Artık yılın hüznüne yakınım:
En atıl ve ardışık bir sayıdan da
bağımsız.
Atıfta bulunmak ne ise…
İçinin kirlerinde paslı şehir,
Ölümüne ramak kala senenin son
gününden:
Sızan yaranın,
Korktuğum değil de
Korkutulduğum kadar hem de ölümüne.
Gizli bir kayıt;
Yine muteber bir kaynaktan:
Sözüm ona pişmanmış geçmiş zaman:
Beyhude, be eski sene.
Giden gittiği ile kaldı
Ölümün meşrebine de yenik düştü madem
Bunca insan
Ve zulmüne kumpasın hele ki onca
Çirkin yalanın inhisarında
Kanayan kocaman bir coğrafya
Yüreğin de dünyanın da atlası;
Katmerli acılarla yıkandı yer gök
Hele ki gözü yaşlı anaların
Evlat acısı.
Zaman denk düştü ansızın,
Gök yarıldı ortasından
Sonra yeniden ve yeniden…
Kinaye dolarken yeryüzü:
Kir pas içinde vicdan
Ve metanet denen yaranın
Kanlı geçmişi:
Hele ki ilk günden
Kötülüğün Tanrısı insan ve zulüm
Buyur etti içinin kinini
Masumiyete bulaşırken
Elemin ve beterin kirli isyan izi.
Düşmanın hası bile olmalı iken
En mert ve muteber seçilmiş;
Kınından ya da kininden arda kalan
Hep kan ve dokunaklı bir iç çekiş.
Yine zaman ötesi hazana dönmüşken
Dört mevsim:
Yazı kışa dönen,
Kışı karla temizlemekten aciz
Bir mevsime seğirten
Yüreğin hamlesi yanlış bir rota;
Sevginin kayıp istikameti
En delici isyan,
Arınmış olmayı dilerken
Kara vicdandan,
En ayrımcı darbe
Yine kötünün zulüm dükkânından.
Peyderpey ereceğiz mutluluğa mirim,
Gönül gözünde sayısız kıvılcım
Hele ki seğirirken için için
Bir de boş bir kutuya attığımız
umutları
Melekler ve Tanrı
Çekerken mazlum için,
Ne yorgun ne yılgın olmalı insan
Olsa da mutluluk kuytularda
Yeter ki yüreği de umudu da
Saklı tutma içinin zindanında.
Gün evrildi,
Melekler sevindi madem,
Çocuk kahkahalarına yakındır zaman
Mazlumun duasında
Asla olmaz tek yalan,
Demenin gücü bile vakıf
Neşeyi ucundan yakalamaya,
Ant içtikçe evren
Sözümüzü verdik sehven.