NE KA EKMEK O KA KÖFTE...


Evet, dilimize adeta atasözü gibi girmiş bir sözdür ve sözün Türkçe doğru yazılışı ‘’ Ne kadar ekmek, o kadar köfte’’ dir.

 

Tahminen olay Trakyamızda cereyan ediyor. Zira ‘’ Kadar’’ kelimesi ancak Trakya’da ‘’ ka ‘’ diye telaffuz edilir.

İşte bu deyimin iki ayrı hikayesi vardır.

1- Bir köfteci dükkanına giden iki vatandaş – paraları az olduğu için-  bir porsiyon köfte söylerler ama kendilerince uyanıklık yapıp bir sepet dolusu ekmeği önlerine koyarlar. Çünkü ekmek bedavadır, ayrıca para alınmamaktadır.

Adamların bir porsiyon köfte alıp önlerine bir sepet ekmek çekmeleri üzerine dükkan sahibi hemen adamların önündeki ekmek sepetini kaldırır ve sadece birer dilim ekmek verir her ikisine de sonra da müşterilerinin şaşkın bakışarı arasında açıklar:  ‘’ Ne ka köfte o ka ekmek.‘’

Bu deyim daha sonraları ‘’ Ne ka ekmek o ka köfte’’ olarak da söylenmiş.

Deyimin hikayelerinden biri budur. Bir diğer hikaye ise şöyledir:

Köfteci dükkanı açan bir vatandaş, kıymanın pahalı olması sebebiyle ve dahi kıymaya ekmek katıldığında daha değişik ve lezzetli bir köfte elde edildiğini görünce artık köfte yaparken mutlaka ekmek de kullanmış.

Bir zaman sonra işleri açılan bu vatandaş,  yanına bir çırak almış. Çırak bakmış, usta kıymaya ekmek katıyor demek ki kendisinin de katması gerekiyor.

Merakla sormuş ustaya:  ‘’ Ustam ne kadar ekmek katacağız?’’
Usta cevap vermiş: ‘’ Ne ka ekmek o ka köfte’’  Yani ‘’Kıymayı ne kadar katıyorsak ekmek de o kadar.’’

Günümüzde ‘’ Her şey karşılıklı’’ Anlamında kullanılıyor.

Bu deyim bana hep Afyon’un Sandıklı İlçesinde rast geldiğim bir adeti ( adeta gelenekselleşmiş bir adettir bu ) hatırlatır.( Sanırım başka yerlerde de var.)

Sandıklı düğünlerinde ( Sünnet veya evlilik  farketmez ) iki çok önemli görevli vardır. Bunlardan biri  takı merasimi sırasında eline mikrofonu alır ve geline ( damada da olabilir ) veya sünnet çocuğuna her kim ne takmışsa yüksek sesle söylerdi.

Mesela:

-Dayısından bir burma bilezik,  halasından bir Cumhuriyet altını, İş arkadaşı falanca’dan bir çeyrek altın,  Komşusu bilmem ne Bey 100 lira çıkartmışken karısı eline vurarak 50 lira taktı ( Yok yok o son takıyı abarttım ama bazı kadınlar kocalarının mesela 200 Tl takmak istediğini görünce ellerine vurup ‘’ Ayol Yüz Tl nelerine yetmiyor.’’ Derlerdi.  Hatta 100 e bile itiraz eden olurdu.

Dediğim gibi görevlilerden biri her kim ne takmışsa bunu yüksek sesle herkese duyururdu.

Böylece hiç  kimse ‘’ Ula acaba Hanife garısı ne taktı? Mahmut donuzu bir şey taktı mı?’’ Diye merak etmezdi. Her şey şeffaftı.

Her şey şeffaf olduğu gibi aynı zamanda kayıt altındaydı.

Yok yok, video kaydından bahsediyorum. Daha video olayının olmadığı çağlarda bile bu takı töreni kayıt altına alınırmış.

Hani o ‘’ Emmisinden gerdanlık,  Dayısından bilezik ‘’ Diye ünleyen var ya, o ünledikçe düğündeki ikinci görevli bir deftere tek tek kaydediyor kimin ne taktığını ( Bu defter daha sonra çoğunlukla damada teslim ediliyor.)

İşte böyle kimlerin neler taktığının bir deftere kaydedilmesinin iki sebebi var: 

1- İleride bir boşanma söz kousu olursa ne erkek ne de kız tarafı ‘’ Düğünde şu şadar şu bu takıldı,  yok efendim ne gezer, söylediğiniz kadar takılmadı.’’ münakaşası yapamıyorlar. Her şey kayıt altında çünkü.

2- Genelede evlilikler boşanma ile sonuçlanmaz, bir ömür boyu sürerdi o yörede. Zaten hiç kimse de aslında daha işin başında boşanmayı düşünmez. O halde neden takılan takılar tek tek kaydediliyor?

Kaydediliyor çünkü yarın bir gün size takı takan ( ve ailesi ) bir düğün yapacak olursa siz de ona aynısını takmak zorundasınız.  Yani size getirip de 100 Tl takana siz gidip çeyrek takma gibi bir karambole düşmüyorsunuz  bu defter sayesinde.  Aynı şekilde sizin geline çeyrek takan bir ailenin düğününde siz sadece 100 Tl takmak gibi bir ayıp yapmıyorsunuz.

İlk zamanlar bana acayip gelmişti bu gelenek. Sonra baktım oldukça haklılar.  ‘’Ne ka ekmek, o ka köfte.’’ En doğrusu bu. 
( Ne Ka Ekmek O Ka Köfte... başlıklı yazı Sami Biber tarafından 6.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.