Hangi rengin fetvasını verdi Yaratan
ve hangi düşün kuvözünde saklıydı ölüm?
Önce sevdik sonra yenildik ve
canhıraş ayılmak adına saat tuttuk aşkın na’şında semiren bir özleme de itaat
ettik.
Mevsimin feriydi aşk
Bazense kabristanda saklı azap.
Düşleri b/öldük gecelere
Matemin seyrüseferinde bir imla
hatasına kanat açtık.
Hem yolduk hem yolcu.
Yolluk yaptığımız ne varsa yonttuk
bir bir.
Uleması hislerin
Bir aruz veznine sığındık geceleri
Güvertesindeki nemde saklıydı ay
ışığı
Derken deldik göğü
Nihayetinde firar ettik
Bir bit yeniği vardı madem matemden
Sökün eden her lal hecede
Semirdik bir bir.
Semazeni idik aşkın aşk ki
Meddücezrinde hayatın neler neler
saklı.
Laneti ördük.
Aşkı övdük.
Sözcükler öğürdük.
Ne çok öğreti;
Ne çok yanılgı.
His kaybıydı aşk oysa
Mevsimin nazında koşan bir tay gibi
İncecik bacakları özlemin
Kilit vurmuştuk bir kez yüreğe.
Derken nemalandık
Figanı evrenin
Karartma gecelerinde daha da çok
sevebilirdik.
Sus pus yer gök
Sancılı bir kelamdı mademki yalnızlık
Bir renk kürü belki de.
Maviyi de boca ettik edeli umuda
Köpüren denizlerde aştı boyumuzu
dalgalar
Dalgalı saçlarında ömrün
Aşk kazan biz kepçe
Sadece söyleyemedik bir kere bile:
Oysaki ne vardı bunda?
Seni seviyorum…
M/imlenmişti bir kez şiir ve şehir
Şairin sancısı tuttu
Ne zamanki kalem suskundu
Ve nidalara b/ölündük
Ölü bir aryadan çıkıp da Kaf dağına.
Kibirli idi aşk ve muadili
Bir özlemle küredik ki zemini
Nihayetinde vardık varacağımıza
kadarı
Şerh düşendi elbet evren ve Yaratan.
Yakamozların çığlığında
Bir de damga vurduk mu geceye
Üstü örtülü düşlerden ördüğümüz kadar
Bir övünçtü ki aşk
Kayrasında yalnızlığın
Sebilden dökülen umut kadar fevri ve
kırgın
Hala yaşarken sevebilmekti en büyük
hazine
Mahşere giden yolda
Kanadıkça kanattık da aşkı ve
yalnızlığı
Tek kişilik dünyanın da vedası
mutluluğa
Ne de olsa aşktı acıtan ve can yakan
Dokunmaksa ulu çınara
Elbet en güzeli Mevla’mızın varlığı.