Deli zamanların öfkesi
saklı şehirde,
Büyümeyen çocukların da
güncesi saklı çekmecede,
Kıtaların varamadığımız
yakası
Belki de yakası
açılmamış espriler yağdırıyor gök kubbe
Durağan seyri ömrün,
Lahitteki gizemi de
tetikleyen sair imge,
Saklı tutulası ya da
mübalağa edilesi
Bir kelam kadar
yalnızım gün ve gece.
Yüzsüz sevinçleri saklı
tutmak
Yüz göz olmaksa sair
duygu ile
Bir de meşakkatle
tutunduğun dala hürmeten
Çivilenmek soytarı
yalanlarına münafık bir edimde
Baş aşağı muhafaza etmekse
yüreğin boykotlarını
Tamah ettiğin bir
sevdaya yelken açmak,
Çeperinde kozanın,
Nazenin bir kelebek
kıvamında bürünmek
En asil renge.
Boyamak pare pare önce
gök kubbenin bitimi,
Bitimsiz nidalarına
sahip çıkılası yüreğin de gizeminde
Konuşlu artık hangi
gölge kalırsa yanında
Eşleştiğin yürek sesine
hürmeten
Bir de demlenmek usul
usul,
Usturuplu bir söyleme
eşlik eden çay tadında
Andıklarıma rahmet
Anıldıklarıma da şükür
vesilesi
Hele ki kopmuşsa en
içli figan
Der top olmamak ne
mümkün?
Sığdığı kadar sığıntı
bir kelamdan beter
Şu söylenmeyen,
İki dudağın arası
közlenen feryadın da
Bilindik fermanında
saklı çokça acı
Gıyabında neşenin
Kaptırmışken bir kez
yüreğin kırık kulpunu ve…
Unutmadan,
Kopup geldiğim
diyarlardan selamı var şairin,
Bir kelam da ben
eklemek istedim,
Demenin meziyetinde
konuşlu bir veda sadece
Andan kopuk bir selam,
Dünde saklı tuttuğum
yaram,
Söylemediklerime
ilaveten,
Yarına nazire eden
boyutsuzluğumda serili kayıp gölgem.