1 Bizim İçin Farketmez. Bir Kese De Macron'a Atarız.---1. Bölüm--
BİZİM İÇİN FARKETMEZ. BİR KESE DE MACRON'A ATARIZ.---1. BÖLÜM--

10 Mart 2015 Tarihinde İstanbul'da garip bir olay olmuş ve ben de o olay üzerine bir yazı kaleme almıştım. ''KRALİÇESİNE KESE ATMIŞIZ VATANDAŞLARINA MI ATAMAYACAĞIZ?'' Diye.

******

Önce o garip olaydan bahsedeyim:Erasmus Projesi denilen ve Avrupa ülkelerinde ortak bir kültür meydana getirme amacına dönük bir eğitim programı çerçevesinde Türkiye'de bulunan iki Fransız Turist kız, bir Türk hamamına gelirler. Hamam görevlileri onlara bugün hamamın karma olduğunu söyler. Yani kadın erkek karışık...Kızlar bu durumdan hiç rahatsız olmadan hamam girer ve banyolarını yapar, bir güzel keselenir güle oynaya hamamdan çıkarlar.

Sonra? 

İki gün sonra bu Fransız kızlar Türk arkadaşlarına anlatırlar hamamda yaşadıklarını. 

Günlerden 8 Mart Dünya kadınlar günü olması sebebiyle birilerine tacizci-tecavüzcü diye çatmak, böylece seslerini herkese duyurmak için fırsat kollayan ama 8 Mart günü bu fırsatı bulamayan bizim kızlar, iki gün sonra kendilerine anlatılan bu olay üzerine Fransız kızlara '' Ayol siz bayağı bayağı tacize uğramışsınız'' Derler.

Fransız kızlar şaşkın, olaya tamamen Fransızlar tabii ki. Çünkü kadınlı erkekli karma hamama giden kendileri. Hamamda erkek keseciler ( tellaklar ) yanında kadın keseciler de ( natırlar) olduğu halde kendilerini tellaklara teslim edip kese attıran kendileri, o halde bunun neresi taciz? Üstelik bir taciz söz konusu olsa kendileri değil de o gün orada olmayan, olayı görmemiş olan Türk kızları mı bilecek? 

Bizimkiler olayı tekrar tekrar anlattırırlar ve nihayet tacizi bulurlar(!) 

Olay tacizdir(!) çünkü Fransız kızlara özel odalarda kese atılmıştır. Böyle olmaması lazımdır. Onlara da hamamdaki herkes gibi göbek taşı üzerinde kese atılması gerekmektedir.

Nihayet iki gün sonra Fransız kızlarda da jeton düşer ve Türk arkadaşlarıyla birlikte hamama gelerek ortalığı ayağa kaldırırlar '' Bu hamamda taciz var'' Diye. Yani anlayacağınız Fransız kızlar iki gün sonra ancak anlayabilirler(!) tacize uğradıklarını.

Olay daha sonra nasıl sonuçlandı bilmiyorum. Takip etmedim çünkü.

Uluslararası hukuk normlarına göre olay bir taciz midir değil midir o kısmı pek anlamam ama biz bu Fransız Milletinin Kraliçesine bile kese atmışız bunu biliyor muydunuz?

Evet evet, iki kız öğrenci ne ki, biz bunların kraliçelerine bile kese atmışız.  Nasıl mı? O zaman okumaya devam. 

Şimdi ben bu Fransızların kraliçesine kese atma olayını anlatacağım ama beni bilirsiniz öyle hemen pat diye anlatmam. Olayı biraz ballandırmam ve bu arada biraz da tarih dersi yapmam gerekiyor.

*********

Efendim bilmem bilir misiniz? Bizim padişahlarımızın hiç biri Hacca gitmemiştir. Bunun sebepleri anlatılır durur ya ben mantıklı bir sebep göremedim şimdiye kadar. Ancak bizim padişahlardan biri hariç diğer otuz beş tanesi askeri seferler dışında bir yurt dışı gezisi de yapmamıştır. O bir tane ise Sultan Abdülaziz’dir.

Sultan Abdülaziz 1867de İmparator III. Napolyon’un davetlisi olarak Fransa’ya gider ve kelimenin tam anlamıyla gırgır şamata da başlar.

Tabii ki bu anlatacaklarımın tarihi olarak bir değeri yoktur ama o günden bu günlere kadar söylenir durur yazacaklarım.

Padişah yurt dışına çıkacaktır ama .ok önemli ve ivedilikle halledilmesi gereken bir sorun vardır: ''Bir Osmanlı Padişahı herhangi bir toprağa adımını atarsa o toprak Osmanlı devleti toprağı olur’’ Kuralı var. Dolayısıyla da padişah kendi toprağı olmayan topraklara nasıl ayak basacaktır?

Türk Milletinde de akıl mı yok? Padişah için özel çizmeler yaptırılır. Çizmelerin tabanına İstanbul toprağı konup üzeri kapatılır. Böylece padişah kendi mülkü olmayan toprağa ayak basmamış olur(!)

Biri Osmanlının, diğeri Fransa’nın hükümdarı olan bu iki şahsiyet ilk karşılaştıklarında ne yaparlar? Elbette ki tokalaşırlar. İmparator III. Napolyon, padişaha sarılmak ister ama padişah geri durur. Sultan Abdülaziz, III. Napolyon ile tokalaştıktan sonra Hariciye Nazırı Fuat Paşa’ya döner ve: ‘’ "Ulan, pezevengin eli de yumuşacıkmış, aynı avrat eli gibi ha!.."Der.

Fuat Paşa’nın alnında terler birikir. Çünkü III. Napolyon Fransızcada da benzeri olan pezevenk kelimesini merak etmiş ve sormuştur:’’Pesavang?’’

Fuat Paşa kıvırır tabii ki ‘’Sizinle tanışmış olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiriyor.’’ Deyince III. Napolyon cevap verir: ‘’ -"Oh, merci beaucoup bien!.." ( Okunuşu: Oh mersi bokubiyen) Ama Abdülazizin muzipliği üzerindedir o gün. ‘’ Sen benim bokumu ye ‘’ Der koca imparatora. Tabii ki bunu da Fransızcaya ‘’ Çok nazik ve kibar olduğunuzu söylüyor ulu hünkarımız.’’ Diye tercüme eder Fuat Paşa.

Daha sonra III. Napolyon’un eşi Kraliçe Eugénie (Öjeni) ile de tanışır.Tanıştığı anda da bu kızıl saçlı afet-i devrândan ziyadesiyle elektrik alır.

Kralçe Öjeni de Sultandan bir hayli etkilenmiştir. Ancak onun oldukça merak ettiği şeyler içinde Türk pehlivanları da vardır ve rivayete göre padişah her biri 140-150 Okka ağırlığındaki bu pehlivanlardan bir kaçını yanında getirmiştir kraliçe doya doya yakından görsün diye. Zaten kendisi de iyi bir pehlivandır ve hayatı yine maalesef bir pehlivanın ellerinde son bulmuştur.

Bu hikayeyi de kısaca anlatalım:

Sultan Abdülaziz bu günkü Veliefendi Hipodromunun olduğu yerdeki çayıra otağ kurdurmuş ve yabancı elçilerin de katıldığı bir törende güreş müsabakaları tertip etmiş. Zaman zaman kendisinin de antreman yaptığı Pehlivan Bahçıvan Mustafa’nın karşısına Erzurumlu genç bir pehlivan çıkarmış. Bu iki pehlivan güreşe tutuşmuşlar ama Bahçıvan Mustafa tecrübeli, Erzurumlu ise güçlü olduğu için bir türlü yenişememişler. Padişah dayanamamış. Önce Erzurumluya taktikler vermiş fakat Erzurumlu yine yenemeyince onu kenara itip kendisi çıkmış Bahçıvan Mustafa’nın karşısına. Bir kaç dakika sonra da tuş etmiş Bahçıvan Mustafa’yı. Sonra Erzurumluya dönüp ‘’İşte böyle yapacaktın. İki saattir sana bunu anlatmaya çalıyordum’’ demiş. Lakin Bahçıvan Mustafa buna çok içerlemiş ve içinde ukde kalmış o kadar insanın önünde sırtının yere getirilmesi.

4 Haziran 1976 yılında Feriye sarayında bilekleri kesilmiş olarak bulunan padişahın şiddetli bir boğuşma yaşadığı , göğsündeki yumruk izlerinden olayın intihar olmadığı ve onun katlinde rol alanlardan birinin de Pehlivan Mustafa olduğu yine rivayetler arasındadır.

Neyse biz yine Sultan Abdülaziz’in Paris Seyahatine dönelim.

*******

Bir dahaki bölümde dönelim olur mu?  Bu bölüm bayağı uzadı çünkü.

RESİMLER:

1- Fransız Kraliçesi Eugenie ve Sultan Abdülaziz
2- Türk hamamlarında kendilerine kese attırıp banyo yapan her milletten (hatta Türklerden de) kadınlar
3- Sultan Abdülaziz ve Fransız kralı III. Napoleon
4- Bahsettiğim '' Burada taciz var.''Eylemi.

( Bizim İçin Farketmez. Bir Kese De Macron'a Atarız.---1. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12.09.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.