Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 10.04.2018
Okunma Sayısı : 1815
Yorum Sayısı : 6
Günün Yazısı

Bu Yazı 11.04.2018 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.


Türkiye'de  kaç  tane  tıp  fakültesi  olduğunu  ve  bu  fakültelerde  okuyan öğrenci  sayısını  biliyor  musunuz?

Google  amcanın  verilerine  göre  84  tıp  fakültemiz  ve  bunlarda  okuyan  75.000  öğrencimiz  yani  müstakbel  doktor  adayımız  varmış.  

Peki  tıp  fakültelerinde  eğitim  öğretim  süresi  kaç  yıldır?  

Bildiğim  kadarıyla  altı  yıl  doktor  olmak  için,  bir  altı  yıl daha  da  uzman  hekim  olmak  için  toplamda  12  yıl  dirsek  çürütmek  gerekiyor.  Yani  bir  gencimizin  uzman  hekim  olup  mesela  bir  ameliyat  yapabilmesi  için  -fire  vermemek  kaydıyla-  on  iki  yıl  eğitim  alması  gerekiyor.

Peki  bu  on  iki  yıllık  eğitim  o  gencin  anne babasına  kaç  paraya  mal  olur  dersiniz?  

Herhalde  bir  servete  mal  oluyordur.  Yani  kelimenin  tam  anlamıyla  pek çok  anne  ve  baba  çocuklarının  uzman  doktor  olduğunu  görebilmek  için  yemiyorlar  yediriyorlar, giymiyorlar  giydiriyorlar.(  Evladı  doktor  olan  varsa  daha  iyi  bilir. ) 

Tıp  tahsili  gören  bir  gencin  okuduğu  veya  okumak  zorunda  olduğu  kitaplarınn  sayfa  sayısı  toplamda  kaçtır  dersiniz?  Sanırım  on  binlerce  sayfadan  fazladır.  On  iki  yıl  bu,  dile  kolay.

İşte  bütün  bu  zorluklardan,  bütün  bu  masraflardan,  oldukça  uzun  ve  yorucu  bir  eğitimden  sonra  binbir  zorlukla  kazandığı  tıp  fakültesinden  mezun  olup  akabinde  uzman  hekim  olan  bir  gence (  Ki  artık  gençlik  de  bitmiş,  o  lüle  lüle  saçlar  dökülüp  ortaya  kel  kafalı  bir  nesne  çıkmıştır )  ''  Hocam''  Diye  hitap  eder  herkes.

Yani  efendim  ''  Evladım''  dan  ''  Hocam'' lığa  terfi  etmek  için  bir  gencimizin  anasından  emdiği  süt  burnundan  döküldüğü  gibi  kendisini  okutan ebeveynlerinin  zaten  ebelerinin  hatırı  çoktan  sorulmuş  olur.  

Boşuna  zahmet  aslında.  Evet, boşu  boşuna  bir  zahmet.  Boşu boşuna  bunca  masraf,  bunca  çile...  Bunca  sene  dirsek  çürütmek  tamamen  boşu  boşuna.

Bir  haftada  ve  sadece  500  Tl  karşılığında  uzman  hekim  olmanız  mümkün  aslında.  

Evet,  yanlış  okumuyorsunuz.  Sadece  bir  hafta  ve  sadece 500 Tl  veya 150  Euro...Hepsi  bu  kadar...

Yalnız  bahsini  edeceğim  bu bir  haftalık  ve  size  500  Tl  ye  mal  olacak  eğitim(!)  sonunda  size  ''  Hocam''  demiyorlar.  Ne  diyorlar  peki?  Eğer  erkekseniz  ''  Haccam ''  oluyorsunuz.  Kadın  iseniz  de  ''  Haccame''

Ha  eğer  biraz  Avrupai olsun  derseniz  '' Hijam''  veya  ''  Hijama''  da  dedirtebilirsiniz  kendinize.  (  Aslında  onun  da  Avrupai mi  yoksa    daha  da  bir  Arabi  mi  olduğunu  da  anlamış  değilim  ya  neyse.  Haa.  akadameik  kariyer  başamağı  da  olabilir.  Yani  Haccamlar Ordinaryüs  iken  Hijamlar  sadece  proftur.  Ya  da  tam  tersi...)

Ha  ''  Hocam''  ha  ''  Haccam''  sanırım  öyle  çok  da  farkı  yok  değil mi?  Neticede  ''  Hocam''  denilen  vatandaşlar  da  ''  Haccam''  denilenler  de  aynı  işi  yapıyorlar.  Yani insanlara  şifa  dağıtıyorlar.  Hasta  insanları  iyi  ediyorlar.

Sanırım  '' Hocam'' ları  anladınız  ama  ''  haccam''  lar  kafanızı  karıştırdı  biraz.  Hemen  onları  tanıtayım  o  zaman.

Efendim,  ''Haccam''  lar  veya  '' Haccameler''  kısaca  hacamat  yaparlar.  Yani  vücudun  çeşitli  yerlerini  iğne  ya  da  başka  kesici  aletlerle  kanatıp  kanayan  yerden  çeşitli  pompalarla  kan  alırlar.  Böylece  bel  fıtığından  kısırlığa,  migrenden  alzheimer'e  kadar  her  türlü  derde  deva  olurlar (!)  Doğuştan  felci,  otizmi,  ülseri,  reflüyü, grip  ve  nezleyi,  koahı,  hatta  psikolojik  rahatsızlıkları  tedavi  ettiği  de  bilinen  bir  gerçektirmiş  diyorlarmış. ( Ne  cümle  ama  değil  mi?  )  

Bu  arada  unutmadan  söyleyelim:  Bu  bir  haftalık  ve  sadece  500  Tl  karşılığında  aldığınız  eğitimin  içinde  aynı  zamanda  sülük  eğitimi  de  alıyorsunuz.  Yani  bir  hafta  içinde  hem  insanların  neresini  delip  de  kanını  alırsanız  hangi  hastalığına  şifa  olacağıınızı  öğrendiğiniz  gibi  aynı  zamanda  mesela  basür  olan  bir  hastanın  basür  memelerindeki  kanı  alıp  zavallıyı  felaha  kavuşturmak  için  o  memelere  nasıl  sülük  koyacağınızın  da  eğitimini  alıyorsunuz.  Hatta  inanması  zor  ama  kulak  içinde  iltihabı  olan  bir  hastayı  bu  dertten  sülük  koyarak  nasıl  kurtaracağınızın  eğitimi  de  işte  bu  bir  haftalık  süre  içinde  size  mükemmel  bir  şekilde  öğretiliyor. Mesela  sinüzitiniz var.  Sal  sülüğü  burundan  içeri  işlem  tamam...

Bitmedi...

Bu  bir  haftalık  eğitim  süreci  içinde  Haccam  ya  da  Haccame  olarak  yetiştirilidiğiniz  gibi  uzman  bir  sülükolog  oluyorsunuz  ama  hepsi  bu  değil.  Aynı  zamanda  bir  beslenme  uzmanı  olarak  da  yetişiyorsunuz.  Yani  efendim  diyetisyenlik  eğitimi  de  bu  bir  haftalık  ve  tutarı  500  Tl  olan  eğitime  dahil.
Yani  kısaca  bu  bir  haftalık  eğitim  sonrasında  isterseniz  vatandaşın göbeğinden,  omuriliğinden,  ensesinden  kan  alın,  isterseniz  o  işi  sizin  yerinize  sülükler  yapsın,  isterseniz  de  ''  Yuh  anasını  satayım.  Manda  gibi  olmuşsun.  Bundan  böyle  marulla  salatalıktan  başka  bir  halt  yemeyeceksin''  diye  millete  diyet  programları  düzenleyin.  Haa  keyif  sizin  keyfiniz,  isterseniz  hepsini  birden  yapabilirsiniz.  Ya  da?  Eğer  ''Allah  yürü  ya  kulum ''  der  de  millet  size akın  etmeye başlarsa eh  eşek  değilsiniz  ya,  aldığınız  o  belge  ile  artık  siz  de  ''Haccam''  ve  ''  Haccame''  yetiştirebilirsiniz.  Yetiştirin  bir  kaç  ''  Haccam''  ya  da  ''Haccame''  Kurun  bir  de  hastane,  kaymak  gibi  iş...

Bu  kadar  mı?

Olur  mu  hiç  efendim.  Koskoca  bir  hafta  eğitim  almışsınız.  500  Tl  gibi  muazzam  bir  servet  ödemişsiniz.  Elinizde  kapı  gibi  ''  haccam/haccame''  uzamanlık  belgeniz,  ''Sülükolog''  belgeniz  '' Sağlıklı  Beslenme-Diyetisyen''  Belgeniz  var  sizin.  Artık  size  dertlerini  telefonla  anlatan  insanlara  hacamat  pompaları   satabilirsiniz  mesela.  Ya  da  kavanoz  kavanoz  sülük...  Yüzünü  bile  görmediğiniz  hastalara  diyet  programları  düzenleyip  rahat  rahat  ''  Biraz  sinameki,  biraz  ziftin  peki,  az  davul  tozu,  bir  fiske  minare  gölgesi''  filan  diyebilir  ve  rahat  rahat  sövüşlersiniz.

Bu  yazıyı  okurken  bazı  arkadaşlar  belki  de  ''  Sami  Hoca  bayağı  abartmış''diyebilir.  Böyle  düşünen  arkadaşlara  tek  bir  tavsiyem  var:  Google  a  ''  Haccame  nedir?''  diye  yazsınlar,  sonra  başlasınlar  okumaya...  O  zaman  göreceklerdir  vahameti. Çünkü  böyle  yazınca  millet   mizah  yapıyorum  sanıyor.  

Peki,  bunca  yazıp  çizdikten  sonra  hacamat  ya  da  sülük  tedavisi  denen  ve  bugün  artık  alternatif  tıp diye  hastanelerde  bile   uygulanan  bu  usüllerin  tıpta  hiç  bir  şekilde  yeri  yok  mudur?

Bu  sorunun  cevabı  beni  aşar.  Bildiğim  kadarıyla  Peygamberimiz  bile  zaman  zaman  hacamat  yaptırımış  kendisine.  Ayrıca  hacamattan  olsun  sülükten  olsun  bazı  dertlerine şifa  bulmuş  insanların  var  olduğunu  biliyorum.  Ancak bir  haftalık  bir  eğitimle  500  Tl  lik  bir  ücret  karşılığında  alınan  bir  belgeyle  kişinin  uzman  olabileceğine  inanmamı elbette  beklemeyezsiniz  benden.  Diğer  taraftan  eğer  pek  çok  derdimize  (  Ki  neredeyse  bu  hacamat  ve  sülük  olayının  derman  olmadığı  hiç  bir  hastalık  yok )  hacamat  veya  sülük çare  oluyorsa  75.000  öğrenci  84  adet  tıp  fakültesinde  ne  diye   hayatlarının  en  güzel  yıllarını  heba  ediyorlar?  

1400- 1500  sene  önce  başka  bir  alternatif  yokken yapılan  bir  uygulamayı  bugün  bunca  tıp  alternatifi  varken  hâla  sürdürmenin  bir  anlamı  var mıdır?  

Koskoca  Sultan  I.  Mahmut  Hemoroid (  basür )  Kanamasından  ölmüş.  Bugünün  imkanları  o  günlerde  olsaydı  acaba  hâla derdinin  dermanı  için  sülükçülere,  hacamatçılara  mı  müracaat  ederdi  yoksa  artık  hiç  kimseyi  öldürmeyen  bu  hastalığın  tedavisi  için  modern  tıbbı  mı  tercih  ederdi?  Bunu  da  düşünmek  lazım  ''Alternatif  tıp''  derken...  Alternatif  tıp  bence  hiç  bir  alternatifin  olmadığı,  hastanın  artık  yüzde   doksan  dokuz  rahmetli  aday  adayı  olduğu  durumlarda  -belki-  söz  konusu  olmalıdır.  Diğer durumlarda  asla. 

Bu  iş  aslında  neye  benziyor  biliyor  musunuz?

Eskiden  özellikle köylerde  insanlar  çamur  ve  samanı  karıştırır  sonra onları  kalıplara  döküp kurutarak  kerpiç  haline  getirir,  sonra  da  o kerpiçlerden    bir  evler  yaptırırlardı  sazdan  samandan. O  sazdan  samandan  evleri  yapanlar  bugün  nasıl  ki  o  muhteşem  gökdelenleri  inşa  eden  mühendislere  ''  Ne  var  arkadaş,  biz  de  mühendisiz sizin  gibi''  deme  hakkına  sahip  değilse  aynı  şekilde  önemli  bir  kısmı  ''Ali  Okulundan ''  diplomalı  insanların  da  bir  haftalık  bir  eğitim (!)  sonucunda  hem  Haccam/ Haccame,  Hem  sülükolog,  hem  de  diyetisyen  olarak  arz-ı  endam  edip  '' Ne  var  arkadaş !  Biz  de  alternatif  tıp  sunuyoruz''  deme  hakkı  yoktur.  

Velhasılı  top  aslında  Sağlık  Bakanlığında..İllevelakin  bugün  hasta  olan  bir  vatandaşa  tomografi,  mr  gibi  hayati  bir  konu için  sekiz  ay sonraya  randevu  verilirse,  benim  gibi  bel  fıtığı  teşhisi  konmuş bir  hastaya   hastane  doktoru  (  üstelik  uyarmama  rağmen )  kas gevşetici  hap  verip  de  mide  kanamasına  sebep  olursa,  Hele  unutamadığım  bir anı  vardır  ki  evlere  şenlik:  Doktor  hastaya  '' 11  Nisanda  seni  ameliyata  alıyoruz. Ancak  ameliyata  girmeden  önce  bir  tomografi  çektirmen  gerekiyor''  Diyor.  Hasta  yakını  tomografiden  randevu  almaya  gidiyor,  vatandaşa  ''  7  Haziran'a  gün  veriyorlar ''  Yani  hani  eskiden  öyle  mahkemeler  varmış  ya:  ''  Suçlunun  idamına,  bilahare  şahitlerin  dinlenmesine  karar  verildi''  Diye,  aynen  işte  öyle...  Hastanelerde  bu  durumların  önüne  geçilmezse  maalesef  bu  hacamatçılar,  bu  sülükçüler  daha  çoook  sövüşler  bu  milleti. 

Velhasılıkelam  artık  ''  Hocam''  devri kapanıyor  gibi.  Bundan  sonra  ''  Haccam''  veya  ''Haccame''  devri  başlıyor.  Vatana  millete  hayırlı  uğurlu  olsun  (!)

Not:  Yukarıda  sadece  bir  hafta  demiştim  eğitim  için  değil mi?  Bunu  sadece  dört  günde  30  saatte  halledenler  de  varmış.  

( Hocam Değil, Haccam Veya Haccame başlıklı yazı Sami Biber tarafından 10.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.