Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 24.02.2017
Okunma Sayısı : 3307
Yorum Sayısı : 3
Günün Yazısı

Bu Yazı 25.02.2017 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
SAVAŞI  ERKEKLER  ÇIKARIR, ACISINI  KADINLAR  ÇEKER --'' RAHATLATAN  KADINLAR  YA  DA  COMFORT WOMEN ''  2.  BÖLÜM

II.  Dünya  Savaşı  yıllarında  savaşa  dahil  olan  tüm  ülkelerde  kadınlara  tecavüz  had  safhaya  ulaşmıştı.  Mesela  Doğuda  Japonlar  yaklaşık  200.000  kadına  tecavüz  etmişlerdi.

Evet... 1932-1945  yılları  arasında  Japonlar, Malezya, Timor, Macau, Filipinler, Endonezya, Tayvan, Çin ve Kore gibi ülkelerden topladıkları  kadınları  ve  kızları  kendi  dillerinde  ''Jungun  İanfu= Umumi  Tuvalet ''  dedikleri  merkezlerde  topluyorlar ve  onlara  sürekli  tecavüz  ediyorlardı.  Kadınların  görevi  kahraman (!)  Japon  askerlerini  rahatlatmaktı.

Bu  kadınlardan  pek  çoğu  hayatını  kaybetti.  Hâla  hayatta  olanlar  ise  bu  gün  bile  tam  anlamıyla  bir  ruh  hastası  olarak  yaşamakta ve  o  günlerin  işkenceleri geceleri rüyalerına  girmektedir.

İşin  daha  trajik  olan  tarafı  ise  1937  yılında kurulan Uzakdoğu Uluslararası  askeri  mahkemesinde  (  Diğer  adıyla  Tokyo  Mahkemesi)  Japon  İmparatoru   Hirohito  ve  Prens  Asaka  dışında  tüm  üst  düzey  yöneticilerin  yargılanmış  olmasına   ve  toplamda 6  idam, 16  ömür  boyu  hapis ve üç  de  diğer cezalar  verilmiş  olmasına  rağmen  tecavüz  sebebiyle  ceza  alan  sadece  bir  kişi  olmuştur:  14. Ordu Kumandanı General Yamashita, 

Yani  on  bir  değişik  ülkenin  hakim  ve  savcısının  nezaretindeki  bir  mahkeme  bile  tecavüzü  henüz  daha  bir  insanlık  suçu  olarak  görmüyor  ya  da  Japonların  1998  yılında  dediği  gibi ''Savaş  zamanında  bütün  kadınlar  acı  çekti''  Diye  geçiştiriyordu. Kadınlara  yapılan tecavüz ise  tecavüz  cezası  değil  ailenin  şeref  ve  haysiyetini  korumama  cezası  olarak  veriliyordu  ki  bu  bile  çok  az  verilen  bir  cezaydı.

Japonya'da  bunlar  yaşanırken  Batıda  en  büyük  acıyı  Polonyalı  kadınlar  yaşadı.  Çünkü  Polonya  1939  da  Almanlar  tarafından  işgal  edilince  Polonyalı  kadınlar  öncelikle  Alman  askerlerinin  tecavüzüne  uğradılar. Daha  sonra  Rus  Kızılordusu  Almanlardan  kurtardı  Polonyalı  kadınları.  Kurtardıkları  kadınlara  kendileri  tecavüz  etmeye  başladılar  taa  ki  1949  yılına  kadar.

Almanların  yaptıkları  tecavüzler  çok  konuşuldusuysa  da  Rusların  tecavüzleri  ancak  1991 de  Soyvet Sosyalist  Cumhuriyetler  Birliği  parçalandıktan  sonra  konuşulmaya  başlandı.

Almanya  nasıl  ki  , Polonya, Fransa, İskandinavya, Balkanlar, Rusya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan topladıkları kadınları bazı kamplarda toplayıp  bunların  bazılarını  askerlerinin ihtiyaçları için diyar diyar gezdirip  sistematik  bir  şekilde tecaüz  ettiyse( Bu kadınların sayısının 50 bine yaklaştığı sanılıyor.)  1944-1945  yıllarından  sonra  Almanyayı  işgal  eden  başta  Kızıl  Ordu  olmak  üzere  diğer  müttefik  devletlarin  askerleri  de  Alman  kadınlarına  ve  Nazi  yanlısı  olarak  gördükleri  kadınlara  aynı  tecavüzleri  yapmaktan  geri  durmadılar.

1950-1953 arasındaki Kore Savaşı’nda, 1950-1962 arasında Cezayir Savaşı’nda, 1945-1973 arasında Vietnam Savaşı’nda 1971’de Bengladeş’in Pakistan’dan ayrılması sırasında, 1975’te Endenozya Doğu Timor’u işgal ettiğinde, 1980-1992 arasında Peru’daki iç savaş sırasında, 1990’da Kuveyt’in Irak tarafından işgali sırasında, 1991-2002 arasında Sierra Leone’de savaş yöntemi olarak tecavüze başvuruldu.
1990’lı yıllarda kanlı bir iç savaşın sürdüğü Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde kadınların yüzde 30’u, erkeklerin yüzde 22’si tecavüze uğramıştı. üstelik Kongo, homoseksüelliğin suç olduğu 38 Afrika ülkesinden biriydi. Belki de erkekler tecavüze uğradığını açıklamaktan kadınlardan daha fazla rahatsız oldukları için rakamlar düşük görünüyordu. Sonuç olarak bir toplumun kadınıyla erkeğiyle yüzde 25’inin tecavüz kurbanı olması korkunç bir durum. Tecavüz edenler ise, düşman askerler ya da siviller değildi sadece. Bazen müttefik güçler hatta silah arkadaşları bile tecavüz ediyordu. Bugün Kongo’da 200 bini aşkın tecavüz kurbanı yaşıyor.

1992-1995 arasındaki Bosna Savaşı sırasında 16 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 250 bin kişi öldü, öldürüldü, 20 ila 60 bin arasındaki kadın ve genç erkek, cinsel şiddete ve sistematik tecavüzlere maruz bırakıldı. Tecavüzcülerin neredeyse tamamı Sırp erkekleriydi. Tecavüze uğrayanların ezici bir çoğunluğu Bosnalı Müslüman kadınlardı. Az sayıda Hırvat kadın da tecavüz kurbanıydı.
Bosna’da kadınlar, işgalin gerçekleştiği anda tecavüze uğramaya başlıyor, ardından tutuklu bulundukları yerlerde tecavüze uğruyor, nihayet sırf bu amaçla kurulmuş kamplarda veya oluşturulmuş evlerde (Foca, Karaman, Keraterm, Luka, Omarska, Suscaronica, Trnopolje, Uzamnica, Vilina kampları ve evlerinde) haftalarca, aylarca, bazen yıllarca süren toplu, sistematik tecavüzle ölümün eşiğine getiriliyordu. Bir de, halka açık alanlarda, özellikle tanıklar (yabancılar, aile bireyleri, diğer tecavüzcü namzetleri) önünde gerçekleştirilen tecavüzler vardı. Bazı olaylarda tecavüzler videoya alınıyor ve pornografi piyasasına sunuluyordu.

Sırp  vahşetini  diğer  tecavüz  vahşetlerinden  ayıran  özellik  ise  , Sırp çetecilerin (Çetnikler) Boşnak ve Hırvat kadınlara tecavüz ederken onları Sırp spermleriyle hamile bırakmayı hedeflemiş olmalarıydı. Müslüman  bir  Bosnalı kadına  ya  da  Hırvat  kadına  bir  Sırp bebek  doğurtmak  gibi  en  alçaltıcı  ve  aşağılayıcı tavır  içindeydiler.

 1998 yılında Roma Ceza Mahkemeleri Sözleşmesi ile ‘tecavüz’ ‘fuhuşa zorlama’, ‘zorla hamile bırakma’, ‘zorla kısırlaştırma’ eylemleri de ‘insanlığa karşı suç’ olarak tanımlandı. Bu yeni norma göre 2001 yılında 3 Bosnalı Sırp askeri Foca şehrindeki sistematik ve yaygın tecavüz, işkence ve seks kölesi çalıştırmaktan mahkum edildi. 

Yani?

Yani  Bosna'da  onbinlerce  Boşnak  kadına  tecavüz  eden  sadece  üç  Sırp  askeriymiş (!)

1994 yılında Ruanda'da  iktidarı elinde tutan Hutular, 1 milyona yakın Tutsi’yi palalarla keserek soykırıma uğrattı. Bu soykırım sırasında tecavüze uğrayan kadın sayısının 500 bine ulaştığı sanılıyor. Hutu erkekleri, sadece Tutsi kadınlarına değil, Tutsilerle evlenmiş Hutu kadınlarını ya da Tutsilere siyasi açıdan yakın Hutu kadınlarına da tecavüz ettiler. Kurbanlarının cinsel organlarını kestiler, seks kölesi olarak çalıştırdılar, işkence ettiler, öldürdüler. Bu kadınlardan 3-4 bini tecavüzcülerinden çoğuk sahibi oldu. Hastalık kaptı, bedensel ve ruhsal olarak sakatlandı. Kimi komşu ülkelere götürüldü ve yıllarca köle olarak istihdam edildi.

2003  Yılında  Irak'a  Kurtarıcı  olarak  girmiş  olan  ABD askerleri  Irak'ta  kadınlara  tecavüz  edip  binlercesini  hamile  bırakmakla  yetinmediler.  Erkekleri  de  toplayıp Ebu  Gureyb  hapishanesinde  erkeklere  de  tecavüz  ettiler.  Yapttıkları  tecavüzler  o  kadar  normal  bir  şeydi ki(!)  bu  görüntüleri  videoya  kaydedip  dünya  kamuoyu  ile  paylaşmakta  hiç bir  sakınca  görmediler.

UNICEF yetkililerine göre 2008’den beri Afrika’da (özellikle Sudan, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde) çocuk ve kadınlara yönelik yaygın ve sistematik tecavüzler devam ediyor. Ancak bu sorunlu bölgelerde görev yapan BM görevlilerinin de tecavüz olaylarına karıştığı biliniyor. Örneğin BM güçlerine bağlı bazı unsurların 1993’te Bosna Savaşı sırasında Saraybosna’da Sırplar tarafından oluşturulan seks kamplarının düzenli ziyaretiçileri olduğu saptanmıştı. 2004 yılında Kongo’da Uluslararası Barış Gücü’ne bağlı askerler 68 tecavüz olayına karışmışlardı. Yani  tecavüz  sadece işgalcilerden   ya  da  saldırganlardan  değil  aynı  zamanda  kurtarıcılardan(!)  da  geliyor.

Yakın  zamanlarda  Doğu  Türkistan'da  Çinlilerin  Uygurlara  yaptıkları  tecavüzler,  Mynamarda  yaşanan  tecavüzler...Hangi birini  sayarsın  ki.

Suriye'li  kadınlar,  kendilerini  ve  çocuklarını  bu  tecavüzlerden  kurtarmak  için  ülkelerini  terk  ediyor,  bizler  ise  '' Ülkende  kal.  Bırak  tecavüz  etsinler.  Hiç  bir  silahın  olmasa  da  ülken  için  savaş. Savaşmayı  beceremiyorsan sevişmeyi  de  mi  bilmiyorsun?''  Diyoruz  onlara. 

Yine  yakın  zamanlarda  Boko  Haram  adlı  terör  örgütü  2000  civarında  kadını/ kızı  seks  kölesi  haline  getirdi.  Bu  örgüt  14-15  Nisan  2014  de  Nijerya'da  276  kız  çocuğu  okullarının  yatakhanesinden  kaçırıp  seks  kölesi  yapmıştı.

Suriye’de ve Irak’ta IŞİD veya  DEAŞ  (  Bir  türlü  isim  konamadı  soysuz  köpeklere )  denilen terör  örgütü  yerli ve yabancı  militanlarının cinsel ihtiyacını karşılmak için Suriye, Tunus, Mısır ve Körfez emirliklerinden kadınlar getirtti. Eylemlerine  meşruiyet kazandırmak için Suudi Şeyh Muhammed Orayfi’den bir  fetva  bile  aldılar.  Bu  fetvaya  göre  14 yaşından büyük, dul, boşanmış veya kocasının bu iş için rızasını almış olan kadınların cihatçı erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını gidermeleri kutsal bir görevdi. Bu görevi ifa edenlerin doğrudan cennete gideceği  söyleniyordu. Dahası , Suriye’nin Kuseyr kentinde erkeklerle ilişkiye giren kadınların adlarını, hangi kadının kaç erkekle ilişki yaşadığını, en çok ilişki yaşayan kadına verilen ödüllerin kaydedildiği listeler ele geçirildi.Kendi  iddialarına göre bu kadınlar böyle  bir  iğrençliğe gönüllü olarak talip oldular. 

Bu  arada  işgal ettikleri  bölgelerde, ‘kafir’ olarak nitelediği grupların kadınlarına yönelik sistematik tecavüzleri  de  devam  ediyordu  ki  özellikle Ezidiler, Kürtler ve  bilhassa  Alevi  kadınlar  ve  kızlar  en  önemli  hedef  durumundaydılar.

Kısaca  özetleyecek  olursak  ilk  insanın  yaratılışından  günümüze  kadar  var  olan  ve  maalesef  var  olacak  olan  savaşın  her  zaman  en  ağır  faturası  kadınlara  ödettirilmiştir.  Oysa  mitolojik  bir  savaş  olan  Truva  Savaşları  dışında  benim  bildiğim  kadarıyla  müsebbibi  kadın  olan  savaş  yoktur  ya  da  çok  azdır.  Olsa  bile  neticede  savaşı  çıkaran  yine  de  kadınlar  değil  erkeklerdir. Ama  gelin  görün  ki  savaşın  en  büyük  acısını  yaşayan  hep  kadınlar  olmuştur.

21.  Yüzyılda  hâla  savaş  gibi  bir bahaneyle  kadınlara  tecavüz  edilmesi,  tecavüz  edenlerin  ise  neredeyse  hiç bir  ceza  almaması  bir  insanlık  suçudur.  Buna  dur  demenin  zamanı  çoktan  gelmiş  ve  geçmektedir.

NOT:  Bu  yazıda  aşağıdaki Linklerde  verilen  kaynaklardan  yararlanılmıştır:

1-http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/erkek_savas_ve_tecavuz_ayrilmaz_uclu-1213861
2- https://tr.wikipedia.org/wiki/Uzak_Do%C4%9Fu_Uluslararas%C4%B1_Asker%C3%AE_Ceza_Mahkemesi
3- https://tr.wikipedia.org/wiki/Ebu_Gureyb_Cezaevi_i%C5%9Fkenceleri
4-https://www.youtube.com/watch?v=8gcp-6XZlCM
5-http://www.milliyet.com.tr/2000-kadini-seks-kolesi-yaptilar/dunya/detay/2043832/default.htm
6-https://tr.wikipedia.org/wiki/Boxer_Ayaklanması
7-www.taa.gov.tr/.../orantililik-ilkesi-ve-uluslararasi-insancil-hukuk-bWFrYWxlfGYzO.
8-etarih.com/index.php?option=com_content&view=article&id...batak...12..
9- https://tr.wikipedia.org/wiki/Hugo_Grotius
10- e-dergi.marmara.edu.tr/maruhad/issue/download/5000001564/5000000565

RESİMLER:
1-2-3-4-5--Nazi  Almanyasının  yaptığı  iğrençlikler.  Bu  resimler  içinde  4.  Resim  maalesef  bazı  hainler tarafından  1937-1938 Dersim  Olayları  sırasında  Türk  askerlerinin  Kürt  kadınlara  yaptıkları  tecavüz  diye  servis  edilmiş  ve  edilmektedir.
6- Almanların  tecavüzüne  uğrayan  bir  Fransız  kadın ''Niçin  kendine  tecavüz  ettirdin''  Cezasına  uğratılıyor  kendi  vatandaşları  tarafından  saçları  kesilerek.
7-8-   Fransızların Cezayir'deki  uygulamaları...Bu  resimlerden  7.  Resim  yine  bazıları  tarafından  Kurtuluş  Savaşı  öncesi  Yunan  askerinin  Türk  kadınlara  tecavüzü  diye  servis  edilmiştir.
9-  Çinde  yaşanan  bir  tecavüz  ve  öldürme  olayı
10- Ebu  Gureyb  hapisanesinde  erkek  mahkumlara  cinsel  taciz
11- Boko  Haram'ın  seks  köleleri.
12- Bengaldeş'in  başkenti Dakka'da  Pakistanlı  bir  askerin  bir  Bengaldeşli  kadına  tecavüzünü  konu  alan  heykel
13- Bosna'da  Sırpların  tecavüzüne  uğramış  bir kadın
14-  Sırpların  tecavüzüne  uğradıktan  sonra  utancından  kendini  asıp  intihar  eden  bir  başka  Bosnalı  kadın
15-  Hocalı  Katliamı...  Rahmi  ve  karnı  yarılarak  öldürülen  hamile  bir  kadın  ve  karnındaki bebeği.


( Savaşı Erkekler Çıkarır, Acısını Kadınlar Çeker --'' Rahatlatan Kadınlar Y başlıklı yazı Sami Biber tarafından 24.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.