Tıynetsiz zamandan arakladığım
duygulardan sızan irin
Aslında gözyaşı akıttığım.
Cürüm mahiyetinde yazmadığım günün
yükü
Ağır iken yine çöken omuzlarıma.
Kaykılmış bir eksende pür-nakıl hüzün
kancığı imgeler.
Seyrelen aşkın nidalarında,
Hükmeden evrenden damlayan yıldızlar
Tüm dokunaklı tahayyülünde arsız
sevdanın
Sema mizaçlı hıçkırığı.
Zemzem suyuyla yıkanmış madem aşk
Mademki matem bürümüş sensizliğin
celbinde
Tutanaklara geçen söylenmemiş
şarkılar.
Şarkılar ki en serkeş yalnızlığım;
Yalnızlık ki gök kubbenin efkârı;
Efkâr ki ölümüne sevdamın tutkulu
sanığı.
Bir ömrü bir de seni yargılamadan
Peyda olansa pişman bir cümle:
Adından ayrı tek dakikayı
sığdıramazken yere göğe,
Senkronize olmuş notaların isyanı
yine
Beyhude kehanetlerde
Bir de yoldan çıkmış nefsi azığa
almışken
Üstelik günah olduğunu bile bile…
Akıttığım gözyaşlarında bir hutbe
tadı her cümle,
Her hüküm her yeni gün
Yine sensizliğin batılında detone
olmuş
Sessizlik bile yorgun iken sen
demelerden;
Senli sensizliği yorgan döşek
Semtine bile uğramadığım neşenin en
yalın hali
En bakir yemini yine Tanrı nezdinde.
Çırpına çırpına ölen benlik ateşinde
Kutsadığım akıl dışı bir methiye;
İz sürdüğüm,
Derman bildiğim,
Defalarca rahmet okuduğum
Çocuk yanımın en aykırı gazabı.
Oysaki dualarımda sensin tekil cümle:
Önce aşka adadığım
Sonramda unutulmuşluğum yine
Bendinde hürmet,
Nezdinde rahmet
Kalemimde senli her imge
Saf kan gözyaşımın yüzü suyu
hürmetine…
Hasretinde dikiş tutturamadığım
yorgun bir yolun yolcusu
Gidip gelmelerle bozmuşken aklımı
Sadece kal demelerine hasretim,
Bir de bir de… boş ver sen bu cahil
sevdanın
Bilinmedik imgelerinde
gizlenmişliğime
Af eyle yorgun kıldığım her sözümde
Hicapla titretirken yüreği
Bir de saklanırken içimde
O kesif sessizliği aşka yorup
Sağdıcım yalnızlığın
Görkemli mateminde vuku bulan
Ölümüne ihanetine şu şiirlerde
gizlenmişliğime
Mahal vermişken eridiğim her cümle.