....köyün iç dünyası , günlük işleri , ev durumları gibi akıp giden hayatları içinde , bizleri yalnız bırakmayan sevimli güzel canlılardan biridirler kediler ( pisikler) , çok sevildiklerini hissettikleri sahiplerinin evlerinde ,sorgusuz sualsiz ellerini kollarını (!) kuyruklarını sallaya sallaya girip çıkan , ve günün 24 saatinde evin içinde dışında , radar gibi uyanık ve duyarlı olan pisiklerin ,aramızda yaşayışları hayatın bir parçasıdır , çocukların kimi bir pisiğin hırlamasından veya aniden önlerine fırlamasından korkardı belki , kimileri için de oyun arkadaşları , en temiz kalple sevenleriydi , köyde kedilerin ( pisik ) , evleri barkları olanları olduğu gibi sahipleri ve kalacak yerleri olmayanları da vardı , gerçi viran olmuş evler , komlar , köyün her bir sokağı onların evleri sayılırdı , ya eski bir evin penceresinden bakar gelip geçenlere , ya da bir sekinin dibinde kıvrılıp kalırlar , kısacası bütün yeryüzü bütün bir köy onların meskenidir , yalnızlığa terk edilmiş , sahipsiz sokak kedilerin davranışları ve hüzünlü miyawlamaları herkesin dikkatini çektiği gibi benim de farklı bir gözlemim olurdu , köyde bulunduğum günlerde fark ettiğim , mesela şu yavru kedinin (pisik ' in) ardı ardına seslenişini izlemeye başladım , onun gözü ile zihnimde bir kurgu yaptım , neler mi söylenebilirdi, ben de onu kurguladım , kedinin seslenişinde içimde açtığı hikayesi şöyle :" ....heyy !! dön bak buradayım , aç mıyım , tok mu ? kimse dönüp bakmıyor , biraz ilgi ne olur , sen de mi geçip gideceksin , uzun zaman bir şey yemedim , arayanım soranım da olmadı , yaşıtlarım ve büyüklerim de yardım etmiyorlar bana , şehirdeki pisik arkadaşlar çok şanslı olmalı , önceki gündü istanbul'dan gelen bir aile pisikleri ile gelmişler , konuştuk , hayvan severler diye bir kulüp varmış , sokak kedilerini , köpeklerini daha bir çok hayvanları korumaya alıyorlarmış , orada aç kalmak riski hem az , hem de şefkatli korunma imkanları yüksek , biz sokak kedilerine bayılıyorlar , seviyorlar , kucaklarına alıyorlarmış , ya ben !! şu halime bakın sıkıştım kaldım burada , açlıktan kemik torbasına döndüm sanki , bu yıkık bu virane bu kimsesiz evin pervazlarına sinip duruyorum , bir avım bile yok , ağlıyorum durup durup , heyy durun , beni fark edin artık , buradan çıkarın beni korumaya alın ,açlığıma susuzluğuma sevgisizliğime son verin , yaklaşın bana korkup kaçmayacağım , tırnaklarımı patilerimden çıkarmayacağım , beni sevin , karnımı doyurun , aranıza alın bana bir aile olun , hadi ama !!..." der gibiydi , sürekli miyavladı durdu , sağa sola bakındım , vakit öğle sıcağı olduğu için pek kimse yoktu , küçük boş bir teneke kutusu ilişti gözüme , içine su doldurup getirdim , bir müddet yaklaşmadı , minik burnu ile koklaya koklaya ve cılız cüssesi ile su kabının başında durdu , istediği bu değildi demek ki , bir iki kısık miyavlamasından sonra geri geri çekildi kaderine razı olmuş gibi ...

 

mustafa kaya

15.11.2020

( Psik-kedi başlıklı yazı cirik tarafından 15.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.