Zamanın ürkek acılarını
içselleştiriyorum derken ürkek adımlarımı canhıraş bir telaşla boca ediyorum
kaldırımlara.
Tınısına muhalif olduğum vapur
düdükleri.
Zemherilerde ölmeyi dilediğim meczup
bir varlık belki de.
Sayısının tükenmediğine delalet bir örneği
olmamla gurur duyduğum ebabil kuşları.
Yorgunluğun ara katındayım: geniş bir
salon ve artı dört oda sanırım bizim evin hudutlarına sızan üç beş mülteci.
Yan apartmanda satılmış ruhlar
konçertosu belki de alt katın hiçliğinde üst kata geçmeyi düşünen zemin
müdavimi birkaç kemirgen.
Boyadıkça yüzünü alt katmanların
perçemi yine saçın tolere etmeye yanaşmadığı. Kırışıklık müdavimi yorgun
şarkıcı.
Adımlarda sayılar rap rap deyip de
arşınlarken aklımın kulunçlarını.
Edimlerde soğuk savaş sinyalini verirken
bilmem kaçıncı dünya ülkeleri.
Ürkek ellerini alıştırma diyen basit
bir öğüt belki de.
Nefsimin perhizi ile eninde sonunda
elbet ereceğim hidayete, diyenlerin feryatları bahçesinde yine mürdüm
eriklerinin perdelediği kaçıncı koğuş ise.
Aklımın pergelinde belirlediğim o
merkez.
Merkez-kaç diyen bir uğultu mu yoksa
yine yorganı çaldırıp huzura ermiş huzur bekçileri?
Salkım saçak müdavimleri imge
pazarında ben taarruza geçmeden bilinmezin minvalinde bir gövde gösterisi.
Tırpanladıkça boşluğu.
Konuşlandıkça hoşluk karşıtı
hezeyanlara kılıf geçiren düş mağdurlarını.
Bir de ikram ettikçe salkım söğüt bir
dirhem bilmem kaç çekirdek, deme zorunluluğu güden gölge yitimlerini… derken
ayıkla pirincin taşını belki de günümüz kabulünde taşını pirincin ne de olsa
enflasyon yıl itibariyle hayli düşüşe geçmişken.
Zaman fakiri mağdur cümlelerime sığınma
ihtiyacım derken bir koltukta üç beş kelek karpuzu öğünlere bölme ihtimali ile
uçuşa geçtiğim sakıncalı bir şiir sayfası belki de benim, sakıncalı addedilen
ne de olsa yüksek bir rakımda baş dönmesi mağduru kaçak göçek bir iklimim.
Aklımın merdivenlerinde yorgun
işçiler.
Aslında basamaklar da kırık belli ki
aklım da kentsel dönüşüm mağduru kayıp bir bina benzeri yine ara katlarını
sevgi ile döşeyip yüksek bir kira verdiğim kayıp hülyaların rezidansına konuk
olmuş düş mağduru yetim düşlerim ve araladıkça kepenklerini yorgun ve
yaftalanmış sözcüklerin, bir kulp arıyorum hani olur da kırık sapın uzamıdır az
sonra ele geçireceğim mutluluk benzeri bir hayal gemisine binmiş giderken
uzaklara.