Bu olay, bundan seneler önce, oğlumun daha yeni yeni satrancı öğrendiği
sıralarda yaşanmıştır. Önce bir müddet taşların nasıl hareket edeceğini
öğrettim. Baaak bu at, L şeklinde hareket eder, bu kale, düz ve yan gider, bu
fil, çapraz gider, piyonlar düz gider, çapraz yer... Piyonlara dikkat et de
büyüyünce sen de sakın kimselerin piyonu olma emi... Vezire de dikkat et,
vezirin kellesini verdin mi işin zor... Sonra başladık oynamaya sürekli
yeniliyorum ama ona...
Tabi ben sürekli yenilince o da mutlu oluyor haliyle... İçinden de ‘’Üfff
be ben neymişim, babamı bile deviriyorum.’’ Diye düşünüyordur... Bazen çakar
gibi oluyor ‘’Baba ya sen bana mahsus mu yeniliyorsun sanki?’’ demeye
getiriyor. Ben de yok oğlum olur mu öyle şey deyip çaktırmıyorum yine...
Bir gün yine oynuyoruz; bu bana ‘’şah mat’’ baba dedi, ben de şahı dışarı
çıkardım ''fork'' dedim. Şahı dinlenmeye alıyorum. Baştan yer gibi oldu, sonra
yemedi, o zamanlar çok küçüktü tabi...
Bazen aynı numaraları kızıma da yapıyordum. Baktım zamanla o da yemiyor... Eee zamane bebeleri bunlar. Bizim
gençliğimizde oynayacak adam bulamazdık, herkes bilmezdi, şimdinin çocukları
bir harika, oynayacak kimseleri bulamazlarsa, giriyorlar İnternet'e ora da
bilgisayarlar ile oynuyorlar... Dereceleri var tabi o bilgisayarlarında, orta
düzey, üst düzey diye... Bilgisayarı yenenler ile ben başa çıkabilir miyim hiç?
Böyle işte bunlar da benim çocuklarım...
Sevgi ve saygılarımla...