Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 12.04.2017
Okunma Sayısı : 2351
Yorum Sayısı : 0


Bu  üç  harfi  internette tesadüfen  gördüğümde  ilk  önce  bir  dernek  zannettim  ama  merak  edip  baktığımda  çok  farklı  bir  olayla  karşılaştım.

ÖYD  meğer  ''  Ölüme Yakın Deneyim '' ifadesinin açılımı imiş. (  İngilizce  ''NDE - Near Death Experience''  )

Araştırmaya  başlayınca  karşıma  oldukça  ilginç  şeyler  çıktı.

Ölüme  yakın  deneyim  ne  peki?

Tam  olarak  ifadesi  şu:  İnsanın  öteki  alemin  sınırlarına  gidip  oradan  geri  dönmesi  ve  bu  dünyada  bir  müddet  daha  yaşaması.  

Bunu  daha  çok  insanın  kalbinin  bir  müddet  durması,  sonra  tekrar  çalışması  ama   kalbinin  çalışmasının  durduğu  bu  anlarda  gördüğü  bir  takım  şeyler  olarak  da  izah  etmek  mümkün.  Yalnız  yine  peşin  peşin  belirtelim  ÖYD  yaşanması  ille  de  kalbin  durması  ile  olan  bir  durum  değilmiş. Mesela  bir  ameliyat  masasında  kalbiniz  durmadan  da  ÖYD  yaşamanız  mümkün  olabiliyormuş.

Ameliyat  masası  deyince  oraya  da  bir  nokta  koymak  gerekiyor  zira  ÖYD  yaşadıklarını  iddia  edenlerin  neredeyse  tamamı  bunu  ameliyat  masasında  ya  da  kendilerine   hayata  dönmeleri için  müdahale  edilirken  yaşıyorlar...

Tabii  ki  insanlara  uçuk  kaçık  bir  şey  gibi  geliyor  öte  alemin  sınırlarına  kadar  gitmek  ama  oradan  geri  dönmek.  Lakin  ÖYD  vakalarına  baktığımızda  oldukça  ilginç  kişilerin  çok  çok  ilginç  anlatılarına  şahit  oluyoruz.

Mesela  Dünyaca  ünlü aktrist  Elizabeth  Taylor...  Elizabeth  Taylor'un,  geçirdiği bir  ameliyat  sırasında  kalbi  durur.  Bu  süre  sadece  beş  dakikadır. Elizabeth  Taylor  tekrar  hayata  döndürüldüğünde  o  beş  dakika  içinde  gördüklerini  şöyle  anlatır:  "Michael Todd'un (uçak kazasında kaybettiği 3. eşi) ruhuyla karşılaştım. Ben de onunla burada kalmak istediğimi söyledim, fakat o bana dünyaya geri dönmem gerektiğini ve daha vaktimin gelmediğini söyledi. Onun aşkı ve sevgisi beni tekrar yaşama döndürdü."

Elizabeth  Taylor  elbette ki  bu  konuda  tek  örnek  değil.  Başka  örnekler  de  vardı. Hele  de  Türkiye'den  öyle  bir  örnek  var ki  şaşırmamak  elde  değil.  Yaşar  Nuri  Öztürk  de  ÖYD  yaşayanlardan  biriydi  ve  yaşadıklarını  Saba  Tümer'e  şöyle  anlatıyordu:

“Sınıra gittim. Sınırda teslimiyetimi arz ettim. Bir şey yok. Gayet normal. Kurani imanı, olan insanların, herkesin yaşayacağı, anlayacağı bir şeydir… Ben söylüyorum. Sınıra gittim, bir tül. Bir tül. Arka tarafı öbür âlem, bu tarafı bu âlem… Bu kadar basit… Gittik sınıra, ben atmış yaşını devirmiş bir insanım. Ben öbür taraftan da korkmuyorum. Allah’ın affı, tabi bizi himaye etmesi şartıyla, ben öbür taraf için, hayatımı yaşadım. O hazırlığım var. Onun için dehşete düşmeme filan gerek yok. Tamam dedim geldim. Lebbeyk. Buyurun. Ha. Dendi ki:
– Tamam, hoş geldin. Ama tülün bu tarafına, sınırın bu tarafına geçmeyeceksin.
– E ne yapacağız?
– Eski yerine dön ve devam et
Biz de döndük ve devam ediyoruz. Bu kadar basit…
Daha çok şey dendi de… Onlar bu stüdyoları ilgilendirmiyor, onlar beni ilgilendiriyor. 18 soruma cevap aldım. 50 yıldan beri birikmiş 18 tane soruma cevap aldım. Birisi de önümüzdeki zaman içerisinde çıkacak kitabımla ilgili bir sorudur. Evet onlar (o sorular) kafamda hem de dibine kadar. Onları söyleyemem, çarpılırım sonra. Onu hiçbir zaman öğrenemezsiniz.
Süre mefhumu yok orada. Onu yaşayanlar bilir. Orada süre mefhumu yoktur. O böyle gelir gider, süre, orda, matematik zaman orda geçerli değil ki. Ama ben ameliyat masasında 3 saat 45 dakika kaldım…
Ameliyatın amacı tek değildi, amacı benim midemdeki sıkıntıyı temizlemekti. Zahiri tarafı budur. Batıni tarafı… ya karıştırma oraları, oraları karıştırma.”

Bakınız: https://www.youtube.com/watch?v=EQFczaMlEAU

ÖYD  yaşayan  insanların  anlatımlarında  aşağı  yukarı  ortak  olan  özellikler  ise  şunlar:

1. Bedenin terk edildiği birinci aşamada:
*Huzur ve sükûnet duygusu hissetme.
*Çekilme veya fırlama tarzında yükselme izlenimi.
*Ölüm döşeği görüntüleri denen algılamalarda bulunma (eskiden kaybetmiş olduğu yakınlarına kavuşma, melodi, ışık, renkler, dinsel-mitolojik varlıklar algılama vs.)
*Karanlık bir tünele doğru çekilme izlenimi.
2. Bedenin terk edilmesinden sonraki aşamada:
*Karanlık tünelden geçtikten sonra her şeyin yeniden aydınlanması.
*Fiziksel bedenini (ölü durumdaki vücudunu) ve diğer insanları görme.
*Kendini diğer insanlara duyuramama (sesini insanların işitmemesi ve kendisini onların görmemesi; bu duruma rüyalarda da rastlanır.)
*Kendini hafif ve mutlu hissetme.
*Duvar gibi katı nesnelerin içinden geçebilme.
*Fiziksel bedene geri dönmeyi istememe.
*Fiziksel aleme ilişkin görüntülerin belli bir süre sonra silikleşip kaybolması.
*Tüm yaşamının bir film şeridi gibi gözünün önünden hızla geçmesi.
3. Fiziksel bedene dönüldüğü aşamada:
*Işık görünümünde algılanan bir varlığın tekrar dünyaya (fiziksel aleme) dönmesi konusunda kendisini ikna etmeye çalışması.
*İradi (isteyerek) veya irade-dışı olarak fiziksel bedene dönme izlenimi.
*Fiziksel bedene dönülürken soğukluk duygusu hissetme

Bu  ÖYD  vakaları  ile  ilgili  bir  hayli  fazla  örnek  bulmak  mümkün.  Ancak  çok  yakın zamana  kadar,  hatta  zamanımızda  bile  rüya  ya  da  halisünasyon  olarak  açıklanmaya  çalışılan  bu  olayları  yaşayanlar  gördükleri şeylerin  kesinlikle  rüya  olmadığı  inancınadırlar.  Hatta  bunu  Peygamberimizin  Miracı  gibi  bir  olay  olarak  izah  edenler  de  vardır. Nitekim  Yaşar  Nuri  Öztürk  de  yaşadıkları için ''Gayet normal. Kurani imanı, olan insanların, herkesin yaşayacağı, anlayacağı bir şeydir''  demişti. 

Ben  hayatım  boyunca  iki  defa  ameliyat  masasına  yattım ancak  her  ikisinde  de  böyle  bir  şey  yaşamadım.

İlkinde  uyandığımda  başucumda  yakınlarımı  gördüğümü  ve   ''  Burada, işte  yanında,  ellerini  tutuyor''  Diye cevap  verdikleri  halde  ısrarla  ''Abim  burada  mı?''  Diye  sorduğumu  hatırlıyorum.  (  Ya  da   tamamen  kendime  geldiğimde  bana  bunu  anlattıkları  için  hatırladığımı  sanıyorum ) 

İkinci  ameliyatımda  ise  ameliyat  öncesi bir  odaya  alınmıştım.  Sedye  üzerinde  saate  baktığımda  saat  10.30  filandı.  Az  bir  şey  uykum  olmasına  rağmen  uyumadım  ve  ameliyat  odasına  alındım.  Beni  ameliyat  edecek  ekip  güle  oynaya  müstehcen fıkralar  anlatıyorlardı  birbirlerine  ve  bu  arada   beni  tam  anlamıyla  ameliyata  hazırlıyorlardı.  Anlattıkları  fıkralara  ben  de  güldüm  ve  ''  Beni  güldürdünüz  Allah  da  sizi  güldürsün''  Dediğimi  hatırlıyorum.  Sonra?  Sonra  kendimi  ameliyathanenin  dışındaki  o  bekleme  odasında  buldum.  Kafamı  kaldırıp  saate  baktığımda  saat  12.30 filandı.  Kendi  kendime  '' Yuh  bee.  Ameliyat  odasına  girmeyi  beklerken iki  saat  uyumuşum. Ameliyatı  ne  zaman  yapacak  bu  doktorlar?''  Dediğimi  hatırlıyorum.

Velhasılıkelam  ben  bir  ÖYD  vakası  yaşamadım  ama  yaşadığını  iddia  eden  bir  vatandaşla  2007  yılında  mide  kanamsı  sebebiyle  Antalya  Devlet  hastanesinde  karşılaştım.  Benim  gibi  mide  kanaması  geçirmiş  olan Kemal  Amca'nın  damadı  Bahadır'dı  anlatan.  Bahadır  çok  feci  bir  trafik  kazası  geçirmiş  ve  bu  kaza  sonucunda  ameliyat  olurken  kalbi  durmuştu.  İşte  kalbinin  durduğu  o  anda  korkunç  bir  tünelin  içinde  oldukça  hızlı  bir  şekilde  bir  anafora  kapılmış  gibi  gittiğini,  daha  fazlasını  anlatamayacağını  ancak  öteki  alemin  çok  korkunç  olduğunu  anlatmıştı. 

Bir  de  Kardeşim  Raci...Çok  çok çocukken benden bir  yaş  küçük  kardeşim  Raci  ile  sözde  boks  maçı  yaparken  tam  gözünün  ortasına  şiddetli  bir  yumruk  atmıştım.  Raci  hemen  yere  yığıldı.  Bayılmıştı.  Uyandırana kadar  akla  karayı seçtik.  Uyandığında  o  da   çok  güzel,  yemyeşil   ve  oldukça huzurlu  bir  bahçeye  yani  cennete gittiğini  anlatmıştı.

İnsanın  öte  aleme  gitmesi,''Senin  henüz  vaktin  dolmadı ''  Denilerek  geri  gönderilmesi  mümkün  müdür?  Bilemiyorum. Bana  kalırsa  bu  bir  inanç  meselesidir. Tüm  bu  sorulara  bilim  henüz  net  bir  cevap  verebilmiş  değil. İnanıp  inanmamak  ise  tamamen  kişilerin  tercihlerine  kalmış  bir  şey...

( Öyd Ya Da Nde Nedir? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.