Bir mürekkep lekesine düştü yolum.
İçimdeki rahle kurulduğum
Aşka direnen
Aşkla direnen
Aşkın ihya ettiği beylik ötesi bir
özlem.
Kendime tahammülsüzlüğümle sevdim
seni:
Seni bende saklı kılan
Beni ise sana çok uzak çok sefil bir
tınıda
Yaşadığıma kani değildim de önceleri.
Mealim ne ola ki, sevgili?
Sen ve öncesi:
Kürediğim rüzgâra tutunan yüreğim
Gönül gözümde kocaman bir pencere
Konduğun da değil üstelik
Toz konduramadığım çocuk yanınla
iştigal
Elbet aşkın kinayesinde saklı benim
masalım
Ben hepten masalın görünmeyen
kahramanı.
Varlık denen ne ola ki?
Hiçliğime kefilim ezelden.
Lakin bir şartla:
Kabul görmezliğime şerh düşsün yeter
ki Rabbim.
Özlemim aşka ve İlahi Sırdaşıma
Sense köprüsün içimdeki gül
bahçesinden
Kovduğum bülbüle de nazire yapan
Bir çengi.
Sözcüklerim büyülü
Yüreğim şerbetli.
Şükürler olsun ki uzağındayım
Nefsin, şehvetin ne nefretin
Kindar nesle uzak
Aşka yakın
Kapıp da koyuverdiğim bilumum duygu
Elbet ister tasvip et etme:
Kalbim ve dokunulmazlığım
Ne mutlu ne mutlu ki
İçimde kalan bunca ukde
Şansını da zorlama hani
Varlığıma denk düşen gizin
İndinde
İzini sürdüğüm Rabbime
Asla ulaşamadığım dünya denen
teranede.
Ben sadece bir ruhum
Közünde saklı yangını
Aşkı da derbeder kılanı
Hala kabullendiğim bilumum hüzün ve
acı
Elbet Allah katında
Kabul görmenin rüyası
Üstelik seni senden çok sevmişken
Yürek düşmeden gönül tezgâhına
Varlığıma ettiğim ihanet
Sanma ki ilk olacak nazarı itibarında
Evrenin ve tümden gelen hikmetin
Elbet sözcükler de yetmez bu aşkın
itirafına.