Rakı, Kavun, Beyaz Peynir-şifa Niyetine
RAKI,
KAVUN, BEYAZ PEYNİR-ŞİFA NİYETİNE
Yok yok gözleriniz yanlış görmüyor. Bu yazıyı ben yazdım.
)))))))))))))))))))))))
********************
Yazıdaki şahıs isimleri gerçek isimler değildir. Asıl isimler farklı
Görev yaptığım yerlerden birinde...Neredeyse Tüm öğretmelerin birbirlerine çok
yakın öğretmen lojmanlarında oturdu bir yurt köşesinde geçiyor olay.
--------------------------------------
Öğretmen arkadaşım Nimetullah Bey Bir Ramazan bayramında kapımı çaldı. Her zamanki
gibi küçük erkek çocuğu ile birlikte arz-ı endam etmişti ve yine her zamanki
gibi kız çocuğu ve eşi yanında değildi.
-Hocam Selamünaleyküm.
-Aleykümselam Nimetullah Hocam. Bir şey mi vardı?
-Bayramlaşmaya geldim. Bayramın kutlu olsun.
-Senin de bayramın kutlu olsun, Yenge ile öteki çocuk yok mu?
-Yok hocam onlar evde.
-Niçin?
-Hocam sen deme bari. Sen Müslüman adamsın. Ötekilere benzemiyorsun. Kadın
kısmının ne işi var kocasının peşinde? Ya ayakta kaldık beni içeri davet
etmeyecek misin?
Oğluma seslendim.
-Cihangir oğlum!İçeriden şeker kolonya getir Nimetullah Hoca’na ikram et.
Nimetullah ve oğlu şekeri aldılar ama kolonya yı redderek başka bir kapıya
yöneldiler.
Öğleden sonra Muhsin Bey’lere gittik ailece bayram kutlamasına. Yaşça benden
küçüktü ama bizim aramızda ‘’ Ben büyüğüm önce sen gel ‘’ Diye bir kural yoktu.
İçeri buyur etti bizleri. Ama baktım oldukça canı sıkılmış. Her halinden belli
oluyor öfkeli olduğu.
-Hocam hayırdır seni biraz öfkeli görüyorum. Bir durum mu var?
-Ya ben bu Nimetullah’ı döveceğim.
-Niçin? Ne oldu ki?
-Ya kardeşim sabah sabah gelmiş yine yalnız başına.Tepemin tası attı.’’
Kardeşim burası bekar evi değil. Burada bir aile oturuyor. Madem ki senin de
bir ailen var. Al hanımını, kızını öyle gel.‘’ Dedim ve sepetledim .
Mesele anlaşılmıştı. Bu herifin adam olmaya niyeti yoktu. Evet öğretmen olmuştu
ama henüz adam olamamıştı. Bir de okul müdüyle konuşmalı ve şuna haddini
bildirmeliydik.
Bayramdan sonra Müdüre olan biteni anlattık. Baktık ki o da kızgın.
-Ya arkadaşlar hepimiz bir aileyiz burada. Bir misafirliğe gittiğimiz zaman
bazılarımızın evinde kadınlar ayrı, erkekler ayrı odada oturur. Bunu anlayışla
karşılarım. Bu bir inanç meselesidir. Ama neticede ne olur? Mutlaka eşlerimizle
gideriz arkadaş ziyaretlerine. Kimilerinde eşlerimiz ayrı odalarda oturur,
kimilerinde aynı odada hep birlikte otururuz ama kapısını çaldığımız bir eve
mutlaka eşlerimizle birlikte gideriz. Bu öyle değil. Bence yobazlık işte tam da
bunun yaptığıdır . Kendi karısı herkese haram ama herkesin karısı ona helal. Gelip
oturuyor, çayını kahvesini eşlerimizin elinden almaya bir itirazı yok.Hatta
eşlerimizle konuşmakta da bir sakınca görmüyor. İçinizde Nimetullah Bey’in
eşini hiç evlerinin içinde gören var mı?
-Hocam evlerinin dışında gören var mı ki evlerinin içinde gören de olsun.
-Bu adama bir ders vermeli ama nasıl?
-Hocam iş başa düştü desene. Merak etmeyin ben ona gereken dersi vereceğim.
Yeter ki Allah bana bir fırsat versin.
Müdür Bey tamamen haklıydı. İnsanların misafirliğe gittiklerinde kadınlar ayrı
odada erkekler ayrı odada oturması değildi yobazlık. Bu bir inanç meselesiydi.
Yobazlık ise aynen müdürün dediği gibi bu Nimetullah’ın tutumuydu. Kendi karısı
herkese haram, bizim karılarımız ona helal...
**************
Yüce Rabbim beklediğim fırsatı bayramdan bir kaç gün daha sonra verdi.
Gece kapım gümbür gümbür çalmaya başlayınca yataktan nasıl kalktığımı
bilmiyorum.
-Kim o?
-Ben Nimetullah..
Açtım kapıyı. Bizim Nimetullah Bey’in tıpkısının aynısı bir adam …Çok benziyor
ama o değil. Allah Allah yoksa o mu? Ama adam belli ki sarhoş. Suratının şaftı
kaymış, gözler kan çanağı, sefil perişan bir varlık karşımdaki ve zaten açık
olan ağzımın iki karış daha açılmasına yol açan soruyu soruyor. Ama konuşma da
kaymış. Aynen Levent Kırca’nın sarhoş tiplemesinde olduğu gibi bir hal.
-Hocam rakı var mı rakı?
-Rakı mı? Nimetullah Hocam hayırdır. Sen rakı falan içmezsin ne oldu sana
böyle?
-Hocam başka kime gideyim bilemedim. Rakı varsa bana biraz rakı ver.
Haydaaaa. Ya ne oldu da bu adam böyle bir günde alkolik oldu çıktı.
-Nimetullah hocam! Biliyorsun ben alkol kullanmam. Yanlış kapı çalmışsın .
Diyorum ama içim de içimi yiyor. Bu adamın kafasına silah dayasan yine de içki
içmez. Kolonyalı mendil bile kullanmayan bu adam nasıl oluyor da rakı istiyordu
benden?
-Hocam ne yapacaksın rakıyı Allahını seversen? Hem halinden belli çok içmişsin.
Bu günlük yeter. Böyle hızlı başlarsan bu zıkkıma, sonun hiç de hayırlı olmaz.
-Ya ne diyorsun sen? Görmüyor musun dişim davul gibi şişti. Rakı iyi geliyormuş
diş ağrısına. Onun için rakı arıyorum.
Hımmmmm.Mesele anlaşıldı. Eh elime düştün Nimetullah Hoca. Yaktım çıranı ki
Marmara çırası halt etmiş.
-Hocam sen merak etme buluruz. Muhsin Bey’de vardır. Ona gidelim.
Az sonra Muhsin Bey’in kapısındaydık. Muhsin, Nimetullah’a gıcık olduğundan onu
aşağıda bırakıp üst kata çıktım ve kapısını çaldım. Az sonra Muhsin Bey göründü
kapıda?
-Hayrola Sami Hocam gecenin bu vaktinde? Bir durum mu var? Yunus mu
rahatsızlandı? Araba mı lazım ?( Yunus Özürlü olan oğlum. Arasıra Muhsin Bey’in
arabasıyla onu hastaneye götürmüştük. )
-Yok hocam yok Yunus iyi çok şükür. Bana rakı lazım sende var mı?
-Hocam rakı var da sen içmez etmezsin naapacan rakıyı?
-Nimetullah’a içireceğim.
- Ya hocam kusura bakma ama gecenin bu saatinde dalga geçmek için bula bula
beni mi buldun?
Muhsin Bey’e durumu anlattım.
‘’Tamam Sami Hocam. Senin hatırın olmasa o herife bitimi bile vermem ama senin
hatırına veriyorum.’’Diyerek yarım şişe 35 lik Kulüp rakısını verdi . Bu arada
çok zalimce bir plan hazırladık Muhsin Beyle.
-Sami Hocam! İyice kafayı buldurtmazsan o rakı sana haram olsun.
- Merak etme seeennnn.
Az sonra Nimetullah’ın yanındayım.
-Bulduk rakıyı ama bunu şöyle gizli bir yerde halledelim. Bir gören olursa sonra
ne der?
-Sizin eve gidelim. Olmaz mı?
-Yok olmaz. Hanım gözlerimi oyar valla. Hem eve içki sokmam ben. En iyisi okul
bahçesine girelim. Orada bizi kimsecikler görmez…
Nimetullah Sordu?
-Tamam hocam okul bahçesi iyi olur da o elindeki öteki poşet ne? Ne var onda?
-Muhsin Bey kavun ve beyaz peynir verdi. Onlar da diş ağrısına çok iyi
geliyormuş.
-Allah Allah hiç bilmiyordum.
İçimden ‘’ Ooooo senin bilmediğin daha ne fırıldaklar var.‘’ Dedim ve okul
bahçesine geldik. Çam ağaçlarının dibine çilingir sofrasını kurdum güzelce.
Nimetullah’ın elindeki pamuğa biraz rakı koyup ‘’ Haydi koy dişinin üstüne’’
Dedim. Nimetullah dediğimi yaptı ama tabii ki ağrıda bir değişiklik yok.
- Hocam böyle olmayacak. En iyisi sen ağzını aç ben buradan damla damla
damlatayım.
Nimetullah dediğimi yaptı ve ağzına bir kaç damla damlattım.
-Nasıl iyi geldi mi?
-Eh biraz.
-Bak naapalım biliyor musun? Bu ağrının bir an önce kesilmesi için rakının
senin kanına acilen karışması lazım. Onun için en iyisi içmen. Şifa niyetine
içince günah da olmaz zaten. Şimdi bu sana acı gelir. Onun için bir dilim
peynir at ağzına, sonra bir dilim kavun, üzerine de rakıyı yudumlayacaksın ki
etkili olsun.( Kendim içmesem de rahmetli pederden dolayı çok iyi biliyorum rakının
neyle iyi gittiğini, nasıl içildiğini.)
Nimetullah önce mırın kırın etse de sonunda dediğimi yaptı ve kavun,beyaz
peynir , rakıyı götürmeye başladı. Rakıyı direkt şişeden çekiyor hem de.
-Nasıl Hocam, şimdi nasıl oldu dişinin ağrısı?
-Daha iyi..
-O zaman devammm. Haydi fondip…
-O da ne yavvvv?
-Bir yudumda yani. Şifa niyetine.
Kavun , beyaz peynir ve rakının sonu gelmek üzereyken bahçenin muhtelif
yerlerinden okulun tüm öğretmenleri arz-ı endam ettiler. Muhsin Bey tek tek
telefonla hepsini arayıp olayı anlatmış çünkü. Bir taraftan da fotoğraf makinelerinin
flaşları patlıyor tabii ki.
Müdür gök gürültüsü gibi gürledi.
-Bu ne rezalet? Okul bahçesinde kafa çekmek ha! Hem de Nimetullah Hoca ile Sami
Hoca? Kıyamet iyice yaklaştı anlaşılan.
Nimetullah cevap verebilecek durumda değil. Tam anlamıyla uçmuş vaziyette. Plan
gereği ben konuşuyorum.
-Müdürüm valla bildiğin gibi değil. Arkadaşın dişi...
-Ben anlamam ikinize de soruşturma açacağım.
Nimetullah yavaşça kalktı ve yalpalaya yalpalaya müdürün yanına gitti.
-Bi öpeyim müdürüm….
-Yarın ben seni bi öpeceğim ki öpülmek nasıl olurmuş göreceksin. Sizi ayyaşlar
sizi…Gidin evinizde zıkkımlanın okul bahçesinde işiniz ne?
-Hocaaammm yaaa nooolur bi kere öpüyüm…
İşte o günden sonra Nimetullah artık misafirliğe yalnız başına gelmez oldu.
Mutlaka eşi ve çocuklarını da getiriyordu. Sırrının tüm kanıtlarıyla birlikte
taaa memleketine , babasına ulaştırılmasından korktuğu için tabii ki. Eşi ise
benim hanıma ‘’ Allah Sami abiden razı olsun onun sayesinde insan içine çıkmaya
başladım ‘’ Demiş bize misafir geldiği bir gün.
(
Rakı, Kavun, Beyaz Peynir-şifa Niyetine başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
31.01.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.