Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 19.12.2017
Okunma Sayısı : 1687
Yorum Sayısı : 2
ARZ-I  MEVUD  KİMLER  İÇİN  MEVUD  (  VAAD EDİLMİŞ  TOPRAKLAR  KİMLERE  VAAD  EDİLDİ?)  

Kudüs  meselesinde  en  çok  üzerinde  durulması  gereken  hususlardan  biri  de   propagandalara  karşı  oldukça  dikkatli  olmamız  gerekliliğidir.

Bu  konuya  girmeden  önce  hemen  bir  noktanın  altını  kalın çizgilerle  çizelim:

Biz   ''Kudüs  için canımızı  da  kanımızı  da  veririz''  dediğimiz  zaman  kimliğinde  Dini:  islam  yazan  (  Ki  şimdi çıkan  yeni  kimliklerde  bu  hane  yokmuş )  bazı  vatandaşlarımız  konu  hakkında  bilgileri  olsun  ya  da  olmasın  başlıyorlar  ''Araplar  bize  I.  Dünya  savaşında  şöyle  ihanet ettiler,  böyle  ihanet  ettiler,  hâla  ihanet  etmeye  devam  ediyorlar;  İslam  aleminde  sadece  Türkler  mi  var?  Araplar  neden  kıllarını  bile  kıpırdatmıyorlar?''  demeye.  Dahası  ''Elin  Arabının  kıçını  kollamak  bizim  görevimiz  mi?''  diye  soranlar  oluyor.  Yani  meseleyi  ''Arabın  kıçını  kollamak ''  meselesine  indirgiyorlar.

Bizim  meselemizin  Arabın  kıçını  kollamak  meselesi  olmadığını  bir  türlü  anlatamıyoruz  bu  insanlara. 


Sultan  I.Kılıçarslan  Haçlılarla  anlaşma  yapıp  ''  Anadoluya  dokunmamanız  şartıyla  bu  topraklardan  rahat  rahat  geçebilirsiniz.  Kudüs'ün de  canı  cehenneme,  ben  halkımın  rahatına  bakarım''  Diyebilirdi.  Arabın  kıçını  kollamak  için  mi  Anadolu'da  on  binlerce  Müslüman  Türk'ün  öldürülmesine,  hatta  bu  yamyamlar  tarafından  kebap  edilip  yenmesine  göz  yumdu  sanıyorsunuz?

Ama  çok  önemli  ve  hep  atladığımız  bir  şey  vardır  bu  ilk  Haçlı  seferinde:  I.  Kılıçarslan,  Anadolu'ya  600.000  Kişilik  bir  ordu  ile  giren  Haçlıları  kıra  kıra  sayılarını  100.000  e  indirmiş  ançak  bu  100.000  kişiye  inmiş  olan  Haçlı ordusu  Kudüs'ü  hiç  bir  karşı  koymaya muhatap olmadan  ele  geçirmiş  ve  70.000    Müslümanı  aralarında  on  binlerce  de yahudi  olduğu  halde  katletmişlerdir. Yani  ta  o  dönemlerde  de  maalesef  Kudüs  için  savaşan  sadece  Türkler  olmuştur.

Selahaddin  Eyyubi  1187  de  Kudüs'ü  Haçlılardan  geri  aldığında  meselesi  Arabı  rahatlatmak  meselesi  değildi.  

Şimdi  de  mesele  Arabı  korumak  ve  kollamak  meselesi  değildir.  Mesele  ne  kadar  Müslüman  olduğumuz  ya  da  olmadığımız  meselesidir.

Bugün  ''  Kudüs  için  kim  savaşmak  istiyorsa  işte  Kudüs,  İşte  İsrail  ve  ABD,  gitsin  savaşsın.  Bizim  evlatlarımızı  hain Araplar  için  savaşa  süremeyiz.  Buna  kimsenin  hakkı  yok''  Diyen  insanların  unuttukları  çok  önemli  bir  husus  vardır  ki  onu  da  Cumhurbaşkanımız  çok  net  bir şekilde  açıkladı  geçenlerde: '' Kudüs  giderse  Mekke  gider,  Mekke  giderse Kabe  gider.  Kabe  giderse  İstanbul  gider. Türkiye  gider. ''

Türkiye  giderse?

Türkiye  giderse  yeryüzünde  İslam  diye  bir  şey  kalmaz.  Meselenin  özü  de özeti  de  budur. 

Kudüs  için  savaşmak  sadece  bize  mi  düşüyor?

Gerekirse  evet.  Sadece  bize  düşüyor.

Şöyle  düşünün:  On  tane  saldırgan  babanıza  saldırıyorlar.  Siz  ise  iki  kardeşiniz ve  beş  amca  oğlunuz  ile  olayı  görüyorsunuz  ve  amca  oğullarınıza  ''  haydi  babamı kurtaralım ''  Diyorsunuz  ama  amca  oğullarınız  hiç  oralı  değiller.  Bu  durumda  ''  Ya  bana  ne,  amcaoğullarım  kıllarını  bile  kıpırdatmıyor.  Biz de  iki  kardeş  bu  on  kişiyle  başa  çıkamayız''  Deyip  babanızın  dövülmesine  seyirci  kalabilir  misiniz?  Damarlarınızdaki  kan  buna  müsaade  etmez  her  şeyden  önce. 

İşte  bugün  Türk'ün  yaptığı  budur.  

Şöyle  bir  tarihi  yoklayın  bakalım  Türkler  dışında  Haçlı  Seferlerine  maruz  kalan  bir  başka  millet  var  mıdır?  

Evet...Dünya  üzerinde  Türkler  dışında  üzerine  Haçlı  Seferleri  düzenlenmiş  bir  başka  millet  yoktur.  1095  de  başlayan  ilk  Haçlı  seferinde  de  Niğbolu  Savaşında  da,  II.  Viyana  kuşatmasından  sonra  kurulan  Kutsal  İttifakta  da I.  Dünya  Savaşında  da  ve  en  son  ABD  Başkanı  Bush'un  ilan  ettiğ  Haçlı  Seferinde  de hedef  hep  Türklerdir.  Yani  '' Kudüs'ten  bana  ne.  bana  dokunmayan  yılan  bin  yıl  yaşasın''  deseniz  de yılan  size  mutlaka  dokunacaktır. 

Yılan  bize  dokunurken öncelikle  direkt  olarak  topuyla,  tankıyla,  füzesiyle  yani  ateşli  silahı  ile  dokunmaz.  Hatta  bazen  bu  silahları  hiç  kullanmaz  bile.  Ateşli  silahlar  yerine  propagandaları  ile   bizi  aldatmaya  çalışırlar ki  bu  konuda  maalesef  din,  ellerindeki  en  güçlü silahtır.

Evet,  bizim  dinimizi  bize  karşı  silah  olarak  kullanırlar.  Nasıl  mı?  hemen  açıklayayım.


Mesela  Kuveyt'te  en  çok  seyredilen  El  Rai  adlı  bir  televizyon  kanalına  çıkan  ve  kendisini  hem  Arap  hem  de  Müslüman  olarak  ifade  eden  Abdullah  el  Hadlak  adlı  bir  gazeteci  Kur'andaki  bir  ayete  dayandırarak  ''  Kudüs  İsrail'in  hakkıdır.  O  toprakları  Allah  onlara  vaadetmiştir ''  der.   Söylediklerine  delil  olarak  da  Maide  suresinin  21.  Ayetini  gösterir.

O  zaman  gelin  bakalım Maide  Suresinin  21.  Ayeti  ne  diyor.

Maide  Suresinin  21.  Ayeti  aynen  şöyle  diyor: ‘'Ey kavmim. Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin.’'

Evet...Mısır'dan  Firavun  zulmü  sebebiyle kaçan  ve  bu  zulümden  kurtulduktan  sonra  Kudüs  önlerine  gelen  İsrailoğullarına  (  Yani  Yahudilere  )  Hz.  Musa  ''  Allah'ın  sizin  için  vaadettiği  kutsal  topreklara  girin''  Demiş.  Ayet  açık  bir  şekilde  Kutsal  toprakların  (  Arz-ı  Mevud )  Yahudiler  için  vaad  edildiğini  gösteriyor  gibi.   Eğer  daha  sonraki  ayetleri  okumaz,  Kur'anın  başka  ayetlerine  bakmaz,  sadece  bu  ayeti  ele  alıp  buna  göre  hüküm  vermeye  kalkarsanız  doğrudur;  Kur'an  bile  Arz-ı  Mevud'un  Yahudilerin  hakkı  olduğunu,  Allah  tarafından  onlara  vaad  edildiğini  söylüyor.  İşte  bu  sebeple  de  Abdullah  el  Hadlak  adlı  hain  köpek  ''  Keşke İsrail  ordusunda  bir  asker  olsaydım''  demekle  kalmıyor  bütün  Müslüman  Arap  gençlerini  İsrail  ordusuna  katılıp  işgalci (!)  Filistinlilerle   ve  tabii  ki  Kudüs'ü  bir Müslüman  beldesi  olarak  korumaya  kalkışacak  her  devlete  ve  millete  karşı  savaşmaya  davet  ediyor. 

Peki  Ayet  böyle  açık  açık  ''Allah'ın  size  yazdığı  ''  dediği  halde  neye  itiraz  ediyorum?  Kur'anın  hükmüne  karşı  mı geliyorum? 

O  halde aynı  surenin  diğer  ayetlerine  bakalım:

22 - Onlar da: "Ey Musa! Orada zorba bir kavim var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, şüphesiz biz de gireriz" dediler. (  Abdullah  El Hadlak,  bu  ayetten  de bahsediyor  ve  orada  işgalci,  barbarların  yaşadıklarını,  tarih  boyunca  Filistin  diye  bir  milletin  olmadığını  söylüyor.  ) 

23 - Allah'tan korkan ve Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki adam( Bu  ayetteki  iki  adamdan  kasıt  Hz.  Harun  ve  Hz.  Yuşa'dır )  şöyle dedi: "Onların üzerlerine kapıdan girin. Oradan girerseniz muhakkak galip gelirsiniz. Eğer layıkıyla inanıyorsanız yalnız Allah'a dayanın.

24 - Kavmi Musa'ya: "Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız" dediler.

25 - Musa: "Ey Rabbim! Ben, kendimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle bu fâsık kavmin arasını ayır" dedi.

26 - Allah Musa'ya şöyle dedi: "Kırk sene o mukaddes yer onlara haram kılınmıştır. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. O fâsık kavim için üzülme!".


Özellilke  24.  Ayete  dikkat  etmek  lazım:  '' Sen  ve  Rabbin  gidin  savaşın ''

Allah'a  inançları (  imanları  )  hiç  bir  zaman  samimi  ve  içten  olmayan  bir  kavme Yüce  Allah -  kutsal  saydığı-  toprakları  vaad  eder mi? 

''  Benimle  bu  fasık  kavmin  arasını  ayır''  Diyen  Hz.  Musa'nın  kavmi  böylesine  bir  kavim olabilir  mi?  

Allah,  bizzat  kendisinin  '' O  fasık kavim ''  dediği  topluluğa  dünya  üzerindeki  herhangi  bir  hem  de  kutsal  olan  toprağı  ''Size  aittir.  Buyurun  yerleşin''  Diye  vaad  eder  mi?

Eee,  o  zaman  Arz-ı Mevud  kimler  için  mevud?  Yani  kutsal  topraklar  kimler için müjdelenmiş  topraklardır?  

İşte  bu  sorunun  cevabına  geçmeden  önce  hepimizin yaptığı  çok  önemli  bir  hata  üzerinde  durmalıyız.

Biz  mesela  ''  Nuh  kavmi''  diyoruz  ama  bunu  dediğimizde  Hz.  Nuh  ile  gemiye  binenleri  değil,  ona  ve  dolayısıyla  Allah'a  itaat  etmeyenleri  ifade  ediyoruz.

Özellile  de  Lut  Kavmi  konusu  en  büyük  hatamız.  Bu  gün  bile  gaylere,  lezbiyenlere,  cinsi sapıklara  '' Luti''  diyoruz. Diyelim  ki  bir  erkek  bir  başka  erkekle  cinsi  münasebete  girmişse  ''Lutilik  yapmışlar ''  Diyoruz.  Yani  Lut  kavmi  deyince  maalesef  aklımıza cinsel  sapkınlar  geliyor.  Oysa  Lut Kavmi,  ona  uyup  Allah'ın  yolunda  giden  bir  avuç  insandır.

Musa'nın  kavmi  dediğimiz kavim  kavim  için  de  aynı  şey  söz  konusu.  ''Sen  ve  Rabbin  gidin  savaşın  ''  Diyen,  her  fırsatta  Hz.  Musa'ya  ihanet  eden  bir  kavim ( Ki  o  kavim  Bugün  hâla  aynı  ihanet  içindedir )  Musa'nın  kavmi  olabilir  mi?  

Kim  o  halde  Musa'nın  kavmi?  Arz-ı Mevud  kimler  için  vaadedildi  Allah  tarafından?  Mesela  Araplar  için  mi?  Yoksa  Türkler  için  mi?

Herhangi  bir  millet  adı  vermek  elbette  mümkün  değil.  Ama  şurası  gayet  açıktır:  Her  kim  gerçek  manada  Allah'ın  yolundaysa  Arz-ı  Mevud  onlar  için  vaadedilmiş  topraklardır. Ve  yine  kesindir  ki  Arz-ı Mev'ud   Yahudi  olmayanı  insan  bile  kabul  etmeyen  Yahudiler  için  vaadedilmemiştir  asla.

Evet..Arz-ı  Mevud  Yahudiler  için  vaadedilmemiştir. En  azından  şunu  kesinlikle  söyleyebiliriz: Arz-ı  Mevud bir  kavme  vaadedilmiştir  elbette,  bu  kavim bu günkü  tutumları  ve  barbarlıkları  dünyanın  gözü  önünde  olan  Yahudiler  asla  olamaz.    Bunu  bize açık  açık  bildiren  yine  Kur'anın  kendisidir.

İsra Suresi 4.  Ayet  İsrailoğullarına kitapta (Tevrat’ta), “Yeryüzünde iki kere fesat çıkaracaksınız.” diye bildirdik. Ve gerçekten, büyük bir üstünlükle gâlip geleceksiniz.
Kur'an  bu  ayette  hem  indirildiği  tarihten  önceki  iki  büyük  ve  önemli  fesattan  hem  de  indirildikten  sonraki  dönemde  yaşanacaklardan  haber  veriyor.

Peki  İsrailoğulları  gerçekten  de  iki  defa  fesat çıkardılar  mı?

Evet  çıkardılar.  

Birinci  fesadları  Eş'iya  Peygamberi  öldürmeleri,  İkinci fesadları  ise  Hz.  Yahya'yı  öldürmeleri,  Hz  İsa'ya  zulm  edip  onu  öldürmeye  teşebbüs  etmeleridir. 

Eş'iya  Peygamber  her  ne  kadar  Kur'anda  ismi  zikredilen  bir  peygamber  olmasa  da  bu  isim  Kitab-ı  mukaddeste  geçtiği  gibi  adı  geçen  peygamberlerin  her  üçünün  de  Yahudiler tarafından  öldürüldüğü  açık  bir  şekilde  yazar  ve bizim  tefsir  alimleri  de  iki fesaddan  kastın   Eş'iyai   ve  Yahya  peygamberin  öldürülmesi,  Hz.  İsa'nın öldüeülmeye kastedilmesi  olduğunu  söylerler.

Peki  bu  iki  olaya  rağmen  Yahudiler  daha  sonra    galip  gelmişler  midir?

Evet... İlkinde  Süleyman  Mabedi  yılımış,  yurtlarından  babil'e  sürülmüşler  ama  daha  sonra  perslerin  desteği  ile  ülkelerine  dönmüşler  ve  tapınağı  yeniden  yaparak  yaşamlarını  sğrdürmüşlerdir.

İkincide  Roma  İmparatoru  Titus  tüm  Yahudileri  Kudüs  ve  Filistin  topraklarından  sürmüş,  bunlar  dünyanın  dört  bir  yanına dağılmışlar  ama 1948  e  kadar  süren  yaklaşık  2000  senelik  bir  süreden  sonra  tekrar  galip olarak  İsaril  Devletini  kurmuşlardır. 

Peki  peygamber  katili  olan  bu  kavm  için  Allah,  bazı  toprakları  hem  de  kutsal  toprakları  vaad  etmiş  olabilir  mi?  Elbette  hayır. 

İSRÂ-5. Ayet:  Artık ikisinden birincisinin vadesi (zamanı) geldiği zaman, (çok çetin) kuvvet sahibi kullarımızı sizin üzerinize gönderdik. Böylece evlerin aralarına girip (sizi) aradılar ve vaadedilen, yapılmış oldu.

Bu  ayette  ilk  fesattan  sonra  Yahudilerin  başlarına  gelenler  anlatılıyor.
İSRÂ-6 . Ayet :''Sonra sizi, onlara karşı tekrar (yeniden zafere) döndürdük. Mallarla ve oğullarla, size imdat (yardım) ettik. Ve sizi, nefer (cemaat) olarak daha çok kıldık.

Bu  ayette  Kudüs'e  tekrar  geridönüşten  bahsedilmekte.
İSRÂ-7. Ayet '' Eğer ahsen davranırsanız, kendi nefsiniz için en iyisi olur. Eğer kötü davranırsanız, artık (o da) ona (nefsinize) aittir. Böylece sonrakinin (ikinci fesadınızın) vadesi geldiği zaman yüzünüzü karartsınlar ve mescide ilk defa girdikleri gibi girsinler. Ve üstünlük sağladığınız şeyleri mahvedip, helâk etsinler (yok etsinler).''

Yahudilerin  ikinci  fesatlarında  aynen  ilk  fesatlarında  olduğu  gibi  mescide (  Mescid-i  Aksa'ya  )  girildi  mi ?  Evet.  Tapınak  ikinci  kez yıkıldı  mı?  Evet. Yahudileri  helak  oldu  mu?  Evet...
İSRÂ-8 (Meâlleri Kıyasla):  Rabbinizin size rahmet (merhamet) etmesi umulur. Ve şâyet siz (fesada) dönerseniz, Biz de (cezalandırmaya) döneriz. Ve cehennemi, kâfirler için kuşatıcı kıldık.

Yüce  yaratıcı  Yahudiler  defalarca  rahmet  ettiği  ve  onların  doğru  yola  dönmeleri  için  fırsat  verdiği  halde  tekrar  fesada  döndüler  mi?  Evet...

Peki  onlar  için  sonuç  ne  olacak.  Bunca  fesatlarına  hep  göz  mü  yumacak  Allah?

Ayet  açık.  Diyor  ki  '' Ve şâyet siz (fesada) dönerseniz, Biz de (cezalandırmaya) döneriz. Ve cehennemi, kâfirler için kuşatıcı kıldık''  

Yani?

''Yani  bu  fesada  devam  edip yeryüzündeki  tüm  insanların  Yahudilere  hizmet  etmek  ve  onların  kölesi  olmak  için  yaratıldığı  inancından  vazgeçmediğiniz  takdirde  (  Ki  bu inacı  hiç  bir  zaman  terk  etmemişlerdir)  sizin  için  cehennemi  kuşatıcı  kıldık.  

Peki  bu  ilahi  emir  sadece  Yahudiler  için  mi  geçerli? 

Elbette  değil. 

Minicik  çocukları  tamamen  keyfi  olarak  öldüren  İsrail'e  karşı  yapılacak  olan  bir  cihad  için  ''Dinen  caiz  değildir ''  diyenler,''İsrail  bizim  kardeşimizdir''  diyenler,  ''İsrail  ordusunda  asker  olsaydım  keşke''  Deyip Müslüman  Arap  gençlerini  İsrail  ordusunda savaşmaya  davet edenler,  Filistinde  yaşanan  drama  gözlerini  kapayam    sözde  Müslümanların  ''  fesada  dönenler ''  Kapsamı  içinde  olmadıklarını  kim  söyleyebilir?

Eeee  sonuç  olarak  Arz-ı  mevud  kimler için  mevud?

Gayet  açık:  Kim  onu  hakkediyorsa  onlar  için  mev'ud  (  yani  müjdelenmiş )  hangi  kavim  gerçek  manada   Allah'ın  yolunda  ise  (  ki  şu  an  itibariyle  böyle  bir  kavim  göremiyorum ) o  kavim için  vaadedilmiştir  kutsal  topraklar.  

Bu  kavim  ileride  Türkler  de  olabilir,  Araplar  da.  Hatta  bakarsınız  hiç  alakasız  görünse  de  ileride  tamamen  Allah  yoluna  giren  bir  Japonya'nın,  Kore'nin,  Çin'in  aklınıza  gelmeyecek  bir  başka  milletin,  kavmin  de  olabilir.  Ama  şurası  kesindir  ki   dünyamızın  şu  haliyle  hiç  bir  kavim  için  vaadedilmiş  değildir.  

''Allah  Türk  milletine  vaadedilmiş  topraklar  eyler inşallah.''  Diyerek  noktayı  koyalım. 

Not:  Bu  yazı  aslında  TRUMP ''  BATI  KUDÜS  İSRAİL'İN  BAŞKENTİDİR''  DESEYDİ  HİÇ  BİR  SORUN  OLMAYACAK  MIYDI?    başlıklı  yazımın  2.  Bölümüdür  ama  aynı  başlığı  tekrar  kullanmak  istemedim  çünkü  Konu Trumpun ne  dediği,  bizim  ona  nasıl  cevap  vermemiz  gerektiği  değildi  bu  bölümde. 

( Arz-ı Mevud Kimler İçin Mevud ( Vaadedilmiş Topraklar Kimlere Vaad Edi başlıklı yazı Sami Biber tarafından 19.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.