‘’  Kör  ölür  badem  gözlü  olur’’  Sözü  Fidel  Castro için  pek  de  geçerli  olmadı.  Bir  badem  gözlü  öldüğü  halde  gözleri  badem  olmayan  herhangi  bir  ölenin  arkasından  yapılan  övgüler  Fidel  Castro  için  pek  gelmedi.  Herhalde  Can  Yücel’in,  Fidel  Castro’dan  daha  önce  ölmesinden  kaynaklandı  bu  durum.  Zira  Can  Yücel,  Fidel  Castro  Türkiye’ye  geldiğinde  bakın  ne  yazmıştı  şiir  olarak  onun  gelişi  ve  gidişi ile  ilgili  olarak:

FİDEL’İN  GELİŞİ  GİDİŞİ

Fidel çok insan bir dev
Ağarmış saçları sakallarıyla
Karlı bir dağ.
Gözlerinde güleç
Kardelenler açıyor,
Sesi titremeyen bir ses
Umudun sesi.

Demirel'e Türkiye'yi övmüşmüş,
Mesut Bey'i de adam yerine koymuşmuş.
Laf kıtlığında asmalar budamıyor Fidel,
Son konuşmasında, yukarı yarımkürenin aşağı yarımküreyi ezmesine küreselleşme dendiğini mimledi.

Sade konut monut davasıyla da yetinmedi.
Emperyalizm yüzünden, insanlığın altından
Toprağın nasıl kaydığını anlattı,
Sosyalizmin teslim olmadığını temsil etti.
Hoş geldin Fidel,
Gidişinle de
Bizi yine nahoş çakallarla başbaşa bıraktın.

Can  Yücel  hayatta  olmayınca  Fidel’in  ardından  çıkan  sesler  de  öyle  pek  gür  olmadı.Halbuki  Başbakan  Binali  Yıldırım  bile nezaketen  de  olsa 

 "20. yüzyılın en renkli liderlerinden biri de Fidel Castro'dur. İzlediği yolu benimsemesek de, ülkesinin bağımsızlığı adına mücadele etti. Küba halkına baş sağlığı diliyorum."

Derken  Dışişleri  Bakanlığımız  çok  daha  çarpıcı  bir mesaj  yayınlamıştı:

"Küba Devrimi’nin efsanevi lideri Fidel Castro’nun ölümü büyük üzüntü ile karşılanmıştır. Siyasi tarihe derin izler bırakan ve ülkesinde sağlıktan eğitime, sanattan bilime pek çok alanda köklü reformlar gerçekleştiren Fidel Castro, Küba’daki genç kuşaklara yol gösterecek değerleri ve idealleri miras bırakmıştır. 

Hayatını adadığı mücadele sadece Küba’da değil, tüm dünyada yankı bulmuş ve farklı siyasi kamplarda dahi saygınlık uyandırmıştır. Küresel adaletsizliğe karşı çıkmış, daha eşitlikçi ve dayanışmacı bir dünya kurulması için çalışmıştır. “Başka türlü bir dünya mümkündür” sözleri de, hangi siyasi görüşten olursa olsun, bugün Latin Amerika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya, milyarlarca insanın ortak özlemini yansıtmaktadır. 

1996 yılında Habitat toplantısı için İstanbul’a gelen Fidel Castro’ya halkımız tarafından gösterilen ilgi ve sevgi hala hatırlanmaktadır. 

Fidel Castro’nun ailesine ve dost Küba halkına taziyelerimizi sunuyoruz.’’


Dahası,  mesela  Cezayir,  onun  ölümü  ardından  8  gün  yas  ilan  etmişti.


CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba başkanlığında CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın oluşturduğu  bir  heyetin  3 Aralık'ta Santiago'da düzenlenecek mitinge ve 4 Aralık'taki cenaze törenine katılacak olması  bile  öyle  çok  da  üzerinde  durulan  bir  husus  olmadı.

 Fidel  Castro  Türkiye’ye  gelmişti  Habitat  Zirvesi  için…1996 yılında.  O  gelişinde  de  çok  önemli  bir  mesaj  vermişti.

Atatürk posterinin önünde basın toplantısı düzenleyen Castro, Atatürk'e, Boğaz'a ve Ayasofya Müzesi'ne hayranlığını dile getirmiş; bir de tabii ki Türk konukseverliğine… Türkiye'den tespih, baston, kilim ile Mevlana'nın Mesnevi kitabını satın almıştı. Daha sonra kendisini ziyaret eden Türk heyetine yine Atatürk'e duyduğu hisleri şöyle dile getirmişti:

"Devrimci Kemal Atatürk, bizim esin kaynağımız oldu. 1919'da Anadolu'dan emperyalistleri atmak için, Bandırma gemisiyle Samsun'a çıktı. Büyük bir zafer kazandı. Biz de tam 40 yıl sonra, ülkemizden faşistleri kovmak için Granma gemisiyle Havana'ya çıktık. Biz de zaferle kucaklaştık.’’

 "Ben de devrim gerçekleştirdim. Ama Atatürk'ün yaptıklarını yapamazdım. Türkler sağdan sola doğru yazarken Harf Devrimi ile tam tersi yönde yazmaya başladı. Kıyafet Devrimi ve Medeni Kanun'la kadınlara getirilen statü çok önemliydi. Ona ve devrimlerine hayranım. Kendinize başka bir önder aramayın."


Evet…Bunları  söylemiş  olan  Fidel  Castro’nun  ölümü  her  nedense  Türkiye’de  öyle  çok  da  yankı  bulmadı. ‘’Kim  bilir  belki  de  bizim  millet  Küba  için  benim  gördüğüm  tehlikenin  farkına  vardı  ve  bu  tehlike  Fidel’in  ölümünden  çok  daha  önemli  olduğu  için  o  noktaya  odakladı’’  Diye  düşündüm  bir  an  ama  benim  gördüğüm  tehlike  hakkında  da  hiç  kimsenin  herhangi  bir  şey  yazıp  çizdiğini  görmedim.  Sanırım  Türkiye’nin  karşı  karşıya  olduğu  felaketler  dururken  dünyanın  öte  ucundaki  Küba’nın  başına  gelebilecek  felaket  hiç  kimsenin  dikkatini  çekmedi.

Peki  nedir  Küba’yı  bekleyen  felaket?

Küba’yı  bekleyen  felaket ,  Castro’nun  ölümünden  sonra  bu  ülkenin özgür bir  ülke haline  getirilecek  olmasıdır.

‘’Nasıl  yani?’’  Dediğinizi  duyar  gibiyim.

Çiçeği  burnunda  ABD  Başkanı Trump’ın  Fidel  Castro’nun  ölümü  ile  ilgili    yaptığı  açıklamaya  bakarsanız  anlarsınız.

Bakın  ne  diyor  Trump  efendi:

Önce  üç  kelimelik  bir  tweet:  ‘’Fidel Castro öldü'’ 

Hiç  bir  ruhu  olmayan  kupkuru  bir  ifade…

Ama  hemen  ardından  açıklama  geliyor:

 ‘’Castro zalim bir diktatördü'’

Daha  da  devam  ediyor  sonra:

 "Küba halkının bundan sonra hakkettikleri özgür bir geleceğe adım atmasını umuyorum" 

Küba  halkı  için  güzel  bir  mesaj  gibi  görünüyor  değil  mi?  Yani  bunun  neresi  felaket?

Şimdi  de  felaket  geliyor:

"Castro'nun yarattığı trajediler, ölümler ve acılar tabii ki geri alınamaz ancak bizim yönetimimiz Küba halkının hak ettikleri refah dolu hayatı yaşamalarını sağlamak için elinden geleni yapacaktır. Küba hala totaliter rejimle yönetilen bir ülke olmasına rağmen bugün, çok uzun süredir devam eden korkulardan uzaklaşmak için önemli bir dönemeci temsil ediyor. Muhteşem Küba halkının uzun süredir hakkettikleri özgür hayatı yaşayacakları günlere doğru bir dönemeç" 


Altını  çizdiğim  cümleye  dikkatiniz  çekerim.  Felaket  işte  orada.  Zira  ABD  Irak  ve  Afganistan  için  de  ‘’ Hak ettikleri refah dolu hayatı yaşamalarını sağlamak için elinden geleni yapacağını’’  söylemişti.  Gerek  Irak’ın,  gerekse  Afganistan’ın  hakkettikleri (!)  refah  dolu  yaşamı  görünce  Küba  için  neden  ‘’Eyvah ‘’  dediğimi  sanırım  anlamışsınızdır.

Fidel,  ‘’Çok İnsan  Bir  Dev’’ miydi   yoksa  Trump’ın  dediği  gibi  bir  diktatör  müydü  o  konu  hakkında  herhangi  bir  yoruma  girmeyeceğim  ama  ondan  sonra  Küba’yı  hayırlı  günlerin  beklemediği  kesin.

Bu  arada  onun  ölümünü  tencere  tava  çalarak  kutlayan  Kübalılar  da  var.  Şöyle  ki:

Dünya liderleri Küba devriminin lideri Fidel Castro’nun yaşamını yitirmesi üzerine taziye mesajları yayınlarken ABD’nin Florida'nın 'Little Miami' bölgesinde yaşayan bazı Kübalılar, Castro'nun ölümü karşısında sokaklara döküldü.

Kutlama yapan Kübalılardan biri başkan seçilen Donald Trump'ın maskesini takarken bir diğer göstericinin “Şeytan, Fidel artık senindir. Ona hak ettiği gibi davran, huzur içinde dinlenmesine müsaade etme" yazılı bir pankart taşıdı. ( 4.  Resim )


Velhasılıkelam: 4  Aralık 2016  Tarihinde  Castro’nun  cesedi  yakılacak  ama  bence  asıl  yanacak  olan  Küba  halkı.  Allah  yardımcıları  olsun.

Allah,  dünyadaki  bütün  ülkeleri  ABD nin  getireceği  huzur  ve  refahtan  korusun…

Fidel  Castro’nun  da  dediği  gibi  ‘’ Başka  bir  dünya  mümkündür’’ 

Tabii  ki  ABD  ve  İsrail  o  dünyada  olmazsa…


RESİMLER.

1- Fidel  Castro-  Süleyman  Demirel
2- Bu  resimde Fidel  Castro’un  sıkı  bir  Taraf  Gazetesi  okuru  olduğu  değil, tam  tersine -  son  günlerinde-  her  gün,  birileri  tarafından  evinin  önüne  bırakılan  bu  gazeteden  duyduğu  rahatsızlık  dile  getiriliyor.
3-  Fidel Castro  ölüm  döşeğinde
4-5-6- ABD   de  yaşayan  bazı  Kübalıların  Fidel  Castro’nun  ölümünden  duydukları  sevinç  ve  kutlamalar...
( Başka Türlü Bir Dünya Mümkündür - Fidel Castro başlıklı yazı Sami Biber tarafından 30.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.