Sinesinde haykırış
saklı
Nida ötesi yakarışların
silsilesi
Bir de erdiğim rehavet
Edindiğim mertebe ve
dirayet;
Cümleleri tokuşturduğum
İflah olmaz aşklarıma
Göreceli metanetlerin
hükmünde
Aslında günden artık
bir gece
Bir de varlıktan müteşekkil
sirayet yüklü terane.
Nüfusunda kelamın,
Hicvinde rahmanın,
Noktası virgülü
edindiğim fermanın
Edemediğimden ziyade
Ermekle mükellef
belirsiz güzergâh.
Adsız kıtalar,
Kayıp sarnıçlar
Bir de yükümlü
tutulduğun o peyzaj
Elinde kara kalem
İflah olmaz bir aşka
düşmüşken yolun,
Artık hangi rahle ise
gizlendiğin
Tüm sükûtu dillendiren
gizemli telaşın
Yoksa gidenlere
döktüğün gözyaşında da mı kayıtsız
O bedelsiz yok
oluşların?
Sondan bir önce
etmediğim kelamın da
En dokunaklı titri yine
Varlığın ikramı.
Tınısında hüzün var
gecenin
Erdiğim matemde ise
anlamsız bir hezeyan,
Göğün ara duraklarında
süt liman olmalı;
Oysa yürekte saklı acı
ve kehanet.
İsimsiz rotamın güzergâhı;
Yufka yüreğin de
metaneti;
Bir iklimde
çarpılmışlığım
Bir de densizliğin
kelamı
Yine şu cahil cesareti
sevdam.
Un ufak yasların
haznesinde yaş yüklü bulut,
Unutmayı dilesem de
kopamadığım o nedamet
Yine bir kebirde bir
dehlizde
Bir de ansızın
tetikleyen korkuyu
Sızıp sızıp da
demlendiğim adsız kayıp şiirde.
Tanılar asılsız be
yürek,
Sefilliğin izdüşümü
olmalı bunca kayıp ihanet;
Edindiğim makamda arsız rüştü sevdanın,
Kaybolduğum mekânda
yine zamansızlığın tetikleyicisi.
Sivri diller yükselen
ruhumda;
Savruk notalar çalınan
mutluluğumda,
Vakıfım oysa düne de
güne,
Ah bir de uzansa elim
yarın denen bilinmeze.