1
Başlığı okuyan değerli okuyucu sakın şaşırma.İnsanı bir kelime anlatır.Aklınıza gelen kelimeleri unutun.İnsanı anlatan bir kelime vardır.O da Abd yani kul olmaktır.Ehli Sünnet tasavvufunun zirvelerinden İmamı Rabbani(vefatı:1624) Mektubat kitabında abdiyet makamının her makamdan daha üstün olduğunu yazmaktadır.(Mektubat Tercmesi-H.H.Işık)
Bu bakımdan insanları iki
Kul olanlar ve Kulluğu inkar edenler olarak iki sınıfa ayırmak
mümkündür.
Kulluk(abdiyet) öncelikle
Peygamberlerin vasfıdır.Allah-ü Teala(cc) Kur-anı Kerim’de
peygamberlerin kulluk vasfını öne çıkartmıştır."O ki,
geceleyin kulunu Mescid-i Haram'dan çevresini bereketli kıldığımız
Mescid-i Aksa'ya yürüttü," (el-İsra, 17/1) ve "O
Allah'a hamd olsun ki kuluna kitabı indirdi..."(el-Kehf, 18/1)
Nitekim,Enbiya suresi 25. ayette “Senden önce hiçbir peygamber
göndermedik ki ona, Benden başka ilah yoktur, o halde Bana
kulluk
edin diye vahyetmiş olmayalım” diye buyurarak
kulluğun önemini bizlere bildirmiştir.
Aynı
şekilde diğer peygamberlerin kulluk vasıfları da Kur’anı
Kerim’de vurgulanmıştır.Hz.İsa için “Ne İsa, Allah’ın
kulu olmaktan kaçınacak kadar gurura kapıldı, ne de ona yakın
olan melekler. O’na kulluk etmeyi gururlarına yediremeyenler ve
küstahça böbürlenenler (bilsinler ki Hesap Günü) Allah
hepsini kendi katında toplayacaktır” (Nisa/172) denilirken Yine
Hz. İsa’nın ağzından “Ben Allah’ın kuluyum. O, bana ilahi
mesajı bahşetti ve beni
peygamber yaptı” (Meryem/30)
denilerek, Hz. İsa’nın “abdullah”oluşuna dikkat
çekilmektedir.Zuhruf Suresi 59.ayette ise Hz.İsa’nın
“onurlandırılan ve İsrailoğulları için örnek kılınan bir
kul” (Zuhruf/59) olduğu vurgulanmaktadır.
Hz.Nuh ve Hz. Lut’un hanımlarının kıssaları anlatılırken, bu
iki peygamber “kullarımızdan iki salih kul” (Tahrim/10)
denilmek suretiyle dile getirilmektedir.Aynı şekilde Hz. Nuh,“O,
gerçekten de çok şükreden bir kuldu” (İsra/3) ifadesiyle
bizlere tanıtılmıştır.Hz. Zekeriya,“Kulu
Zekeriya’ya Rabbinin bahşettiği rahmeti dile getiren bir anmadır,
bu” (Meryem/2) ifadesiyle anılırken Hz. Süleyman’ın “ne
güzel bir kul” olduğu ve “her zaman Rabbine yöneldiği”
(Sad/30) anlatılmaktadır.Sabrıyla meşhur Hz.Eyyub (as)
hatırlatılmaktadır.(“Kulumuz Eyyub’u da hatırla”
(Sad/41)
Yazının başında da belirttiğimiz gibi
insanı anlatan bir kelimedir.İnsanlık tarihi boyunca yapılan tüm
mücadele Kul olanlar ile Kulluğunu inkar edenler arasında
geçmiştir.İlk imtihan Hz.Adem’in iki oğlu ile
başlamıştır.Habil kulluğunun şuurunda olarak en güzel
hayvanını zekat olarak hazırlarken Kabil en kötü mahsulünü
zekat vermiştir.Zekatın güzeli kabul edilmiş,çirkini
reddedilmiştir.
Gelelim kulların vasıflarına:
Kul şakir’dir(Şükredendir)Ey Dâvud ailesi, şükredin!
Kullarımdan şükreden azdır!" (Sebe', 34/13).
Kul Allah-ü Tela’nın emirlerine itaat eder.Bu sayede doğruyu
bulur."Gerçekten İbrãhim, Hakk'a yönelen, Allah'a itaat eden
bir önder idi.Allah'a ortak koşanlardan değildi. Allah'ın
nimetlerine Şükrediciydi. Çünkü Allah, onu seçmiş ve doğru
yola iletmişti" (en-Nahl,16/120, 121).Çünkü
Allah-ü Teala kullarına sayısız nimetler vermiştir.("Siz
hiç bir şey bilmezken Allah, sizi analarınızın karnından
çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler
verdi"(en-Nahl, 16/78).Kainatı kulları için
kullarını da kendisine kulluk etmek için yaratan Allah-ü Teala
dünyayı imtihan olarak yaratmıştır.İmtihanı kaybedenler
cezalarını çekeceklerdir.(İnsan (henüz) anılır bir şey
değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti.
Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden)
yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür
kıldık. Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk.
O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.Şüphesiz
biz,kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş
hazırladık.İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.(İnsan
Suresi1-5)
Kul kulluk vazifelerini ifa etmek ve şükürle mükelleftir.Kulun neibadeti ne şükrü Allah-ü Teala(cc)nın şanını,azametini yükseltmez.Kulun yaptığı kendinedir."Nezdinde o kitaptan ilim bulunan biri: "Ben onu sana, gözünü açıp kapamadan getireceğim" dedi. Süleyman, tahtı yanında duruyor görünce: "Bu, Rabbimin bir lütfudur. Şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğimi sınamak içindir. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki, Rabbim kimsenin şükrüne muhtaç değildir;lütuf ve kerem sahibidir" dedi" (en-Neml, 27/40). "Şükreden, ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah müstağnidir, her türlü övgüye layıktır” (Lokman, 31/12).
Son olarak yazımı İman eden,Kulluğunun
şuurunda olan ve buna göre yaşayan Mü’minlerin durumlarını
anlatan Peygamberimizin(asm) hadisi şerifleriyle bitirmek istiyorum.
"Müminin durumu hayret vericidir. Her hali
kendisi için hayırlıdır.Müminden başkası için böyle bir şey
yoktur. Sevindirici bir durumda olduğu zaman, şükreder. Bu, onun
için hayırlı olur.Sıkıntılı bir durumda olduğu zaman,
sabreder. Bu da onun için hayırlı olur" (Muhammed b. Allan,
Delilu'l-Falihn, Mısır 1971, I, 146 vd.).