Yanıltıcı bir durum dikkatimi çekiyor; egemenlik ve sahiplik, mutluluk için vazgeçilmez hedeflermiş gibi koşullandırılıyoruz. Aile, toplum, arkadaş, uzak ve yakın dostumuz bizi gittikçe daha çok egemenlik gücümüz ve madde sahipliğimizle değerlendirir olmaktadır. Bilincimiz bebeklikten itibaren bu değerlere uygun yapılandırılıyor. Mutluluğun en üst duyumu olan aşka bile sahiplik taslamadan edemiyoruz. Sahipliği en büyük başarı öyküsü yapmışız. Sahiplenmeden herkesi sevmeyi değil de, sahipliğimizin görkeminde herkes tarafından sevilmeyi arzuluyoruz. Oysa dünya nimetine sahiplik ancak sorumlu paylaşım yetkinliğiyle taçlandırıldığında kişiyi mutlu kılabilir. “Bir yaprak düştüğünde orman daha çok üşür” bilinciyle bir insan düştüğünde ona bir el vermek mutluluğu da ayağa kaldırır. Gülmek için mutlu olmayı beklemeyip de size gülenlerle birlikte gülebiliyorsanız, mutluluk kendi gerçekliğine tutunmak için size sarılacaktır.

Çok şeye sahip olabilirsiniz, bunun sınırlaması yok; ancak, egonuza egemen, bilincinizle tanışık ve barışık değilseniz, mutluluk sizi hep sıyırıp geçecektir. Medeniyetin rekabetçi yollarında sahiplik yarışı madalyalarına tamah eden kişi medeniyet hapishanesinin takdirli mahpusudur. Hep koşullandırılmış bir bilinçle başkalarının iradesinden sunulan madalyaları mutluluk başarısının kanıtı sanarak aldanır. Kendi gerçekliğini medeniyet duvarları dışında gezinen bağımsız mutlulukla değerlendiremez.
*
Muharrem Soyek
( Sahiplik Ve Mutluluk başlıklı yazı M. Soyek tarafından 4.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.