Çocuklaaaar, ah bu çocuklar. Ne de
severim başka başka çocukları da kendi çocuklarım gibi, yüreğimin orta yerine
koyarım... Çocuklar saftır, temizdir. Hiç bir çocuk kendisine dışarıdan birisi
telkinde bulunmaz ise kavga da başlatmaz, savaş da. İnsan soyu arasında en
barışçı varlık, ne erkek ne de kadındır, her yerde ve her zamanda çocuktur,
çocuk... Keşke biz büyüklerde onlar kadar saf ve temiz olabilsek. Keşke
büyüdükçe küçülmeyi bilebilsek...
Bütün çocukları severim ben. Bütün çocuklarda tatlıyı sever. Ufacık
bir çikolata, bir çocuğun yüreğine giden en kısa yolu bulmaktır. Her ne kadar
çikolata ve tatlının aşırısı çocukların dişlerine zarar veriyor olsa da yine de
hiç bir çocuk kendisine ikram edilen çikolatayı geri çevirmez... Siz yemediniz
mi çocukken anne ve babanızın ya da teyzenizin dayınızın, dedenizin
babaannenizin elinden bir küçük baston çikolata. Ne de heyecanlanmıştınız değil
mi o çikolatanın yaldızlı kâğıdını açarken? Ne de yüreğiniz pır pır etmişti...
Çocuklar kin ve nefreti bilmez. Onları kızdırırsanız bile iki
üç dakikada geçer kızgınlıkları. Onların sinirlilik durumları biz büyükler gibi
değildir. En yaramaz diye adlandırılan çocuğun bile sevgi dolu bir yanı,
yaklaşacağınız, onu elinizin avucunuzun içine alacağınız bir tarafı mutlaka vardır.
Sakın sakın ha çocuklarınıza vurmayın. Boş verin o saçma sapan ''Dayak
cennetten çıkmadır.'' lafını. Onun yerine dayak ile ilgili şu veciz cümleyi
aklınıza getirin ''Dayak ile adam olunsaydı önce eşekler adam olurdu.'' Çocuk
dövmekte neymiş. Yapılan araştırmalarda çocukluk yıllarında anne ve
babalarından aşırı derecede şiddet gören çocukların daha ileri ki yıllarda suç
işlemeye daha meyilli yurttaşlar olduğu gözlemlenmiş bilimsel bir gerçektir...
Anlamaya çalışın çocukları. Basmakalıp bir laf belki ama
''Çocukların seviyesine inmeye çalışın.'' Yaşı küçük bir çocuğun, sizin gibi,
yetişkin insan gibi olgun davranmasını beklerseniz, hayal kırıklığına uğrarsınız.
O büyüyene kadar birçok hata yapacak. Bazen bardak tabak, çanak kıracak. Bazen
perdeyi boyayacak. Bazen düşecek dizlerini parçalayacak. Hatırlayın bakalım
geçmişinizi, bunların birçoğunu, hemen hemen belki de hepsinden fazlasını siz
de yaptınız. Size de bağırdı çağırdı anneniz babanız. Ne kadar kötü olmuştunuz,
ne kadar moraliniz bozulmuştu. O zaman aynı şeyleri siz de çocuklarınıza
yaşatmayın lütfen...
Sokakta top oynayan çocukların arasına girer misiniz zaman
zaman. Ben girerim, denk gelmeye görsün sokakta maç yapan çocuklar. Önce
ayağıma gelen topa bir çakarım sağ ayağımla. Sonra da kaleye geçerim bana gol
atsınlar, hem de beşikten. Ne de sevinir ne de gurur duyarlar kendileri ile...
Eskisi gibi koşturamasam da onlar ile dilim beş karış dışarı çıksa da yine de
seviyorum onlar ile haşır neşir olmayı. Akşam da babalarına annelerine
anlatırlar ''Bak maç yaptık baba hem de Ahmet amcaya beşiğinden gol attık.''
Afferin ulan keratalar. Sokaklarda top tepin de büyüyüp adam olunca yüreğinizde
ki vatan sevgisini sakın tepmeyin...
Bir çikolata ufacık elli kuruş. Bir sakız yirmi beş kuruş.
Sadece kendi çocuklarınıza değil, sokakta oynayan hiç tanımadığınız çocuklara
da alın verin. Sonrada onların ta gözlerinin içine içine bakın. O küçücük
gözlerin içinde kocaman kocaman dünyalar kadar mutluluklar göreceksiniz. Bu
duyguyu yaşamak ne büyük gurur vesilesi. Yurdumuzda ülkelerinde ki savaştan
kaçan mülteci çocuklar var, onları da zaman zaman hatırlayın derim. Sevgi,
çocuklara, o muhteşem varlıklara sevgi, bir çikolata bir sakız kadar ucuz
olmasına rağmen yine de paha biçilmezdir. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...