Suriye seyahat notları (2)

HALİD BİN VELİD CAMİSİ
Seyahat esnasında kafilede bulunan birçok kişi merak saikasıyla uyumamayı tercih ederken benim gibi her zeminde her şartta uyuyabilenlerimizi ancak sabahın saba makamında Humus şehrine girdiğimizde ezanlar uyandırdı. Her biri bir noktadan yanık bir sada ile insanı lahuti alemlere çağıran ezan sabahın seher vaktinde Humus şehrinde bir başka oluyordu. “Seyfullah” ünvanına islamla şereflendikten sonra girdiği bütün savaşları kazanan Halid Bin Velid’in türbesinin de bulunduğu Halid bin Velid Camiinin minarelerinden bir başka ezan sadası yükseliyordu. İslam ordularının yenilmez kumandanı tüm Humus halkını namazın uykudan hayırlı olduğuna çağrı yapıyordu.
Suriye’nin en planlı şehri olma özelliğini taşıyan Şam, Halep’ten sonra üçüncü büyük şehri Humus, tarım ve ticaretinde merkezi olurken, kültürel zenginliği ile tüm Suriye’nin fıkraları ile ünlü şehri. Aynı zamanda idari bakımdan 13 büyükşehir 20 ili olan Suriye’nin büyükşehir statüsündeki ili olan Humus yüzölçümü bakımından da en büyük alana sahip.
Tabii son yıllarda Humus’u ön plana çıkartan bir başka özellik ise iktidardaki Beşer , Esad’ın eşinin Humuslu olması. Babasının katı rejim yaklaşımından oldukça uzak bir anlayışa sahip olan Beşer Esad’ın batıya ve özellikle Sünni çoğunluğa sıcak duruşunun ardında eşinin olduğu tüm Suriye tarafından bilinmekte.
Şehir Roma döneminde Hams olarak bilinmekte. “Nohut” anlamına gelen bu isim şehrin arapların eline geçişiyle birlikte yine nohut sözcüğünün karşılığı olan Humus olarak kalmıştır. Bugün halen bölgenin milli yemeği tahtını kimseye kaptırmayan nohutun en iyisi bu topraklarda yetişmekte.
Halep-Şam karayolu üzerindeki bu kalabalık endüstri şehri Hama'ya 47 km mesafededir. Suriye'nin diğer şehirlerine göre yapıların ve temizliğin daha düzenli olduğu göze çarpan şehir, turizm açısından pek çekici olmasa da; önemli tarihi eserlere ulaşım açısından önemli bir konuma sahiptir.
Sabahın seher vaktinde şehrin gözlerini yeni açtığı anlarda beyaz entarileriyle 17. yüzyılda Sultan Baybars tarafından yaptırılan ancak daha sonra bugünkü mükemmel yapısına 2. Abdülhamid tarafından kavuşan bu tarihi ve ulvi yapıya neşeli, birazda sesli ! gelen arab gençlerinin arasına karıştık. Mahalli giysileri içinde bizi yadırgamayan bu sempatik tavırlı insanlar önce “selamün aleyküm “ ile karşıladıktan sonra “Türki kardeş” hoşhamedileriyle kucakladılar. Etrafı her türlü beton yapılardan arındırılmış,ağaç ve güllerle süslenmiş geniş bir alandaki uzun yolu takip ettiğimizde etrafı duvarlarla çevrili avlu bizi karşıladı.Avlunun her iki yanında muhtemelen bugün çok aktif olarak kullanılmayan medrese odalarının sol tarafındaki abdest alınan yerde sizi sıcak suların aktığı bir abdesthane önce bağrına basıyor. Buradan sabahın meltemi yüzünüzü okşarken içeriden gelen ilahi nağmeler buyur ediyor. İçerideki oldukça süslü bezemeler ve avizeler arasında bir şey dikkatimiz çekiyor. Tüm avizeler Allah lafzının hemen altında kabzalı bir kılıç. Anlamı ise Allahın kılıncı ünvanına sahip olan Halid bin Velid’e atfen yapılmış. Suriyedeki tüm camilerde olduğu gibi burada da safların sevabı düşünülerek mümkün mertebe caminin yapısı dikdörtgen şeklinde düşünülmüş. İlk iki safta yaşları ortalama 18-25 arasında gencecik delikanlıların yer aldığını görmek biraz bizi şaşırttı. Uzun yıllar Sovyet kontrolündeki Bass partisinin ülke geneline hakim olduğu düşünülürse şaşırmakta haklıydık. Rahleleri açık Kur’an okuyan bu gençlerin namazın bitimiyle birlikte bizlere gösterdikleri ilgi hoşumuza da gitti.
HALİD BİN VELİD’İN EN BÜYÜK SAVAŞI
Dünya tarihinin en büyük kumandanlarından harp dahisi Halid bin Velid’in kabri caminin hemen arka kısmında bulunmakta. Son derece bakımlı olan türbede bulunan Halid bin Velid Peygamberimizden bir yaş küçük olup Kureyşin güvenliğini sağlamakla görevli kabileden olup küçük yaşlardan itibaren harp sanatı konusunda yetiştirilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) Mute savaşındaki başarısından ötürü onu Allah'ın kılıcı diye övmüştür. Yedinci hicrî yılında Müslüman olmuştur. Suriye sınırında Bizanslıların ordu hazırladıkları haberi gelince hilafet merkezinden Şam'a gitmesi emri verilmiş. Hz.Halid şehri muhasara etmiş ve hicri on dördüncü yılında zaptetmiş. Daha sonra Humus'u fethetmiş. Yermük savaşında Bizanslıları bozguna uğratmış. Kudüs'ü kuşatmış ve teslim almış. Böylece bütün Suriye mıntıkası Müslümanların eline geçmiş.
Bedeni ve ruhuyla İslam olan Halid bin Velid Mute savaşında büyük bir sınavdan geçer. O tarihe kadar İslam ordularının kumandanı olarak görevlendirilen Halid bin Velid bu savaşta Peygamberimizin azatlı kölesi Zeyd bin Harisenin kumandan olduğu savaşa er olarak katılır.Peygamberimiz savaşta Zeyd bin Haris şehit olursa kumandanın kim olacağını ordu sefere çıkmadan söyler. Onunda şehit olması durumunda kumandanın kim olacağını belirtir. Arka arkaya savaşta şehid olabilecek kumandanın yerine kimin geçeceğini belirtir. Ama bunların içinde Halid bin velid yoktur. 5 kumandanı sayan Hz. Peygamber daha sonra ordunun meşveretle birini kumandan seçmelerini ister. Bu tam bir imtihandır. Halid bin Velid’e münafıklar azatlı bir kölenin emrine girerek er olarak savaşması konusunu işlerler. Ama Halid bin velid nefsine ne kadar ağırda gelse Mute savaşının sonunda galib çıkar.
Halid bin Velid Hz. Ebubekir döneminde İslam orduları kumandanı olarak bir çok yerin fethini gerçekleştirmişti. Hz. Ömer döneminde H.17 yılında ise ordu kumandanlığı görevinden azledilir. Bu azl aslında ibretli bir bakış açısını da vermekte. Halid bin Velid bunu halifeden yazılı olarak gerekçesiyle birlikte ister. Ancak ordu içinde yinede er olarak çalışır. Hiç itiraz etmez. Hz. Ömer’in mektubu gelir. Bu büyük sahabe mektubunda Halid bin Velid’in girdiği bütün savaşları kazanmasının İslam orduları içinde atalet duygusuna sebep olduğunu. “Halid bin Velid başımızdaysa biz zaten hiçbir şey yapmadan kazanırız” duygusunu yıkmak, zaferin şahıslarda değil Allahın inayet ve takdiri ile olduğunu o devirde anlatmak için böyle bir karar aldığını açıklar.
Türbedeki kabrinin yanındaki küçük kabir de Hz. Halid'in oğlu Abdurrahman'a aittir. Ayrıca cami içerisinde Hz. Ömer'in oğlu Ubeydullah'ın kabri de vardır.
ŞEHİD OLAMAMA SIRRI
Caminin çıkışında büyük bir taş bulunmakta. Arapça ibarelerle Halid bin Velid’in vefatı sırasında "Vücudumda hiçbir yer yok ki, bir kılıç, mızrak veya ok yarası bulunmasın. Ama şimdi yatağımda uzanarak ölüyorum, cephelerde ölmeliydim. Savaşlarda ölümü aradım ama ölüm bana oralarda nasip olmadı. Korkakların gözü aydın olsun! Artık İslam'ın Halid'i yok" yazısı bulunmakta. İslam tarihine bakıldığında bir saat önce islamla şereflenen insanın bile şehit olduğunu görürüz. Şehitliği hayatı boyunca çok arzulayan Halid bin Velid’e kendi ifadesiyle vücudunda kılıç, mızrak ve ok yarası bulunmayan noktanın olmamsı ise Allahın bir takdiridir. Zira Halid bin Velid eğer şehit olsaydı bu ”Allahın kılıcı kırılmış” anlamını taşıyacaktı. Onun için kaderi ilahi Halid bin Velid’e normal bir ölüm nasip etmişti.
Caminin hemen çıkışında bizi tatlı ve sıcak bir sürpriz bekliyordu. El arabalarının üzerine sıcak salep satan Humuslu esnaf. Kısa zamanda kaynaştığımız salep satanlardan aldığımız büyükçe salep bardaklarındaki saleple içimiz ısınırken arabamıza binip yola revan olduk.

( Şehid Olamama Sırrı Suriye Seyahat Notları 2 başlıklı yazı abbas-levent tarafından 13.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu