En azından dilime
gizlediğim bir sırrın
Beratını veriyor Tanrı
Ve ellerimde kayan
yıldızlardan arda kalan hüzün,
Sonra da tutuşan bir
yangından
Kurtarabildiğim kadar,
Peşimde de sayısız
imge,
Bir bir burkulurken
yüreğin hükmü.
Hani öyle sıradan da
değil tehir ettiğime
Yüklediğim sevinci
buyur ederken gökyüzü;
Göremediğim sen yanın
ve en
Saf halim,
Çocuk gülüşlerime
gizlediğim.
Bir sonrasını tahayyül
ediyorum:
Yarını ve gelmeyecek
olan mutlu adımlarımı
Gölgelendiğim o ağacın
gövdesine
Kondurduğum bir umut
zerresi işte:
Kayıp giden asırdan
Aşırdığım sayısız yıl
ve ötesi,
Bin yaşıma ermişçesine,
Gönülden de bağlı iken
sevdaya
Ve artık kimin
hatırıysa buyur ettiğim,
Bir önceki debdebeli
ömrüm belki de,
Yitirdiğime kani,
Yüreği de ıstırap
yüklü:
Kanatlarım hepten kırık
ve karlı,
Daha dün öldüğüm
seferinde devranın.
Kilitlendiğim kalbinde
Hasrete doyamazken o
buğulu sesinde,
Sokulduğum bir kovuk
belki de,
Görmediğime hükmüm,
Gördüğüme nazarım
Ve çatık kaşı elemin:
Ne duruyorsun?
Sev içimdeki seni.