1
Sosyal medyada paylaşımları görünce şaşırdım
önce. Zira pek çok vatandaşımız
Son Dünya şampiyonu Çin Bayan Voleybol
Takımını 3-0 lık net bir skorla yenen
Bayan Voleybol A Milli takımımızın
çeşitli fotoğraflarını ( 1. No lu
fotoğraf ) paylaşmışlar ve altına da ‘’Atatürk’ün Kızları ‘’ ifadesi
ortak olmak üzere bir sürü övgü
dolu cümleler yazmışlardı.
Bayan voleybolcularımızın başarısı
elbette ülkemiz için bir
gurur kaynağıdır. Kendilerini can-ı
gönülden kutluyorum. Ancak paylaşımlarda bir acayiplik vardı. Çünkü
paylaşımı yapanlar yobaz dedikleri
birilerine verip
veriştiriyorlardı.
Merakımı celbetti elbette zira bayram değildi seyran değildi ama
yine öpülüyordu birileri.
Araştırdım elbette ve olayın
sebebini öğrendim.
Efendim... İhsan Şenocak adlı bir ilahiyatçımız A Milli Bayan Voleybol takımımızın oyuncularını
kastederek bir şeyler söylemiş. ( Neler söylediğini az sonra okuyacaksınız. ) Söyleyen bir
ilahiyatçı olduğu için de adam topa tutulmuş haliyle. Eh
bu topa tutma eyleminde de tabii
ki adamın Atatürk ilke ve inkılaplarının
düşmanı olduğu hususu da ihmal edilmemiş.
Oysa?
Oysa İhsan Şenocak’ın söyledikleri 1923
yılında bizzat Mustafa Kemal
Atatürk’ün söylediklerinden hiç de
farklı değil.
Bakın öyle işkembeden atarak yazmıyorum. Kaynaklarıyla sunuyorum siz değerli okuyuculara.
Mustafa Kemal Atatürk 1923 Yılında ne
demiş?
"Ey kahraman Türk kadını ! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde
göklere yükselmeye layıksın.’’
Kaynak: Sadi Irmak, Atatürk ve Türkiye'de Çağdaşlaşma Atılımları, Hisarbank Kültür
Yayınları, s. 86.)
İhsan Şenocak’ın söylediklerinde tek
fark hitabına ‘’ Ey Kahraman Türk Kadını
‘’ değil de ‘’ İslam’ın kızı ! ‘’ Diye
başlaması. Gerisi aşağı yukarı mana
itibariyle aynı.
İhsan Şenocak aynen şöyle demiş:
“İslamın kızı!
Sen oyun alanlarının değil, imanın, iffetin, ahlakın, hayanın, edebin
sultanısın. Sen “burnunu göstermekten utanan” anaların evladısın. Ekranlara ve
sakallı ağabeylerinin popüler kültürün kurbanlarına “sultan” demesine
aldanmayasın! Umudumuz da, duamız da sensin”
Evet bayan Voleybol A Milli Takımımız için ‘’ İslamın Kızları’’ diye başladığı
kısa mesajını ‘’ Umudumuz da duamız da sensin’’ gibi
çok çok güzel zarif ve nahif bir ifadeyle
noktalamış. Ne bir sövme ne bir hakaret var. Tam tersine ‘’ Umudumuz sizsiniz’’ Diyor kızlarımıza.( Ya da kadınlarımıza )
İşin doğrusu ben bu mesajda bir hakaret görmedim.
Ben görmedim ama pek çok vatandaşımız bu mesajda tam bir
Orta Çağ karanlığı görmüş.
Hatta öyle ki bu mesajda Cahiliye Dönemi
karanlığını gören deistler ve ve
ateistler bile olmuş. Yani Hz. Muhammed (S.A.S) dönemi öncesinde
Arabistan’da yaşanan sapıklığa eş
değermiş hocanın dedikleri ve bunu iddia edenlerin bir
kısmı desit ve ateist. Güler misin ağlar mısın.
İhsan Şenocak’a tepkiler her zaman olduğu
gibi olayı getirip tesettür
meselesine dayamış.
O halde gelin tesettür konusunda Mustafa Kemal Atatürk neler demiş
şöyle bir bakalım. Herkes anlasın diye özellikle büyük harflerle yazıyorum:
"DİNİMİZİN TAVSİYE ETTİĞİ TESETTÜR HEM ŞERİATA HEM FAZİLETE UYGUNDUR. KADINLARIMIZ ŞERİATIN TAVSİYESİ VE DİNİN EMRİ MUCİBİNCE
TESETTÜR ETSELERDİ NE O KADAR KAPANACAKLAR NE O KADAR AÇILACAKLARDI. TESETTÜR-Ü
ŞER’İ ( Şeriatın emrettiği tesettür ) MUCİB-İ MÜŞKİLAT OLMAYACAK ( Zorluk
sebebi olmayacak ) KADINLARIN HAYAT-I MAİŞETTE ( Geçinme hayatında ) HAYAT-I
İÇTİMAİYEDE ( Toplum hayatında ), HAYAT-I
İKTİSADİYEDE ( Ekonomi hayatında
) VE HAYAT-I İLİMDE ( İlim hayatında )
ERKEKLERLE TEŞRİK-İ FAALİYET ETMESİNE ( ortaklaşa çalışmasına)
MANİ BULUNMAYACAK BİR ŞEKL-İ BASİTTEDİR. ( Basit bir
şekildedir.) BU ŞEKL-İ BASİT HEYET-İ İÇTİMAİYEMİZİN ( Bu basit şekil toplumsal hayatımızın) AHLAK
VE ADABINA MUGAYİR DEĞİLDİR. ( Ahlak ve edebine aykırı değildir. )
Kaynak: 1- Ord. Prof. Enver Ziya KARAL Atatürk'ten Düşünceler -
Ankara: ODTÜ Yayıncılık. s. 76.
2-Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri (II)
Şimdi şu
cümleler bir din adamının ağzından dökülse ‘’ Ne şeriatı ulan. Hangi asırda yaşıyoruz. Bu asırda hâla mı şeriat? Hâla mı şeriata göre giyim? Şeriata göre
yaşam? ’’ Diye köpürecek ( Ya da
köpüren ) vatandaşlar yukarıdaki sözlerin Atatürk’ün ağzından döküldüğünün farkındalar
mı acaba? Evet bizzat Atatürk ‘’DİNİMİZİN TAVSİYE ETTİĞİ
TESETTÜR HEM ŞERİATA HEM FAZİLETE
UYGUNDUR.’’ Diyor.
Dahasını da diyor ki özellikle ‘’
Kamusal alanda başörtüsü olmaz diyen Atatürkçülere (!) hatta
Atatürkçü Düşünce Derneği
Başkanlarına kapaktır adeta söyledikleri:
‘’KADINLARIMIZ ŞERİATIN TAVSİYESİ VE DİNİN EMRİ
MUCİBİNCE TESETTÜR ETSELERDİ NE O KADAR KAPANACAKLAR NE O KADAR AÇILACAKLARDI. TESETTÜR-Ü
ŞER’İ ( Şeriatın emrettiği tesettür ) MUCİB-İ MÜŞKİLAT OLMAYACAK (
Zorluk sebebi olmayacak ) KADINLARIN HAYAT-I MAİŞETTE ( Geçinme hayatında )
HAYAT-I İÇTİMAİYEDE ( Toplum hayatında ), HAYAT-I İKTİSADİYEDE ( Ekonomi hayatında )
VE HAYAT-I İLİMDE ( İlim hayatında ) ERKEKLERLE TEŞRİK-İ FAALİYET
ETMESİNE ( ortaklaşa çalışmasına) MANİ
BULUNMAYACAK BİR ŞEKL-İ
BASİTTEDİR.’’
Şimdi denilebilir ki Atatürk’ün
bahsettiği tesettür İhsan Şenocak’ın bahsettiği tesettürden çok farklı.
Evet ufak bir farklılık var. İhsan Şenocak
‘’ Burnunun ucunu göstermekten utanan analar’’ diyerek olayı fazla abartmış maalesef. Zaten Atatürk
de yukarıda buna değinmiş.
‘’KADINLARIMIZ ŞERİATIN TAVSİYESİ VE DİNİN EMRİ MUCİBİNCE TESETTÜR ETSELERDİ NE
O KADAR KAPANACAKLAR NE O KADAR AÇILACAKLARDI.’’ Demek suretiyle.
Dikkat edecek olursanız Atatürk
kadınlara ‘’ inadına dekolte giyinin’’
tavsiyesinde bulunan sözde Atatürkçülerin aksine aşırı derecede kapanmaya karşı olduğu
gibi aşırı derecede açılmaya da karşıdır.
Peki Atatürk’ün bahsettiği tesettür
nasıl bir şeydir?
Onu da açıklamış Atatürk.
" KASABA VE ŞEHİRLERDE ECANİBİN ( ecnebilerin- yabancıların ) NAZAR-I
DİKKATİ EN ÇOK ŞEKL-İ TESETTÜR ( tesettürün - örtünmenin şekli ) TESEBBÜT EDİYOR (
yoğunlaşıyor.) BUNA BAKANLAR KADINLARIMIZIN HİÇ BİR ŞEY GÖRMEDİKLERİNİ
ZANNEDİYORLAR. MAMAFİH İCAB-I DİN OLAN TESETTÜR ( Dinin gereği olan
tesettür- örtünme ) KISACA İFADE ETMEK LAZIM GELİRSE DENEBİLİR Kİ
KADINLARIN KÜLFETİNİ MUCİB ( Kadınlar için
külfet sebebi ) VE MUHALİF-İ ADAP ( edebe aykırı ) OLMAYACAK ŞEKL-İ
BASİTTE OLMALIDIR ( Basit şekilde olmalıdır.) ŞEKL-İ TESETTÜR KADINI HAYATINDAN
MEVCUDİYETİNDEN ( Varlığından ) TECRİD EDECEK ( Soyutlayacak) BİR ŞEKİLDE
OLMAMALDIR.
KAYNAK : Hakimiyet-i Milliye Gazetesi 3 Şubat 1931
Hay Allah.. Atatürk yine ‘’ İcab-ı din
olan tesettür.’’ Demiş. Yani ‘’ Dinin
gereği tesettür.’’
Ama yine de Atatürk’ün sözlerinde tesettürün kadınlar için bir
külfet olmaması gerektiği de mevcut. İyi de tesettür nasıl olur da kadın
için bir külfet sebebi olur?
Atatürk o noktayı da açıklamış.
...............FAKAT ARKADAŞLAR ! KADINLARIMIZ DA BİZLER GİBİ MÜDRİK ( idrak
sahibi ) MÜTEFEKKİR ( Fikir sahibi ) İNSANLARDIR. ONLARA MUKADDESAT-I AHLAKIYEYİ ( Ahlaki kutsalları ) KUVVETLE TELKİN ETMEK İÇİN MİLLİ
AHLAKIMIZI ANLATMAK VE ONLARIN DİMAĞINI NUR
İLE NEZAHETLE ( Ahlak temizliği ile ) TEÇHİS ETMEK ESASI ÜZERİNDE BULUNDUKTAN SONRA FAZLA HODBİNİLĞE (
Bencilliğe ) LÜZUM KALMAZ. ONLAR YÜZLERİNİ CİHANA GÖSTERSİNLER VE GÖZLERİYLE
CİHANI GÖREBİLSİNLER. BUNDA KORKULACAK BİR ŞEY YOKTUR.
(KAYNAK: 27 Ağustos 1925- Atatürk’ün İnebolu’da
kılık kıyafetle ilgili olarak
irad ettiği nutuktan...)
Anlamayanlar için izah edeyim:
1-Mustafa Kemal Atatürk kadınların
yüzlerini tamamen örten peçenin tesettürün bir gereği olmadığını söylüyor. Kadınlar için külfet dediği şey
bu. İşte o sebepledir ki kıyafet inkılabı hazırlanırken kadınların kıyafeti konusunda hiç
bir kanun yapılmamış sadece peçenin kaldırılması tavsiye edilmiştir. (Esasına bakacak
olursanız ülkemizde hakim olan Hanefi
Mezhebi fıkhına göre de kadınlar yüzlerini
örtmek mecburiyetinde değillerdir.)
2- Atatürk asla ve asla ‘’ Sevişirim
evlenmem- Hamile kalırım doğurmam’’
Gibi bir anlayışı kabul etmiyor. Hiç
bir zaman ‘’ Velev ki İbneyiz’’ diye bir anlayışı da kabul etmiyor.
Ne diyor peki: ARKADAŞLAR !
KADINLARIMIZ DA BİZLER GİBİ MÜDRİK ( idrak sahibi ) MÜTEFEKKİR ( Fikir sahibi )
İNSANLARDIR. ONLARA MUKADDESAT-I
AHLAKIYEYİ ( Ahlaki kutsalları )
KUVVETLE TELKİN ETMEK İÇİN MİLLİ AHLAKIMIZI ANLATMAK VE ONLARIN DİMAĞINI
NUR İLE NEZAHETLE ( Ahlak temizliği ile
) TEÇHİS ETMEK ESASI ÜZERİNDE
BULUNDUKTAN SONRA....’’ Yani ahlak
diyor edep diyor. Koluna kendi imzasını dövme olarak kazıyıp ‘’ Namus
mu kirletmeden duramam’’ Ya da ‘’
Yılın sürtüğü’’ pankartı
taşıyanlara asla pirim vermiyor. Kendilerini
ilerici ve Atatürkçü olarak
tanıtan Lilith’in sürtüklerini yetiştirmemizi değil dimağı nezahetle( ahlak
temizliği ile ) teçhiz edilmiş kadınlar yetiştirmemizi istiyor bizden. Ama işin garip tarafı Litith’in
sürtükleri de kendilerini yılın sürtüğü
ilan ederler de ve dahi ‘’Velev ki
ibneyiz’’ diyenler de
kendilerini hep Atatürkçü
olarak tanıtıyorlar. Kendilerine karşı olanları ise gerici ve
yobaz...
Tekrar peçe konusuna dönersek: Dikkat
ederseniz bugün tesettürlü kadınların en
fazla yüzde beşi peçe kullanır. Çünkü gerçekte tesettürün bir
gereği değildir.
Şimdi soru şu:
Atatürk de İhsan Şenocak da ‘’ Tesettür şeriatın gereğidir ‘’ Dediklerine göre
Atatürk de İhsan Şenocak da
kadınlarımız-kızlarımız için ‘’ Siz
bu ülkenin ümidisiniz ‘’ dediklerine göre
Sıkıntı ne?
Atatürk’ün kadınlarımıza ‘’ Kahraman
Türk kadını!’’ İhsan Şenocacak’ın ise
‘’ İslamın Kızları ‘’ Diye hitap etmesi mi?
Yoksa Atatürk ‘’ Bırakın kadınlar yüzlerini açsınlar ‘’ derken İhsan Şenocak’ın ‘’ Burnunu bile
göstermekten utanan analar’’ Demesi
mi?
Sıkıntı ne?
Eğer sıkıntı bu çok
ufak nüans farklarından
doğuyorsa eyvallah da beş yaşındaki
çocuk bile sıkıntının bu nüans farklarından doğmadığının farkındadır muhakkak.
İhsan Şenocak Hocaya ‘’ Ne
tesettürü ne şeriatı ‘’ diye döşenen
vatandaşlar ‘’ DİNİMİZİN TAVSİYE ETTİĞİ TESETTÜR HEM ŞERİATA HEM FAZİLETE UYGUNDUR.’’ Diyen Atatürk’e
de bir şeyler söyleyecekler mi acaba?
Ve Atatürk’ün kızları...