KUL OLMAK HÜRRİYETTİR

Biliyorsunuz bir süredir tehlikeli kelimelerden bahsetmeye çalışıyoruz. Bu günkü kelimemiz dilimize pelesenk olmuş bir kelime. Kulluk veya abd. Zaman zaman çalıştığımız insanlardan duyduğumuz ve irrite olduğumuz kelimelerden birisidir kul olmak. Nedense kul olmak algımıza kötü bir anlamda yerleşmiş. Bunu derken konuya İslami pencereden baktığımızın bilinmesi önemli. Günümüz popüler kültürünün dayattığı algılarla değerlendirirsek eğer sonuç zaten belli.

Yıllar önce merhum Aytunç Altındal’ın bir tv. Programını izlemiştim. Konu Tebaa olmaktı. Altındal kesin bir dille söyledi: Herkes devletin tebaasıdır. Nüfus cüzdanı sahip olmak için tebaa olmak zorundasın. Yani tebaa olmak vatandaş olmaktır.  

Meselenin özüne gelirsek eğer, kulluk bir insanı ulaşacağı en büyük ve en yüce makamlardandır. Neden? Çünkü Şehadet kelimesiyle bizler Peygamberimizin( sav) önce kulluğuna sonra resullüğüne şehadet ederiz. Ümmet-i Muhammedin şehadeti önemlidir. Çünkü bizler- eğer ümmet olmayı başarabilirsek- Haşir günü diğer peygamberlere yaptığımız şahitlik Yüce Rabbimiz tarafından kabul edilecek.

Peki kul nedir? Kul aslında hukuki bir kelime. Kul: öncesinde köle olan kişinin bazı imtiyazlar sayesinde hürriyet ve haklarını elde etmesidir. (Osmanlı döneminde devşirmeler bu sınıftandı. Gayri müslim olarak başlayan hayatları, savaş esirliğiyle devam etmiş, Müslüman olarak aldığı eğitimle devlette üst kademelere yükselme başta olmak üzere özellikle miras bırakma hakları olan ama temelde efendisine (hükümdara) sadakati beklenen kişilerdir.)

Bu konuda Osmanlı tek örnek değildir. Mısır Memlük devleti ki ömrü yaklaşık 3 asırdır, “Kul” lar tarafından idare edilen bir devletti. Orta Çağ’da hanedanın idare etmediği bu coğrafyadaki tek devletti aynı zamanda. Genellikle Kafkasya’dan temin edilen savaş esiri genç çocuklar Müslüman edilerek ordu hizmetine alınır, kabiliyetlerine göre hükümdarlığa kadar yükselirdi.

Siyasi bir kelime olarak Kul ile dini bir kelime olan Kul anlam olarak aynı sayılabilir. Kul belli sınırlar içinde özgürdür. Kul servet edinebilir, miras bırakabilir. (Kölenin serveti –bir anlaşma yoksa- sahibine aittir. Kul’un çocuğu özgürdür, köle kadın hür erkekten çocuk doğurursa özgür olur. Kul hür olduğu için Cuma namazı kılar, köle efendisi izin vermezse Cuma namazı kılamaz ve sorumlu olmaz. . Yine mesela Köleler vakıf kuramaz ama Kul vakıf kurabilir.

Kelimenin hukuki boyutunu bir tarafa bırakırsak, yukarıda belirttiğimiz üzere bir insanı ulaşacağı en yüksek manevi makam Abd (kulluk) makamıdır. Neden? Çünkü Allah-ü Teala özel seçtiği ve desteklediği peygamberlerini özellikle “kul” sıfatıyla anmaktadır. Bizler de hem Müslüman olmak için, hem her ezan ve kamet okunurken, hem de her abdest alışımızda (şahsen ben amentü okurum) peygamber efendimizin (sav) önce kulluğuna sonra resullüğüne şahitlik ediyoruz.

Herkesin malumudur ki tüm dinlerde secde etmenin özel bir yeri vardır. En büyük tapınma ritüeli olan secde, kişinin acizliğini sembolik olarak gösterir. İmam Gazali ve Mevlana Halid Bağdadi kişinin Allah’a (cc) en yakın olduğu zamanın secde hali olduğunu ve bu durumda dua etmeyi tavsiye ederler. (Namaz sırasındaki secde ‘de dua yapılabilmekle birlikte tadili erkana riayet etmek için selamdan sonra secde yaparak dua etmek uygun görülmektedir.) Kullukla ilgili olarak daha önce yazılan “İnsanı anlatan bir kelimedir” başlıklı yazıyı okuyabilirsiniz.       

( Kul Olmak Hürriyettir başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 27.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.