İlahi bir sancıydı aşk ve sanrıların
uçuştuğu göz bebeklerinde imkânsızlığın, çarelerle diktiğimiz yüreğin sökükleri
ve neferi rüyaların ve de endamlı sevdaların elbet kürediği kadar kalem
tünediği kadar yüreğine sevdanın türemekse aşkın hafızasında saklıydı özlem ve
vefa ve işte zincirlerimden kurtuldum geldim kondum gönül sofrana ve en muğlak
devinim olsa da varlık sevgiydi illa ki kutsanan ve kutsanmaya tek tanık.
Bir milattı aşk
Kanıksanan bir zafer ve baş eğiş
Renkleri solgundu rubailerin
Eklem yerleri de acırken şiirin
En çok da o şirin tebessümdü konan
yüreğe
Yürek çoktan demirlemişti göğün en
tepesine.
Aşikârdı rüzgâr
Aşksa nasıl da aşina hasrete ve
çaresizliğe
Meali varla yok arası kimi zaman
varlığın
Yokluğa zimmetli bir nida belki de
aşkın sarhoşluğunun.
Gönüldü taşkın
Gönüldü ilk günden beri nasıl da
şaşkın.
Gönüldü huzurun adresi
Gönülsüz geldiğimiz bir dünya da
değil üstelik
Üst üste yerleşen hecelerden
Aşkın doruğuna diktiğimiz bayrak
kadar coşkulu
Şaşalı da aşkın ümmeti yüreğin
Ve işte beyitlerdi bezgin yüreklere
merhem.
Meramı elbet saklıydı zirvede
Dokunmaksa aşkın közüne
Acısa da ne gam acıtmadan seven
Kem değildi gözleri hem sevdanın
Karanlığın dahi aydınlandığı
Nelere delaletti kim bilir
Elbet yüreğin sevdalandığı.
D/ağlanansa meddücezri evrenin
Dağıtan bir sevda ki yoktu benzeri
Zaten benzemek isteyen de yoktu
Kelamın direktifi ile kondu o kuş
muhabbetin ehline
Bir nazire iken düşkünken bitimsiz
özleme
Gizlendiği neydi ki öznenin
Özenle sever ve yaşarken ilk günden
beri.