Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 1.12.2020
Okunma Sayısı : 1163
Yorum Sayısı : 9


1 Aralık 1955 dedim ama çok daha eski bir tarihten başlayarak geleceğim 1 Aralık 1955 e...


1600 lü yılların başında İngiltere’de yaşayan ve kendilerine Pilgrim, yani bizdeki karşılığı ile ’ hacı ’ denen, daha da açık olarak Hrıstiyanlarca kutsal olan yerleri ziyaret etmiş gezgin Hrıstiyanlardan bir grubu ülkelerindeki dini baskılar yüzünden İngiltere’yi terkederek önce Hollanda’ya giderler. Ancak bu ülkede de çocukları Hollanda lisanını ( Flemenkçe ) öğrenip kültür erozyonuna uğradıklarını görünce ve ilaveten yine bu ülkede de dini baskılara maruz kalınca bu Pilgrimlerden 110 kadarı 1620 de ülkelerini terk ederek Amerika’ya giderler May Flower adlı bir gemiyle...Gitmesine giderler ama açlıktan gebermek üzeredirler. Yiyecek içecekleri tükenmiştir ve ellerinde yeni yiyecek alacak ne para ne de değerli bir mal vardır.

11 Aralık 1620de "Plymouth Rock’ denilen yerde yerleşen Pilgrimlerden kırk altısı o senenin kışında soğuk ve yeteince beslenememe sebebiyle ölür. Binbir zorlukla 1621 in ilkbaharına eriştiklerinde ise ellerinde artık hiç bir şey kalmamıştır.

Pilgrimlerin vaziyetlerinin bu kadar kötü olduğu o senenin ilkbaharında - Bizlere hep beyaz adamların kafa derilierini yüzen hain vahşiler olarak anlatılan - Kızılderiler de bölgeye gelir ve bu zavallı insanlara yardım edip önce karınları doyurdukları gibi onlara tohum verip ekip dikmeyi öğretirler. Hayvan verip hayvanlarını çoğaltmalarını sağlarlar ki hindi de işte bu hayvanlardan biridir.

1621 in Ekim - Kasım aylarına gelindiğinde Pilgrimler, tarlalarından muazzam ürün kaldırırlar. Amiyane tabirle g.tü kurtardıkları gibi bitleri dahi kanlanıp canlanmıştır.

Peki hain (!) vahşi(!) insanların kafa derilerini yüzen gaddar(!) Kızılderilerin bu hrıstiyan hacılarının hayatlarını kurtardığı yıllarda onların dindaşları olan diğer Avrupalılar Kızılderililere neler yapmaktadır?

Kristof Kolomb'un Amerikayı keşfinden hemen sonra öncelikle İspanyollar ve Portekizliler bu kıtanın en eski yerlileri olan Aztekleri ve İnkaları ortadan kaldırmaya başladı. Ancak İngiltere, Fransa, Hollanda ve benzeri sömürgeciler bu geniş toprakları sadece İspanyolların ve Portekizlilerin sömürmesine göz yummayacakları elbette.  Onlar dabugünkü ABD topraklarına geldiler ve tabii ki soydaşlarından, dindaşlarından geri kalmayıp katliamlara başladılar.

İşte o katliamlardan sadece  bir kaç tanesi: ( Bular sadece Kızılderililere yaptıkları katliamlardır.)

1- Naputica katliamı: 1539--200 Kızılderili katledildi
2- Mabila Katliamı: 1540--2500 Kızılderili katledildi.
3- Tiva katliamı: 1541-- 200 Kızılderili katledildi
4- Acoma Katliamı: 1599- -800 Kızılderili öldürüldü
5- Sandia Dağları katliamı: 1601-- 900 Kızılderili öldürüldü.

Veee. Bizim Kızılderililerin Hollandalı hacıları açlıktan kurtardığı, onlara toprak, tohum ve hayvan vererek yaşamalarını sağladığı yıllarda, yani artık birlikte Şükran Günü Hindisi yemeye başladığı yıllarda.. Tam olarak 12 Mayıs 1623 de üstelik de barış görüşmeleri esnasında İngilizlerin davet ettikleri Powhatan (Pamunkey) reislerini barış konferansı sırasında 200 kadarını zehirli şarapla, 50 kadarını da fiziki saldırıyla öldürmesi. ( Bu da kayıtlara Pamunkey Katliamı olarak geçti.) 

Sonra? 

Sonra Avrupa adeta Amerika'ya akmaya başladı ve bir Türk tabirinde belirtildiği gibi dağdan gelen bağdakini kovmaya başladı. Avrupalının gözü doyacak gibi değildi. Sürekli yeni kıtaya gelenler sanki babalarından miras kalan topraklarmış gibi Kızılderilileri bu topraklarda yaşayan ama yaşamaması gereken fazlalıklar olarak görmeye başladılar.

Öncelikle belli bir süreden sonra Şükran Gününe artık Kızılderilileri dahil etmediler. Daha sonra da zaten Şükran Gününe dahil edebilecekleri Kızılderili kalmamıştı. 

Evet, ilk toplu katliamlarını yaptıkları 1539 Yılından son katliamlarını yaptıkları 19 Ocak 1911 e kadar yetmiş milyon civarında Kızılderili katlettiler yaptıkları elliden fazla katliamla. 

Bu katliamlar yapılırken o derece insanlık dışı yöntemler kullanıldı ki sormayın.  Mesela tarihte ilk kez zehirli gaz Kızılderileri yok etmek için kullanıldı. Mesela sürgüne gönderdikleri Kızılderililerin kıyafetlerinin üzerine çiçek hastalığı mikrobu sıkarak çok sayıda Kızılderilinin ölmesini sağladılar.

O kadar adi, o kadar şerefsiz idiler ki Kızılderililerin temel besin maddesi olan bizonların neslini tükettiler adeta. Böylece Kızılderilileri açlıktan ölüme  makkum ettiler. Öldürdükleri bizonların kafa taslarından tepeler oluşturup üzerinde fotoğraf çektirdiler Allah'tan korkmadan, kuldan utanmadan.

Yıllar sonra '' Bu yaptığınız bir soykırımdır.'' diyenlere ise ''Sonuna kadar öldürmedikçe soykırım sayılmaz!' Diye cevap verdiler.

Yani şu anda sayıları sadece 200.000 kalmış olan Kızılderililerin kalanlarını da yok etmedikleri takdirde daha önce 75 Milyon Kızılderiliyi öldürmüş olmaları soykırım sayılmıyormuş.

Evet, Kızılderilieri anladık. Onlar Amerika'nın yok edilen asıl sahipleriydi. Amerika keşfedilmeden önce  o topraklarda onlar yaşıyordu. Peki  siyah derili insanlar?  Onlar nereden gelmişlerdi Amerika'ya?  Amerika'da ne işleri vardı?

Bunu da gelecek bölümde 1 Aralık 1955 in kahramanı Rosa Park'ın hikayesi ile birlikte ele alalım. 

( 1 Aralık 1955 --1. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 1.12.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.