FATMAGÜL’ÜN
SUÇU NE
? ---- BİR HAYVANSEVERLİK ÖYKÜSÜ /FİLİZ
TEYZE VENÜS, OBAMA
VE PATİT--- 2. BÖLÜM.
Bu bölümde aslında
‘’Patit’e ne oldu,
şu andaki durumu nedir?’’ Sorusunun
cevabını vermeye çalışacak,
bu kısmı da
birinci bölümde olduğu
gibi mizahi bir
dille anlatacaktım ama
bundan vazgeçip daha
ciddi bir konuyu
ele almayı uygun
gördüm.
Haa Patit mi?
O bir sokak
köpeği. Kendisi için
o parkta Filiz
Teyze’nin yaptığı kulübe
içinde bile yatmıyor.
Ama her gün
kendisini besleyen Filiz
Teyzeden kaçmıyor artık. Hatta
ona evinden çıkıp belediye otobüsüne
bininceye kadar refakat
ediyor her gün.
Bu arada
Filiz Teyzenin halen
çalışan bir bayan
olduğunu söyleyeyim.
Filiz Teyze bu
arada iki hayvansever tarafından
Mamak’ta ‘’
Patiliköy’’Adıyla bir hayvan
barınağı yaptırıldığını
öğrenmiş. Lakin içinde
500 hayvanın barındığı
bu barınak sadece
iki kişinin desteği
ile ayakta durmaya
çalışıyormuş ki bu
iki kişi ceplerinde
ne varsa hayvanlar
için harcamışlar ama
yetişememişler tabii ki her
şeye. Hayvanlar 20
Aralıktan bu yana oldukça
zor durumdaymış.
Filiiz Teyze patronlarını
harekete geçirerek onlar için
gıda malzemesi ve
mama temin etmiş
ama Patit’i o
barınağa bırakmamış. Patit yine
sokaklarda yaşıyor ama en azından karnı
doyuyor artık.
Bu arada
yine Filiz Teyzemden öğrendiğim
kadarıyla özellikle köpekler
18 saat bir
yemedikleri takdirde ölüyorlarmış.
Ve son olarak iki
şey daha: Bir dişi
köpek olan Venüs,
büyük aşkı Obama’nın
bir başka dişi
olan Patit’e ilgi
göstermesinden son derece rahatsız
oluyor, onu kıskanıyormuş. Ve dün
Patit birdenbire kaybolunca Filiz Teyze
bayağı bir telaşa
kapılmış. Bunun üzerine oğlu
gece gece bu
karda kışta sokağa çıkıp Patit’i
aramış ve bulmuş. Hatun
meğer ayağı tamamen
iyileştiği için artık komşu
mahallelere de gitmeye başlamışmış.
Dedikten sonra ana
mevzuya duhul etmeden önce söz konusu özellikle
sokak hayvanları, ya da bir
başka deyişle sahipsiz
hayvanlar olduğunda bazı vatandaşların
tepkilerine bakalım.
Bunu anlatabilmek için
bir başka olaydan
yola çıkacağım.
Hatırlarsınız Somali’de bir
deprem olmuştu. O
deprem üzerine de
Ajda Pekkan Somali’ye yardım
göndermişti. Bizim sosyal
medyada kadıncağızı topa
tuttular bazıları: ‘’
Sen önce ülkendeki
açları doyur’’ Diye.
Ben de ‘’ O,
Somali’deki depremzedeleri, açları
doyurmuş, Türkiye’dekileri de
siz doyurun. Cebinizde akrep yok
sanırım’’ Demiştim de
pek çoğu beni arkadaşlıktan
silmişti.
Şimdi de
aynı şey oldu.
Özelden yazan bazıları
‘’ Sokaktaki hayvanları doyuracağına,
sokaklarda yatan insanları
doyursun, evine alsın
o Filiz Teyzen’’
Diyenler oldu. Cevabım aynıydı:
‘’Filiz Teyze sokak
hayvanlarını doyuruyor madem
sen de el
at sokakta yaşayan
insanları doyur. Ahkam
keseceğine bir taşın
altına da sen
elini sok’’ dedim.
Yani şunu demeye
çalışıyorum. Hiç kimse
bir başka insanın
yaptığı bir iyiliği
küçümseme ya da
‘’ Onu öyle
yapacağına şunu şöyle
yap’’ Deme hakkına
sahip değildir. O öyle
bir hayır yapmış,
sen de başka
türlü bir hayır
yap konuşacağına…
Yıl 2012.
İstanbul- Fatih Belediyesi
Yedikule hayvan barınağı
yöneticisi Meral Olcay
bakın ne anlatıyor:
‘’13 senelik barınak yöneticiliğim
sırasında yaklaşık on tane tecavüz vakasıyla karşılaştım. En son yaşadığımız
vakada mağdur olan köpeğimize "Fatmagül" adını koyduk. Madde
bağımlısı kişiler tarafından metruk bir eve kapatılarak uzun bir süre tecavüz
ve işkenceye maruz kalmıştı. Yapılan bir ihbar sonucu hayvanseverler ve barınak
görevlileriyle birlikte kurtardık. Üstelik yapılan muayene sonucu, kurtarıldığı
gün bile tecavüze uğradığı tespit edildi. Sadece tecavüz değil, işkence de
görmüştü.
Sevgi ve ilgiyle hayata döndürdüğümüz Fatmagül, bir süre sonra çok iyi bir aile
tarafından sahiplenildi.
Fatmagül, kendisine asla dokundurtmak istemedi, yemek yemedi, su içmedi,
tedaviyi kabul etmedi, müşahede bölümündeki kafesinde korkmuş ve şok vaziyette
öylece durdu. İşkence ve tecavüz edenler de insandı, onu o evden alıp buraya
getirenler de insandı. 'Acaba burada da aynı işkence ve tecavüzlere maruz
kalacak mıyım?' korkusunu uzun süre yaşadı ve bize güvenemedi. Onu kendine
getirmek tam bir haftamızı aldı.
Eğer ileri boyutta bir tecavüzden bahsediyorsak, bağırsakları deşilip, iç
kanamadan ölebiliyorlar. Bir de sadece cinsel yolla olmuyor... Demir çubuk
başta üzere her türlü yabancı cisimle de yapıyorlar bu tecavüzleri. Zavallı
hayvanların iç organları parçalanıyor.
Sevgi ve ilgiyle hayata döndürdüğümüz Fatmagül, bir süre sonra çok iyi bir aile
tarafından sahiplenildi.’’
Meral Hanım
her ne kadar bu
tecavüzcüler için ‘’
Onlar da insan’’
İfadesini kullansa da
bir köpeğe, ya
da kediye ya
da başka bir
hayvana tecavüz ettikten sonra o
hayvanın kıçına ya da
üreme organına demir,
şiş ve başka
maddeler sokan bir yaratığa
nasıl insan denebilir?
Ancak ne
var biliyor musunuz?
Bu tip yaratıklara verilebilecek
hiç bir ceza
yoktu taa 2015 yılına
kadar. Çünkü kanunlarımızda hayvanlar
da bir eşya kapsamındaydı
ve hayvanlara zarar
vermek suç değil kabahat olarak kayıtlara
geçiyor ve tek
tük de olsa duyarlı bazı
vatandaşların yaptıkları şikayetler
neticesinde savcılıklar/ ya
da mahkeme ( Hangisinin
görev alanına giriyor
tam bilmiyorum ) ‘’
Kanunlarımızda yeri yok’’
gerekçesiyle bu tip şikayetlere takipsizlik
kararı veriyordu. Sahipli havyalar için
de ‘’ Sahipli bir
mala zarar vermekten’’
dolayı dava açılabiliyor
ve ceza verilebiliyordu ama bir
ceza alan da
olmamıştı 2012 yılına kadar.
Ülkemizde ilk kez 2012
yılında bir kişi
bir köpeğe tecavüz
etmekten dolayı ceza aldı
ama okuyunca siz
de benim gibi
çıldıracaksınız sanırım ‘’ Bu nasıl
kanun?’’ Diye
Muğla'nın Fethiye ilçesinde
yaşayan Adnrew Trent, geçen yıl Kasım ayında köpeği Kia'yı birkaç günlüğüne
arkadaşı Mary Theresa'ya emanet etti. 17 Kasım 2012 günü sabaha
karşı Theresa, köpeğin -evin bahçesinden gelen sesler üzerine-
kaçırıldığını fark etti.
Hava aydınlanınca evinin çevresinde araştırma yapan Theresa, mesleği mali
müşavirlik olan ve yan villada yaşayan Mustafa D.'nin evinden köpeğin sesinin
geldiğini fark etti. Bunun üzerine polisten yardım isteyen ve köpeğin bulunduğu
villaya gelen Theresa, kapının açılmaması üzerine polis eşliğinde çilingir
vasıtasıyla kapıyı açtırdı.
Mustafa D. (52) köpeğin evde olmadığını söyledi, fakat bu sırada köpeğin
sesinin duyulması üzerine evde yapılan arama sonucu çatı kattaki Kia'ya
ulaşıldı. Hayvanın ayağının kırık olduğu fark edilince eve çağrılan veteriner
hekimin kontrolüyle köpeğin tecavüze uğradığı ve tecavüz esnasında ayağının
kırıldığı ortaya çıktı.
Fethiye'de yaşayan Trent ve Theresa, MustafaD.'den şikayetçi oldu. Mustafa
D. olay nedeniyle 26 Şubat'ta 1 yıl hapis cezası aldı. Daha sonra bu ceza sanığın
duruşmalarda gözlenen iyi hali dikkate alınarak 10 aya indirildi ve en sonunda temziye açık şekilde 413 lira
idari para cezasına çaptırıldı. Bu karar Türkiye'de bir ilk olması ve
hayvan hakları konusunda geleceğe dair umut içermesine rağmen, cezanın hayvana
tecavüzden değil, sahipli mala zarar vermekten dolayı verilmesi tepkilere neden
oldu.
52 yaşında, bir
mali müşavir ve
de Fethiye gibi
bir yerde villa
sahibi olan bir
insanın bir köpeğe
tecavüz etmesi neyle
izah edilebilir o
tamamen ayrı bir
konu ama mahkemenin,
bir köpeğe tecavüz
edip ayağını kıran
bir sapığın hangi iyi
halini görüp de
o bir yıllık
cezayı bile vermekten
imtina ettiği, sadece
413 Tl para
cezası verdiği, (Onu
bile temyize açık
bir ceza olarak
verdiği) üzerinde ciddi
ciddi düşünülmesi gereken
bir konudur.
Haa…Bu arada, böyle
hayvanlara tecavüz vakalarında
‘’ Beni tahrik
etti’’ Diyerek kendini savunmaya
çalışanlar da varmış.
Ve özellikle psikologlar
iki konuda uyarıyor
bizleri:
1- Çevrenizde hayvana
tecavüz ettiğini bildiğiniz
varsa bilin ki
o kişi en
yakın zamanda insana
da tecavüz edecektir.
İnsanlara ve küçük
çocuklara tecavüz etmiş olanların neredeyse
tamamı daha önce
hayvana tecavüz etmiş
kişilerdir.
2- Hayvanlara yapılan
tecavüzü küften geyik
konusu yapmayın. Bu
konu alaya alınacak,
mizahı yapılacak bir
konu değildir.
Daha vahim bir
durum: 2012 yılına
kadar bu ülkede
sayısız hayvan işkenceye, kötü muameleye
ve tecavüze uğradığı
halde hiç bir ceza
almamış. 2012 yılındaki bu
ceza(!) ilk…
Peki bu
ülkede Hayvanları koruyan
bir kanun yok
muydu?
Vardı…Ancak onu bile
2004 yılında çıkarmıştık.
Yani elimizde 24.06.2004
Tarihli ve ve 5199
Sayılı bir kanun
vardı. Bu kanunda
Hayvanlarla ilgili nelerin
yasak, nelerin değil olduğu anlatılıyordu ama bu
kanunlara aykırı davranan
insanlara hangi cezaların
verileceği kanunda belirtilmemişti.
Esasında hayvanları korumak
için bir kanunun
ta 2004 Yılında
ancak çıkmış olması
bile başlıbaşına üzeride
konuşulması gereken bir
durum iken bu
kanun maalesef Fatmagül’leri
koruyamıyordu ve hiç
bir suçu günahı
olmayan Fatmagüller tecavüz,
işkence edildikleri ve
öldürüldükleriyle kalıyorlardı.
Toplumda hayvanlara yönelik suçların (
Ki kanunlara göre
suç da değil
kabahat) giderek artması
üzerine 5199 Sayılı kanuna ek
maddeler konarak hangi fiilin
ne şekilde cezalandırılacağı şu şekilde
belirtildi: ( bazı şıkları tecavüz, işkence,
kötü davranma kapsamında
olmadığı için almadım )
HAYVANLARLA İLGİLİ YASAKLAR
VE CEZALARI:
a) Kesim hayvanları ve 4915 sayılı Kanun çerçevesinde avlanmasına
ve özel üretim çiftliklerinde kesim hayvanı olarak üretimine izin verilen av
hayvanları ile ticarete konu yabani hayvanlar dışındaki hayvanları kasten
öldürmek (4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası, fiilin
işkence suretiyle işlenmesi halinde ceza yarı oranda arttırılır)
c) Hayvanlara işkence yapmak (3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası),
d) Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak (3 aydan 2 yıla kadar hapis
cezası),
e) Kasıtlı olarak kötü davranmak, psikolojik acı çektirmek, aç ve susuz
bırakmak, sokağa terk etmek, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak (Üç bin Türk
lirası),
f) Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak (Bin Türk
lirası),
ı) Hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına
müdahalelerde bulunmak (Bin Türk lirası),
k) Tıbbî gerekçeler hariç hayvanlara ya da onların ana karnındaki
yavrularına veya havyar üretimi hariç yumurtalarına zarar verebilecek sunî
müdahaleler yapmak, yabancı maddeler vermek (Bin Türk lirası),
l) Hayvanları hasta, gebelik süresinin 2/3’ünü tamamlamış gebe ve yeni
ana iken çalıştırmak, uygun olmayan koşullarda barındırmak(Bin Türk lirası),
m) Hayvanı; acı, ıstırap ya da zarar görecek şekilde film çekimi, reklam
ve benzeri işlerde kullanmak (İki bin Türk lirası),
n) Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem
yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara,
uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek (İki
bin Türk lirası),
o) Sahipli hayvanları kasten başıboş bırakmak (Bin Türk lirası),
p) Kas ve çene yapısı güçlü, tehlike arz edebilecek hayvanları ağızlıksız
ve tasmasız dolaştırmak (4 aydan 2 yıla kadar hapis cezası),
·
Bir hayvana çarpan ve ona zarar veren sürücü, onu en yakın veteriner
hekim ya da tedavi ünitesine götürmek veya götürülmesini sağlamak zorundadır
(Buna aykırı hareket edenlere hayvan başına Bin Türk Lirası para cezası)
·
Hayvanları başka bir canlı hayvanla dövüştürmek yasaktır. Folklorik
amaca yönelik, şiddet içermeyen geleneksel gösteriler, Bakanlığın uygun görüşü
alınarak il hayvanları koruma kurullarında izin alınmak suretiyle düzenlenebilir.(Uymayanlara
6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası)
Evet..2015 yılında bu
cezalar belirlendi. Görüldüğü
gibi aslında oldukça
hafif cezalar ama
‘’ Hiç yoktan
iyidir’’ Dedik lakin
bakalım 5199 sayılı
kanuna eklenen bu maddeler neyi
ne kadar değiştirdi?
Yıl 2016
Kayseri’de bir vatandaş
kendisinden boşanmak isteyen
39 Yaşındaki karısı
başından tüfekle vurarak
öldürdü. Sonra da
karakolda, mahkeme’de karısının
kendini aldattığını, hatta
bunu bizzat itiraf
ettiğini söyleyerek göz
yaşları döküp merhamet
dilendi. Ancak adamın
kızı çok daha
farklı bir şey
söyledi : ‘’ O
herif ( yani babası )
bir köpeğe tecavüz
ettiği için annem
onunla boşanmak istemişti.’’
Adam cinayetten yargılanırken
köpeğe tecavüz arada kaynadı gitti
tabii ki.
Ve tabii
ki sormak gerekir.
Evli bir erkeği
köpeğe yönelten sebep
nedir? Bu nasıl
bir sapıklıktır?
Ama bitmedi.
Turizm Cenneti Antalya’nın
Lara- Düden Park’ında bir
seri katil dolanıp
duruyor. Bu güne
kadar bir sürü
kediye tecavüz etmiş
ve öldürmüş. Antalya
‘’ Candost’’ Hayvanseverler
Derneği ve bazı
vatandaşlar gönüllü olarak parkta
nöbet tutar olmuşlar
ama bu katil
henüz yakalanamamış. Yakalansa
peki? Herhalde Fethiye’deki
sapık gibi çarığı
sağlam birisiyse 413 Tl para cezasıyla yırtar.Değilse en
fazla alacağı ceza iki
yıl olur ki
şimdiye kadar bu
suçtan dolayı iki yıl
hapis cezası alana
rastlamadık.
Peki hiç
mi güzel bir
şey olmuyor bu
ülkede hayvanlar adına?
Bu akşam
haberlerde şöyle doya
doya ‘’ Helal
olsun ‘’ Dediğim bir
haber vardı.
İstanbul Üsküdar’da bir
hayvansever genç, koli
kartonundan bir kulübe
yapmış ve üzerini
naylonla kaplayıp bir köşeye
koymuş. Lakin mahalleden bir
başka vatandaş ve
onun akrabası olan
bir genç bu
hayvansever delikanlının üzerine
yürüdüler. Araya başka
hayvanseverler ve mahalle
sakinleri girmese dövecekler. ‘’ Kedileri
buraya alıştırmayın’’ Diye
Sonra?
Sonra olay Üsküdar
Belediyesine kadar duyuruldu.
Peki daha sonra?
Daha sonra Üsküdar
Belediye Başkanı doğrudan
doğruya kendisi tahtadan
ve en az dört kedinin
barınabileceği bir kulübe
yaptırtıp içinde kedi mamaları
ve su olduğu halde tam
da o köşeye
koydu yaptırdığı kulübeyi.
‘’Sıkıyorsa kaldırın’’ Demedi ama
sıkıyorsa kaldırsınlar. ))) Oh
beeee. Helal olsun
başkan.
Bizim mahallade mesela…Karnı
sırtına yapışmış bir
tane sokak hayvanı
göremezsiniz. Otobüs duraklarına
minder, battaniye koymuş
hayvanseverler. Yine otobüs
durakları yanlarına kulübeler
filan yapmışlar ve bizim
mahallede tüm sokak
köpeklerinin kulağında aşılı olduklarını gösteren
işaretler vardır. Ya
o değil de ben
kedilere balık kafası
filan veriyorum da
yemiyor namussuzlar. İlle
pişmiş et olacak. O
derece yani )) Bizim
mahallenin kedi ve
köpekleri o yönden
çok şanslıdırlar.
Yine
haddinden fazla uzun
oldu maalesef. Oysa
daha ‘’Osmanlı Devleti
döneminde durum nasıldı?’’
Sorusunun cevabını anlatacaktım.
Neyse…O da bir
sonraki bölüme kalsın.
Yani Mancacılar, Gurabahane-i
Laklakan ve en
sonunda Hayırsız Ada….Hepsi
bir dahaki bölüme
inşallah.
Yukarıdaki resim mi?
Yedi kardeşimin en küçüğü
olan Sezai ve
köpeği… Sezai İstanbul-
Bakırköy Amatem’de madde
bağımlılarını rehabilite ediyor. Boş
zamanlarında da işte
böyle gördüğünüz gibi…
Şükür ki
Filiz Teyze gibi,
Sezai gibi hayvanseverler hâla
var.
BİR BÖLÜM DAHA
DEVAM EDECEK