1 A Be Karı Lazım Mı Karı ?


Yaş  altmış  beş  oldu  ya,  artık  ben  de  beleşçiler  sınıfına  dahil  oldum  doğal olarak.  Ancak  bu  sınıfa  dahil  olmak  için  bir  kartınız  olması  gerekiyor.  İşte  o  karta  İstanbul'da  ''Akbil  Kart''  Dense  de  ben onun  altmış  beş  yaş  üstü  için  olanlarına  ''  Beleş  Kart''  Diyorum  çünkü  eğer  bir    Beleş  Kart  sahibi iseniz belediyenin  tüm  vasıtalarına  bedavadan  biniyorsunuz.

Yok  yanlış  oldu.  Bir  kartınız  varsa  belediye  başkanının  arabasına  binemezsiniz  tabii  ki.  Çöp  kamyonlarına,  belediyeye  ait  iş  arabalarına  ve  vasıtalarına  da  binemezsiniz.  Yalnız, yanlış  bilmiyorsam  belediyelere  ait  cenaze  arabalarına  beleş  biniliyor. Zaten  beleş  olmasa  da  onun  ücretini  siz  ödemiyorsunuz.

Neyse  efendim. Arap'ın dediği  gibi ''  Heva  latif,  ıklım  mutedil,  menazir-i  tebâyin  mukemmel  emme  velakin   ehali puşt  olsa  da   hem  şehr-i  İstanbul'un  Kalhedon'unda  bir  tur  atmak  hem  de  Beleş  kartımı  almak  üzere   yola  çıktım.

Kalhedon  deyince  bilmeyenler  için  söyleyeyim:  Kadıköy  yani. 

İstanbul'un  fethinden  sonra  Kadıköy'ün  bulunduğu  alan kadılara  arpalık  olarak  verildiği  için  zamanla  adı ''  Kadıköy ''  olarak  anılmış. 

Kadıköy'e  indiğimde  baktım Cuma  namazı  vakti  hayli  yaklaşmış.  Beleş  kartı  alacağım  yer  Haydarpaşa  Tren  Garı  tarafında. O  bakımdan  yavaş  yavaş  Haydarpaşa  Protokol  Camiine  doğru  yürümeye  başladım. 

Yanlış  anlaşılmasın.  Bu  cami  protokola  özel  bir  cami  değil  ama   bu  adla  anlıyor.  Neden  böyle? Maalesef tüm  araştırmalarıma  rağmen  bulamadım.

Allah kabul  eylesin,  bu  camide  Cuma  namazını eda  ettikten  sonra  Beleş  Kartımı da  aldım  ve  artık  Kadıköy  Sahilindeyim.Bu  arada  bel  fıtığım  ve dizdeki  kireçlenme  dolayısıyla  hem  belim  hem  dizlerim  fena  halde  ağrıyor. 

Kart  beleş  de  simit  beleş  değil  maalesef.  Karnım  zil  çalıyor,  cepte  ise  sadece  3 Tl  var. Hepsi o.

Yanaştım  simitçiye.  Gözüm  ay  çöreğinde.

-Kaç  para  delikanlı?

Delikanlı '' Dört  lira''  Dese,  boynumu  büküp  ayrılacağım  oradan.  Ya da  ''  Üç lira  olmaz mı? ''  Diye  pazarlık  yapacağım.  Allah'tan  ''  İki  buçuk  lira  Amca. '' Dedi.  Oh  beee.  Midemdeki  bandoyu  susturacağım  nihayet.  Namussuz,  camide  bile  gurul  gurul  milleti  rahatsız  etti.

Aldım  ay  çöreğini.  Bir  banka  oturup  yiyorum.  

Yemesine  yiyorum  da  her  yer  naylon  poşet,  kağıt  peçete, pet şişe  dolu. Yani  marketlerde  poşeti  parayla  satın  almak  en  azından  Kadıköy  İlçesinde  en  küçük  bir  değişikliğe  sebep  olmamış  naylon  kullanımı  ve  israfıyla  ilgili olarak.  Pisliği de  cabası  tabii  ki.

Midem  kalka  kalka  ay  çöreğini   damaklarımla  eziyorum. 

''  Diyeceksiniz  ki  neden  ille  de  ay  çöreği?  Neden  damaklarınla  eziyorsun?''  

Anlayın  yahu.  Protezleri  evde  unutmuşum  yine.  Onlar  bardağın  içinde  ya  oğluma ya  gelinime  ya  da  torunum  Lina'ya  sırıtıyorlar  o  anda. 

Ay  çöreğini  bitirmiştim  ki  arkadan  dürttü  biri.

Hayatta  en  uyuz olduğum  şeydir birinin  beni  dürtmesi  Face bookta dürtülmekten  bile fena  halde  gıcık  kaparım,  değil  ki  böyle  böğrüme  dokunularak  dürtülmek...  Öfkeyle  döndüm.  Dönmemle  de  eni- boyu  birbirine  denk  bir  hatunun tam  arkamda  dikildiğini gördüm. Kadıköy'ü  bilenler  tahmin  etmiştir kim  olabileceğini.

-A be  karı  lazım  mı  karı? 

Fesübhanallah...Ulan  camiden  çıkalı  en  fazla  on  beş  dakika  olmuş.  Daha  abdestim  bile  bozulmamış.  Hasbinallah  Veni'mel  vekil. 

-Ne karısı  kızım  yaaa? Ben  belimi  doğrultamıyorum,  sen  benden...Tövbe  tövbe...

-Doorulturuz  be  aaa. Sen  bak  bakalım  beğendiğin  karı  var  mı?

Allah  için  içlerinde  oldukça  güzel  olanlar  da  vardı.

-  Bak  şimdi.  Evet  bana  bir  karı lazım.  Lazım  olmasına  lazım  ama  senden bile  iri olması  lazım.  Etrafta  öyle  bir  karı  göremiyorum.

Kadın  şaşırdı.

-A  be  n'eedeceksin  o  kadar  iri  karıyı?

Yapıştırdım  hemen.

-Sırtım  çok  fena  ağrıyor.  Sırtımı  çiğneteceğim. Kulunçlarımı kırdıracağım. Ha,  bir  de   dizlerimde  kireçlenme  var.  Dizlerimi  ovduracağım. Ondan  sonra  da  oturup  birer  kahve  içer  muhabbet  ederiz. 

-A be  sapık mısın  sen?  

-  Yoo.  Neden  ki?  Karı  bana  bunlar  için  lazım. 

Kadın  az  düşündü.  

-A  be  maksat  müşteri  memnuniyeti.  Tamam  buluruz  sana öyle  birini.

Eyvah  ki  eyvah.  Kadını  başımdan  savayım  diye  söylemiştim  ama  bayağı  bayağı ciddiye  aldı.

-Şeyyy.  Yalnız  bir  sorun  daha  var.

-  A  be  amma  da  sorunlu  adammışsın  ya.  Başka  ne?

-Bende  elli  kuruş  dışında  para  yok.  Kredi  kartı  geçerli  mi?

Sordum  ama  bir  yandan  da  korkuyorum.  Ya  koskoca  şalvarının  içinden  bir  pos  makinesi  çıkarırsa?

Neyse  ki  kredi  kartı  geçerli  değilmiş.  Nitekim  ''  Hasss...irrr  pezevenk.''  Dediğinde  anladım  kredi  kartı  ile  çalışmadıklarını.

Velhasılıkelam  bu  günüm  de  böyle  geçti.  

Bu  arada  merak  ediyorum:  Dilencileri,  tinercileri  ve  benzeri  her  türlü  olumsuzlukları  Kadıköy'den  temizleyen  polis  ve  zabıtamız  neden  sabahtan  akşama  kadar  kendilerini  pazarlayan  bu  kadınları  tamamen  temizleyemiyor?  Neden  Kadıköy'ü  bu  çirkin  görüntüden  ve  imajdan  kurtaramıyor? Yoksa  pek çok  rengi içinde  barındıran  bu  güzel  ilçemizin  apayrı  bir  rengi  olarak  mı  görülüyor  bu  iğrençlik?

Bu  arada  hemen  belirteyim:  Bu  kadın  pazarlama  ve  fuhuş  olayı  sadece  çingenelerin  yaptığı  bir  olay  değil.( Çingene  küçümsemek  ya  da  aşağılamak  için  kullandığım  bir  kelime  değil.Lakin  başka  bir  adla  ya  da  sıfatla  tanımlamak  da  mümkün  değil  bunları.)  Yerli  ya  da  yabancı  uyruklu  daha  pek  çok  kadın Kadıköy'ü  adeta  açık  bir  genelev  haline  getirmiş.  Bu  duruma  mutlaka  el  atılmalı. 
( A Be Karı Lazım Mı Karı ? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 2.03.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.